Alevilik ve Sünnilik hiçbir kavganın sebebi olamaz

Alevilik ve Sünnilik hiçbir kavganın sebebi olamaz

ABANT PLAT-FORMU’NUN 30. TOPLANTISINDA ALEVİ VE SÜNNİLER İÇİN ORTAK BİR GELECEK İNŞASI MASAYA YATIRILIYOR.

TUĞBA KAPLAN -KAMİL ARLI – BOLU

14 Aralık 2013, Cumartesi

Farklı kesimleri bir araya getiren Abant Platformu’nda bu kez de Alevi ve Sünnilerin ortak geleceği konuşuluyor. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Genel Başkanı Mustafa Yeşil, “Bu coğrafyada Alevilik ve Sünnilik hiçbir kavganın sebebi haline getirilmemeli, hiçbir zaman Alevilik Sünniliğin karşıtlığı olarak sunulmamalı.” dedi.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Abant Platformu tarafından düzenlenen ‘Aleviler ve Sünniler: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak’ başlıklı toplantı Bolu Abant’ta dün başladı. 3 gün sürecek toplantıda Alevi ve Sünnilerin birlikte yaşama tecrübeleri ve ortak geleceği masaya yatırılıyor. Toplantıda, ‘Tarihsel Süreçte Ortadoğu ve Türkiye’de İnanç İlişkileri, Kutuplaşmaların Toplumsal Bedeli, İnanç ve Vicdan Özgürlüğü, Hak ve Hürriyetlerde Eşitlik, Aleviler ve Sünniler: Yeniden Tanışalım’ gibi konular ele alınıyor.

Bolu Büyük Abant Otel’de düzenlenen  programın açış konuşmasını yapan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Genel Başkanı Mustafa Yeşil, Abant toplantılarının Türkiye’nin farklılıklarının bir sofra olarak teşkil edildiği ve buraya herkesin kendi örf hanesindekini getirerek çok zengin sofraların kurulduğu bir platform olduğunu söyledi. Farklılıkları ve zenginlikleri birlikte yaşayabilmeyi en temel esas olarak kabul ettiklerini belirten Yeşil, “Bu coğrafyada Alevilik ve Sünnilik hiçbir kavganın sebebi haline getirilmemeli, hiçbir zaman Alevilik Sünniliğin karşıtlığı olarak sunulmamalı.” dedi. ‘Tarihsel Süreçte Ortadoğu ve Türkiye’de İnanç İlişkileri’ başlıklı bir bildiri sunan Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak ise Alevilik meselesinin sadece siyasal iktidar, Aleviler ya da Sünniler inisiyatifinde değerlendirilmesinin doğru olmadığını aktardı. Ocak, “Tarihsel ve sosyolojik bir gerçeklik olan Aleviliği mesele yapan şey, demokrat olamayan Türkiye’nin algılama ve yorumlama şeklidir.” ifadesini kullandı.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tayfun Atay ise Alevilik sorununu müzakere ederken Alevi-Sünni kimliğinden uzaklaşmak gerektiğinin altını çizdi. Atay, “Öteki olanın kendini güvende hissettiği, çoğunluk olanın ise kendini sorguladığı bir sürece ihtiyaç var. Her iki kimliğin de soruna ve çözüme empati ile yaklaşması gerekiyor.” diye konuştu. Türk Alman Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen ise Avrupa’da ciddi bir Alevi-Sünni ayrımının var olduğunu iddia etti. Hürriyet Gazetesi yazarı Şükrü Küçükşahin de, “Bu sorunun çözümünde siyasi iktidarları heveslendirmek lazım. Açılıma bakış açısının değişmesi lazım. Meydanlarda Alevileri yuhalatarak, Gezi’de sadece Alevilerin olduğunu söyleyerek, ‘Alevilik, benim gibi yaşamak’ diyerek bu açılım olamaz.” değerlendirmesini yaptı.

Varlık sebebimiz Ehl-i Beyt sevgisi

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil: Farklılıkları ve zenginlikleri, birlikte yaşayabilmenin en temel esası kabul ediyoruz. Özveriye dayalı olarak geleceğin beklentileri içinde gelin tanış olalım anlayışı içinde hareket etmeyi bir vazife olarak biliyoruz. Allah Resulü (sas), vefatına yakın bize iki emanet bırakıyor: Kur’an-ı Kerim ve Ehl-i Beyti. Ancak gel gör ki yine Ehl-i Beyti’ne diyor ki: “Benden sonra çok ızdıraplar çekilecek, çok öteleneceksiniz, çok yalnız kalacaksınız. Havz-ı kebirin başında benimle beraber olacağınız ana kadar sabredin.” O günden bugüne Ehl-i Beyt sevdasını taşıyanları kim silebildi ki? O kadar zulme o kadar ötelenmeye ve itilmeye karşı adeta bir başka yediveren gibi bitti. Ehl-i Beyt sevdası artarak bugünlere geldi. Ehl-i Beyt sevdası o kadar önemlidir ki, bu bizim varlık sebebimizi temsil edecek, birbirimizi birbirimize bağlayacak bir zincirdir. Hiçbir zaman Sünniliğin Aleviliğin karşıtı algısını körükleyecek şeylere pirim veremeyiz.”

Soruna, empatiyle yaklaşmalıyız

Abant Platformu’nun ilk gününde ‘Tarihsel Süreçte Ortadoğu ve Türkiye’de İnanç İlişkileri’ ve ‘Kutuplaşmaların Toplumsal Bedeli’ konuları ele alındı. Katılımcıların görüşleri özetle şöyle:

Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç:Alevilik tıpkı Sünnilik gibi devletle sorun yaşıyor. Sorun hiçbir şekilde dinden kaynaklanmıyor. İslam’da dogma yoktur. Nas vardır. Bir Alevi ile Sünni’nin dini inançları arasında fark varsa kelam ve fıkıh kavramlarına dönmek gerekiyor. Her iki tarafa da birbirini kabul etme imkanı tanınıyor. Demokrasiye olağanüstü bir yük yüklüyoruz. Bu sorunda din referans alınmayacaksa bu problemi çözemeyiz. Bu problemi Kur’an’ın yöntemiyle muarefe , müzakere ve muahede yöntemiyle çözebiliriz.

Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak:Bugün Alevilik neden bir meseledir? Bana göre Alevilik bir sorun değil. Alevilik, ideolojik zihniyetten kurtarılamadığı gibi, bu gerçeklik adil bir zeminde incelenemedi. Siyasetin ve medyanın üslubu da bu gerçekliğin anlaşılmasında büyük engel. Bu üslup, diyalog kapılarını kapatır. Aleviliğin başlangıçtan günümüze geçtiği üç evre, Osmanlı – Safevi mücadeleleri, 16. yy’dan 20. yüzyıla kadar süren mücadele sonrası dönem ve Cumhuriyet’in başlangıcından günümüze kadar gelen dönem iyi incelenmeli. Bu süreçler takip edilmeden, bugüne bakılarak atılacak adımlar ve çözümler sağlıklı olmaz. Günümüze kadar Aleviliği ve Alevi toplumunu maddî manevî ayakta tutan yapı, mürşit denilen dedeler oldu. Bugün Alevilik, bir zamanlar Marksist genç Alevilerin dışladığı dedeler sayesinde var olmaya devam ediyor. 1980’den günümüze gelen süreçte ise bakış açısı Alevilerin sert ve savunmacı bir dil oluşturmasına sebep oldu. Aleviler kendini yeniden oluşturma sürecine girdi. Çağdaş ve geleneksel Aleviliğin kırılma yaşadığı bir dönemdeyiz.

Prof. Dr. Tayfun  Atay:Sorunu müzakere ederken Alevi – Sünni kimliğinden uzaklaşmak gerekiyor. Mesela bir Alevi’nin kimliğini bırakarak Sünni kimlikle empati kurup meseleye yaklaşması, bir  Sünni’nin de öteki kimliğini duyumsamaya çalışarak sorunun çözümünde hareket noktası olması mümkün. Alevi dostlarımız genelde Alevi kimliği üzerinden değerlendirmeler yapıyor. ‘Ben Şah İsmail’in ardılıyım’ demek sorunu çözmez. Keşke biraz da Yavuz’u hissederek meseleye bakılsa. Neticede çok büyük eziyetlere ve kırıma uğradı Aleviler. Sünnilerin de bu noktada kendini Yavuz’un ardılı olarak değil de, Şah İsmail’i özümseyerek hareket etmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Prof. Dr. Faruk Şen: 1961’den sonrasına bakarsak Türkiye büyük oranda  göç verdi. Bunun büyük bir kısmını Aleviler oluşturuyor. Türkiye’nin yaklaşık yüzde 9’u yurtdışında yaşıyor. Böyle bir oran hiçbir ulusta yok. Bugün Almanya başta olmak üzere Avrupa’da ciddi bir Alevi – Sünni ayrımı var. Türkiye’de en büyük bütçe dokuzuncu sırada Diyanet İşleri’ne harcanıyor. Acaba ileride Türkiye Alevilere ve diğer azınlıklara da Diyanet bütçesi kapsamında yer verecek mi?

Prof. Dr. Besim Dellaloğlu:Bence çözüm olabildiğince demokrasi ve demokratikleşmeden geçiyor. Müzakere edilirken, itikadi meselelere girilmesini yanlış buluyorum. İtikadi tartışmanın sürmesi, Aleviliğin kendi içinde geleneksel tartışmayı artırdığı için çözüm alanını daraltıyor. Çözüm koşulsuz bir şekilde cemevlerinin statüsünün tanınmasından geçiyor. Başörtüsü nasıl haksa cemevleri statüsü de haktır.

Prof. Dr. Mustafa Ekinci:Diyanet İşleri Bakanlığı’na çok fazla yüklenmemeliyiz. İmamların maaşını devlet ödemesin, bunun yerine devlet el koyduğu vakıfları geri versin. İmamların maaşını insanlar kendi ödesin. Böylece bu eşitsizliği giderelim. Hem Sünniler hem Aleviler düşündüklerini sosyal hayata geçiremedikleri zaman sorun çıkıyor.

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>