Amsterdam’dan Karsu Köyüne Caz Yolculuğu

Caz müziği ülkemizde rağbet gören bir müzik değildi son yıllara kadar. Caz festivalleriyle ilginin de arttığı aşikâr. Hep yabancılardan duymaya alıştığımız cazı, bu kez bizden ama farklı ses ve tarzıyla yorumlayan genç bir müzisyenden, Karsu Dönmez’den dinledik. Onun Carnegie Hall’dan Karsu köyüne uzanan bir serüveni var.

TUĞBA KAPLAN – 01 Eylül 2012

Rahmetli Barış Manço’nun “Domates biber patlıcan” şarkısını bilmeyen, duymayan yoktur. Bu şarkıyı farklı isimler de zaman zaman seslendirdi. Şimdilerde seslendiren bir sanatçı var ki, bu parçanın uzun süre daha hatırlanmasını sağlayabilir. Karsu Dönmez, 22 yaşında. Biz onu dünyanın en hızlı sokak senfoni orkestrası Riccoti Ensemble ile beraber çıktığı turnede, Hollanda ve Türkiye’de 1 ay içinde verdiği 60 konserden birinde tanıdık. Çocukluğumuzun şarkısı ‘Domates, biber, patlıcan’ın caz versiyonunu dinlemek doğrusu bizi epey şaşırttı. Ama bir o kadar da eğlenceli ve farklıydı. Çok geçmeden sesi ve tarzıyla şarkıyı bir kez daha sevdiren Karsu Dönmez’le tanıştık.

Anne babası Antakyalı ama kendisi Hollanda’da doğup büyüyen Karsu Dönmez, 7 yaşında piyano çalmaya, 14 yaşındayken de şan dersi alarak şarkı söylemeye başlamış. Babasının restoranında garsonluk yaparken, canı istediğinde ya da yorulduğunda piyanonun başına geçip şarkı söyleyebiliyormuş. Kısacası bu yaşına kadar müzik, hayatının hep bir parçası olmuş.

Konser yoğunluğundan okulu zor bitirdim

Hayatında ilk kez bir piyano gördüğü gün, büyülendiğini anlatan Karsu Dönmez, müzik serüveninin 16 yaşında Amerika Long İsland Müzik Üniversitesi’nde burs kazanınca çok farklı bir yöne evrildiğini söylüyor. 17 yaşındayken özellikle caz müziğe daha yatkın olduğu fark edilip, ardından Carnegie Hall’da iki konser verince sanat hayatında şimdilik zirve diyebileceği noktaya gelmiş. Karsu aslında düşündüğünüz gibi, bir konservatuar mezunu değil. Tamamen Allah vergisi yeteneği ve isteğiyle bugün bulunduğu yerde. Ayrıca, bırakın konservatuara gitmeyi, konser yoğunluğundan dolayı okula gitmeye bile fırsatı yok. Okula gitmediği halde, başarılı olması ise bir zekanın ürünü.

Psikoloji okumak gibi bir hayali olduğu için, kafasının bir süre karıştığını anlatıyor: “Carnegie Hall’a ikinci kez konser vermek için gittiğimde 19 yaşındaydım. 120 kişilik orkestra, 60 kişilik koro ile 3 bin özel seyircinin karşısındaydım. Durup kendimi dinledim. 40 yaşıma geldiğimde keşke yapsaydım demek istemiyordum. O an müziği de öğrenimimi de devam ettirebileceğimi düşündüm.” Müzik kariyerine bir an kaldığı o yerden devam eden genç müzisyen 2 yıl önce de psikoloji okumaya başlamış. Okulu aksatsa da şimdilik en azından kitaplarını okuyormuş. Türkiye’de İstanbul Caz Festivali, Taksim Açık Hava ve ODTÜ caz festivallerinde sahneye çıkmış. Ayrıca Surinam, İngiltere, Almanya, Fransa, Belçika gibi ülkelerde de konserler veren, tiyatro turneleriyle beraber caz konserlerine çıkan Karsu Dönmez, tam bir caz âşığı. Dünyanın en büyük caz festivali olan North Sea Jazz Festival’den aldığı daveti, orada Quincy Jones, Steive Wonder ve Norah Jones gibi dünyaca ünlü caz ustalarıyla aynı sahneyi paylaştığını söylerken bile yerinde duramıyor. Sanki o anı tekrar yaşıyormuşçasına heyecanlanıyor.

Türk müziğiyle ünlü oldum

Babasının sazıyla çaldığı birkaç türküyle tanımış Türk müziğini. “Türk müziğinin güzelliğini geç de olsa fark ettim.” diyen Dönmez, Hollanda’ya konser vermeye gelen Sezen Aksu, Funda Arar, Fuat Saka gibi isimleri, istekleri üzerine ön konsere çıkarak daha yakından görmüş. Daha sonra Türk müziği de söylemeye başladığını anlatan Dönmez, “Hollanda’da Türk müziğiyle ünlü oldum.” diyor ve ekliyor: “12 yıl klasik piyano çaldım. 17 yaşında caza döndüm ve şimdilerde Türk müziği. Ben klasik piyanist olduğum için Batı müziğini biliyordum. Türk kanı var içimde. 9/8 Roman müziğini, Karadeniz havalarını ya da türküleri duyunca kıpır kıpır oluyorum, yerimde duramıyordum. Şimdi bu müzikleri çalmayı da öğrendim, kimse beni tutamıyor.”

Ailesine Karsu’nun bu yoğun temposuna nasıl ayak uydurduklarını soruyoruz. Babası Alparslan Dönmez, onun temposu sayesinde inanılmaz bir enerji ve büyük bir mutlulukla kendilerini genç hissettiklerini söylüyor. Bazen yaşadıkları hakkında “Acaba rüya mı?” diye tereddüt ettiklerini anlatan Alparslan Bey, “Bir gün çok doğal bir ortamdayken, ikinci gün Bill Clinton ile aynı ortamdayız. Üçüncü gün, New York Carnegie Hall’dayız. Birkaç gün sonra doğduğum, kökünü, tarihini unutmasın diye ismini kızıma verdiğim köyümdeyiz.” diyor. Yanlış duymadınız Karsu, Antakya’nın bir köyü ve babası kızına bu ismi vermiş. Doğup büyüdüğü köyünde kızının konser verecek olması ise onu hayli heyecanlandırıyor.

[email protected]

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>