AB’den öteye yol mu var?

AB’den öteye yol mu var?

AB’ye gireceğiz derken,  ne AB’den ne de müzakerelerden ses gelmez oldu. Hükümet yetkilileri ise ‘AB artık ne onduruyor ne öldürüyor’ diye arayış içine girmeye başladı. Başbakan’ın geçen haftaki ‘Şanghay Beşlisi’ni düşünelim’ çıkışı AB hedefinden uzaklaşıldığı iddiasını ve arayış halini doğruluyor.

Avrupa Birliği’ne alınma mücadelemiz yıllardır sürüyor. Gelinen son nokta, “AB ne onduruyor, ne de öldürüyor.” dedirtiyor. 2005 yılında başlayan tam üyelik müzakerelerinden bu yana, AB üyesi ülkeler hâlâ net bir şey söylemiyor. Bu durum bir yandan AB’ye olan inancı sarsarken, öte taraftan hükümet yetkililerinin bu uğurda artık havlu atmasına ve farklı bir arayışa girmesine sebep oluyor. Başbakan Erdoğan da geçen hafta cuma gecesi katıldığı bir televizyon mülakatında sorulan bir soru üzerine bu sıkıntıları dile getirmekle kalmadı, önemli bir ayrıntıyı da gündeme getirmiş oldu. Başbakan, “Geçenlerde Sayın Putin’e de söyledim, bizi Şanghay Beşlisi’nin içine alın, biz de AB’ye ‘Allahaısmarladık’ diyelim, ayrılalım oradan. Bu kadar oyalamanın ne anlamı var?” dedi ve şöyle devam etti: “Şanghay Beşlisi daha iyi, çok daha güçlü. Ortak değerlerimiz Şanghay Beşlisi’nde…” Aslına bakarsanız Erdoğan’ın bu sözlerini ilk kez duymadık. Geçtiğimiz temmuz ayında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e, yaptığı bu latife daha önce de gündeme gelmiş, fazla ciddiye alınmamıştı. Ama Başbakan bu kez bu diyaloğu latifesiz dile getirdi. Hal böyle olunca cuma gününden bu yana, “ Türkiye AB’den yön mü çeviriyor, Başbakan’ın sözleri AB’ye karşı bir blöf mü?” soruları tartışılıyor. Tartışmalar sürerken biz de Şangay İşbirliği Örgütü(ŞİÖ)’nün ne olduğunu, bir birlikten ayrılıp diğerine katılmanın mümkün olup olmadığını, AB hedefinden uzaklaşmanın etkilerini işin uzmanlarına sorduk.

ŞİÖ, çok kutuplu yeni dünya projesi

Şanghay İşbirliği Örgütü  adını ilk toplandığı yer olan Şang-hay’dan alıyor. Çin , Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan arasında bir güvenlik anlaşması olarak 1996’da Şanghay Beşlisi olarak kurulur. Başlangıçta, bölgesel güvenliğin sağlanması için yola çıkan Şanghay 5’lisi kısa bir süre sonra ekonomik, siyasi ve askeri işbirliği alanlarını da içine alır.  2001’de Özbekistan’ın da katılımıyla ŞİÖ yeni uluslararası örgüt olarak kurumsallaşır. Daha sonra Moğolistan, Afganistan, Pakistan, Hindistan ve İran gözlemci üye statüsüyle örgüte katılır. Türkiye’de 2012’de diyalog ortağı statüsünü alır.

Batı’ya gözdağı vermeye çalışırlarsa yanılırlar

Doç. Dr. Gökhan Bacık: Bu işin AB’ye karşı bezginlik boyutu var. Çok uzun süredir AB’nin süreci uzattığı gerçeği ortada. Başbakan da bu konuda haklı. Bu sebeple hem Başbakanda hem de Türk dış politikasını yönetenlerde felsefi bir oryantasyon arayışı var. Sadece bunu Başbakan’ın Şanghay 5’lisi açıklamasına indirgemek doğru olmaz. Zaman zaman Davutoğlu’nun açıklamalarında da bu arayışı görüyoruz. AB olmazsa, Türkiye nasıl küresel sistemle bağ kurar arayışı içinde. Alternatif bulmak, bulunsa bile ona entegre olmak öyle kolay mı? Bir kez her şeyden önce Türkiye’nin Batı birliğiyle göbek bağı AB değil NATO’dur. Biz AB’den önce NATO’dan dolayı Batılıyız. Askeri idmanlarımız, savunma konseptlerimiz hepsi NATO’dan kaynaklı.

ŞİÖ’nün demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi amaçları yok.  Kaldı ki katıldığımızda bizim böyle mücadele vermemiz de çok zor. Bunlar otoriter yapılar. Daha kritiği Batı Bloku bize sadece demokratikleşme sağlamıyor, güvenlik de sağlıyor. Şanghay bize güvenlik vermez. Şimdi biz NATO’dan çıkıp bütün savunma sistemlerini kaldırıp yerine Rusya-Çin endeksli bir şey mi yapacağız? ŞİÖ’ye katılıp, güvenlik doktrinlerini Batı’dan alamayız. O zaman Batı bizi güvenlik tehdidi olarak görecek. Otoriter ülkelerle yakınlaşmanın sınırı vardır.  Ama uyum sağlamak zordur. “Biz buraya entegre oluruz. Batı’ya gözdağı veririz, güvenliğimizi NATO sağlar.” diye düşünüyorlarsa yanılırlar. NATO-Rusya birbirini müttefik olarak tanımlayan kod yapılar değil.

ŞİÖ’ye katılmanın bedeli Türkiye’ye ağır olur

Prof. Dr. Beril Dedeoğlu: Şanghay 6’lısı (2001’de Özbekistan’ın katılımıyla bu ifade de kullanılmaya başladı) AB’ye alternatif bir yapı olarak görülemez. Başbakan, Batı ittifakının içinde yer alınamadığı için şikâyet ediyor. Bir taraftan da AB’ye şantaj olarak da görülebilir. AB bunu ne kadar ciddiye alır o ayrı. Her şeyden önce şu an NATO devrede. Biz NATO’dan ayrılıp, ŞİÖ’ye katılırsak dünya dengeleri yerinden oynar. İkisine birden girmek mümkün değil, hatta bu durumda iktidarın varlığı bile tehlikeye girebilir. Hükümet AB konusunda havlu atmış durumda. Ama ne olursa olsun AB hedefine yüz çevrilmemeli. Çünkü bugüne kadar verilen demokrasi ve özgürlük mücadelesi otokrasi ile yönetilen ülkelerin yanında verilemez. Türkiye başvursa, Rusya-Çin seve seve kabul eder. Bedeli ise Türkiye için ağır olur.

Başbakan’ın sözleri değil, AB’den uzaklaşıyor olmamız tartışılmalı

Prof. Dr. Mensur Akgün: Başbakan’ın çıkışını blöf olarak görmüyorum. Bunu daha önce de şaka yollu dile getirdiğini söylemişti. Türkiye orada gözlemci ülke. İlişkilerini geliştirmek adına AB karşısında söylenmiş bir söz. Ama önemli olan Türkiye’nin giderek Avrupa’dan uzaklaştığı gerçeği. Bu sebeple Başbakan’ın sözleri değil, AB’den uzaklaşıyor olmamız tartışılmalı. Çünkü Türkiye’de AB’ye olan destek yüzde 33’e düşmüş durumda.

Zaten Türkiye Şanghay’a gidemez. Çünkü oraya üye olması için NATO ve AB ile olan ilişkilerini koparması gerekiyor. Bu da dramatik bir değişiklik olur. Biz bir kere NATO üyesiyiz. Patriotlar yeni geldi, gelmeye devam ediyor. Bunların hepsini ret mi edeceğiz? Avrupa bu söylemden sadece kaygılanır.

Şanghay 5’lisi Ergenekoncuların hayaliydi

Orhan Kemal Cengiz (Avukat-yazar):Başbakan AB’ye gözdağı vermek istemiş olabilir. Ama Şanghay’a katılma isteğinin olduğu inkâr edilemez. Bu açıklamanın ertesi günü  ruhban okulunun açılması direktifi de tesadüf değil. Birbirine zıt iki bakış açısının art arda gerçekleşmiş olması, Başbakan’ın ve  hükümetin ikilemini gösteriyor. Kaldı ki Şanghay 5’lisi Ergenekoncuların hayaliydi. Çevik Bir ve dönemin MGK Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç da “İran ve Rusya ile ittifak kurup Avrupa Birliği’nden vazgeçmemizi” önermişti. Dolayısıyla bu söylemi Başbakan’ın ağzından duymak üzücü. Çünkü Şanghay ihtimali bile Ergenekoncuların yeniden dönüşüne yol açabilir. Türkiye 50 yıl önceye gider. AB istikametinden döndüğünde çok zarar görür.

Orhan Kemal Cengiz (Avukat-yazar): Başbakan AB’ye gözdağı vermek istemiş olabilir. Ama Şanghay’a katılma isteğinin olduğu inkâr edilemez. Bu açıklamanın ertesi günü  ruhban okulunun açılması direktifi de tesadüf değil. Birbirine zıt iki bakış açısının art arda gerçekleşmiş olması, Başbakan’ın ve  hükümetin ikilemini gösteriyor. Kaldı ki Şanghay 5’lisi Ergenekoncuların hayaliydi. Çevik Bir ve dönemin MGK Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç da “İran ve Rusya ile ittifak kurup Avrupa Birliği’nden vazgeçmemizi” önermişti. Dolayısıyla bu söylemi Başbakan’ın ağzından duymak üzücü. Çünkü Şanghay ihtimali bile Ergenekoncuların yeniden dönüşüne yol açabilir. Türkiye 50 yıl önceye gider. AB istikametinden döndüğünde çok zarar görür.

 

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>