Alevî-Sünnî sorunu yok, devletin Alevîlerle sorunu var

Alevi, Dede, Binali Doğan, cemevi, Sünni

TUĞBA KAPLAN- 8 Haziran 2014

Okmeydanı Cemevi’nin önünde polis kurşunuyla vurulmuştu Uğur Kurt. Olayın en yakın şahitlerinden biri o cemevinin dedesi Binali Doğan’dı. Doğan o günü, Okmeydanı’ndaki yüzü maskelileri, ölenlerin neden hep Alevi olduğu ve Alevilerin sokağa çekilmeye çalışıldığı yorumlarını değerlendirdi.

Uğur Kurt sizin cemevinizde talibiniz miydi?

Bu cemevine gelip giden, ceme katılan tanıdık bir simaydı. O gün bir arkadaşının annesinin cenazesine gelmişti. Eylemle, olayla, taşla sopayla yakından uzaktan alakası olan biri değil.

O gün neler yaşandı?

Cenaze namazını kıldırmak için cemevinin avlusunda toplandık. Silah seslerini duyunca, imama ‘Vakit kaybetmeden namazı bir an evvel kıldıralım.’ dedim. Akrepleri ve önünde koşuşan 14-15 yaşlarında çocuklar gördük, ellerinde de molotof bombaları var. Akrep’e isabet etmiş bir tanesi. Aşağı doğru koşarken, sokaklara dağıldılar. Cemevinin sokağına girmediler. Yani polisin o anda ateş etmesini gerektirecek bir tehdit yoktu. Ama sonra 8-10 el ateş açıldı. Uğur bana ‘Hemen içeri koşalım’ dedi. O ateşlerden biri Uğur’u öldürdü. Arkama baktığımda yere yığılmıştı. O günden beri, yerdeki kanlar içindeki hali gözlerimin önünde. Bir cemevinin içerisinde böyle bir olayın yaşanması çok üzücü. Kaza kurşunu da olsa…

Cemevine bilerek ateş etme durumu yok yani…

Ben öyle olduğunu sanmıyorum. Direkt bize silah doğrultuldu diyemem. Ama böyle hassas semtlerde polisin de daha hassas olması lazım. Buralarda sürekli eylem oluyor. Burayı polisin iyi bilmesi gerekiyor.

Uğur Kurt’un ölümünden sonra birtakım yüzü peçeli, maskeli eylemcileri gördük. Sizce kim bunlar?

İnanın ben de merak ediyorum. Bu işi sürekli kaşıyanlar, arkasında olanlar kim bilmiyoruz. Ama polis masum bir insanı öldürebiliyorsa, o yüzü peçeliyi yakalamak, tespit etmek onun için çok zor olmasa gerek. Bizi düşündüren de bu. Olayı meydana getirenler bu maskeli ve silahlılar. Ateş açmak marifet değil. Polis kurşun sıkacağına yüzü peçeliler kim onu bulsun. Davasında haklı olan Alevi gencinin gizlenmesine, saklanmasına gerek yok. O sebeple maskeliler Alevi genci olamaz.

Bu son yaşanan olaylardan sonra Alevilerin sokağa çekilmeye çalışıldığı konuşuluyor.  

Birilerinin Aleviler üzerinde planları olabilir. Birileri Alevileri kışkırtmış da olabilir. Ama Aleviler hiçbir zaman kindar bir toplum olmadı. İncinsen de incitme bizim düsturumuz. Alevilerin bu ülkedeki tek isteği, inancını yaşama noktasında eşit yurttaşlık talebi.

Eylemlere katılan ve vefat edenlerin çoğunlukla Alevilerden oluştuğuna dair bir rapor yayınlandı. Aleviler başka bir çözüm, çıkış yolu bulamadığı için mi eylemlere katılıyor?

Devlet olarak, eğer bir toplumun inancını, kültürünü yaşamasına ve yaşatmasına izin vermezsen, o toplum bazı arayışlara girer. Gezi’de bir milyon kişinin içinde birçok kesim vardı. Bunların hepsi Alevi miydi? Hayır, ama öldürülenlerin çoğu neden Alevi? Biz çözemiyoruz bu bilmeceyi. Alevilik isyan toplumu değil. Sadece haksızlığa karşı duruyor. O eylemlere daha çok Aleviler katılıyor olabilir. Ama bunun sebebine bakmak lazım. Alevilerin canı daha çok yandığı, daha fazla mağdur olduğu için can havliyle ön saflarda, daha sık görünüp, böyle toplumsal hareketlere daha çok destek veriyor olamaz mı? Bir Alevi genci devlet dairesine girmek isteyince en yüksek puanı alsa dahi, anne-baba ismi ya da soy isminden dolayı fişleniyor. Alevi orada mağdur ediliyor. Buna hiç mi bir tepkisi olmayacak? Bu tepkiyi bu tarz toplu hareketlerde göstermek zorunda kalıyor.

Başbakan yine Ali’siz Alevilik meselesini gündeme getirdi. Bu konuya sürekli vurgu yapılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ali’siz Alevilik meselesini Başbakan da bir malzeme olarak kullanıyor. Bu söylem sürekli gündemde tutularak, sorun çözümsüzleştiriliyor. Alevilerde ‘Ali’ algısı farklı. Biraz daha kutsiyet atfedilir Ali’ye. 99 Esma-ül Hüsna’dan biridir. Ayet-el Kürsi’ye baktığımızda ‘O’nun kürsüsü yücelerdedir, O Ali’dir, O azimdir.’ diyor. Ali’yi böyle düşündüğümüz için kutsaldır. Haşa Allah değildir ama Hak’tan ayrı değildir. Bir zamanlar Aleviler Ali’ye taparlar gibi algılandı. Yok, öyle bir şey. Ali’siz Aleviler ise, bu söylemin tam tersini savunuyor. Biz Ali’nin kutsallığına inanırken, dördüncü halife Ali’den de vazgeçmedik. Ali, Aleviliğin varlık sebebi.

Cem Vakfı bünyesinde bazı Alevi STK’ların toplanarak Uluslararası Alevi Birliği kurulacak olmasının anlamı nedir?

Alevilik bir statü kazanmadığı ve bir çatı altında toplanmadığı için farklı Alevi dernekleri mevcut. Avrupa’da da çeşitli gruplar var. Fikir, inanç ve bölgesel olarak farklılıklardan dolayı zaman zaman anlaşmazlık çıkıyor. Avrupa Aleviliği, Ali’siz Aleviliğin çıkması gibi. Bunların çıkma sebeplerini iyi okumak lazım. Alevilikte var olan ocak sistemi şehirleşmeyle beraber kopma noktasına geldiği için talip piriyle buluşamamış. Avrupa’daki genç piriyle buluşamamış ve yolunu tam olarak öğrenememiş. Sadece Alevi olduğunu biliyor o kadar. Birliğin kurulma sebebi de, sanırsam bu anlaşmazlıkları gidermek. Farklılıkları bir araya getirmek.

Çalıştaylarda yol alınamamasının sebebini bu farklılıklara bağlayanlar oldu…

Alevilik tek başına kendi içinde bölünüyor, hangi birinin isteğini karşılayalım diyenlerinki bahane. İllaki farklı düşünceler olacak. Bizi kendi halimize bıraksalar Aleviler içinde bir ayrışma olmayacak. Biz o farklılıklardan bir seremoni oluştururuz. Mesela Aleviler içinde farklı düşünenler, çalıştaylardaki çoğu noktada hemfikirdi. O zaman hemfikir olunan konuları uygulamaya döksünler. Mesela cemevinin statüsü konusunda herkes hemfikirdi. Cemevi bizim ibadetimizi yaptığımız yer. Ama Başbakan bunu baştan reddediyor.

Alevi açılımı ve çalıştaylar sonrası nasıl bir noktaya gelindi?

Ben dört çalıştaya da katıldım. Demokratik bir şekilde yasaların öngördüğü ama yönetimlerin engellediği bir durum söz konusu. Bizatihi hükümet engelliyor cemevinin ibadethane olmasını. Aleviliğin ders kitaplarına girmesini istedik. Girdi ama bir muamma gibi. Aleviliği tanımlarken, cemevi demiş ama ona ibadethanesi dememiş, cem demiş ama Alevi’nin ibadet şeklidir dememiş. Böyle olunca, Alevi öğrenci okulda Alevilikle ilgili bir şey öğrenemiyor. Yani o çalıştaylarda verilen sözler havada kaldı. Cemevini tanımayacaklardı; o çalıştayları niye yaptılar, umutlandırdılar.

Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler “Cemevini ibadethane olarak kabul edemeyiz. Tek ibadethane camidir.” dedi. Bu size ne hissettiriyor?

Bu söz, devletin dayatmacı dili. Sonuç itibarıyla bir bakan ya da başbakan yardımcısı ya da hükümet, Alevi’nin inanç yerini tanımlayacaksa, bu çalıştaylar niye yapıldı? Bunu anlamakta zorlanıyorum. Din bir devlet müessesesi değil. Devletin işi inançları tanımlamak değil. Şimdi kalkıp da Aleviliği İslam içi, İslam dışı diye kavramlarla tanımlamalarını anlamıyorum. Cemevinin ibadethane statüsüne girmesini konuşmak yerine, İslam içi mi dışı mı o konuşuluyor. Bu ne bir Başbakan’ın, ne bir bakanın ne de Diyanet’in haddi ve hakkı.

Alevi gençleri devlet politize ediyor

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın varlığına nasıl bakıyorsunuz?

Diyanet’in varlığı yapay bir varlık. Din, Allah ile kul arasında. Din adamlarını da Allah seçer. Onlar da peygamberlerdir. Yani din tanrısal bir alan. Diyanet İşleri Başkanlığı, yönetimlerde dinin kontrol altına alınması için kurulmuş.

Alevilerin bir birlik talebi var mı?

Açıkçası şehirleşen Alevilikte Diyanet İşleri Başkanlığı gibi olmayan ama Alevilerin sorunlarını çözebileceği bir birliğe ihtiyaç var. Ancak devletle alâkalı meseleleri çözemediğimiz için biz kendi birliğimizi oluşturamıyoruz. Kendi birliğimizi oluşturamadığımız için de yolun taliplisi olacakları da cemevine tam manasıyla getiremiyoruz. Cemevine gelmeyen gençler de cemevinde öğrenmesi gereken şeyleri öğrenemediği için başka yerlere gidiyor, kayıyor. Alevi gençler bir şekilde politize oluyorsa, bu, devletin Alevilere ve cemevlerine bakışından kaynaklanıyor.

CHP’li milletvekili Sabahat Akkiraz “Solcular ve PKK hep Alevilerin üstüne oynadılar.” dedi. Katılıyor musunuz bu yorumlara?   

Benim için Alevi genci, Alevi olduğunu bilmekle kalmayıp, Aleviliği yaşayandır. Ama Alevilikten ayrı düşmüş değerlerini öğrenememiş, birilerinin tuzağına düşmüş gençler üzerinden Alevilik işleniyor. Birileri, farklı örgütler bu sorunu kaşımak, körüklemek istiyor olabilir. Ama artık Alevilik üzerinden oynanan oyunlar son bulsun.

Ankara Tuzluçayır’da bir cami-cemevi projesi başlatıldı. Aynı proje yıllar önce Ordu Fatsa’da da hayata geçirilmiş, devam ediyor faaliyetlerine. Siz nasıl bakıyorsunuz?

Bu projenin ne maksatla yapıldığı çok önemli. Cami nasıl bir ibadethaneyse, cemevi de bir ibadethanedir, eşit seviyededir mesajı veriyorsa bu bir hoşgörü timsalidir. Keşke cami, cemevi, kilise, sinagog hepsinin bir arada olduğu projeler de olsa. Ama bu ikisi bir arada cemevi ibadethane değildir diyorsa devlet yetkilileri, o zaman neden yan yana yaptınız?

Ama bu projeyi devlet yapmadı. Cem Vakfı ile Hacı Bektaş Veli Kültür Eğitim Sağlık ve Araştırma Vakfı’nın projesi…

Hatırlayalım, açılışına devlet erkânı katıldı ve onayladıkları bir proje. Cemevi caminin giriş avlusu gibi düşünülecekse bu proje hayır getirmez. Ama camide Sünni kardeşim namazını kılabiliyorsa, ben cemevinde semahımı dönüp duamı edebiliyorsam, aynı avluya çıktığımızda birbirimizi hoş görüyorsak o zaman niyet hâsıl olur.

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>