Asrın Problemi: İnternet Bağımlılığı


Sanal bir güç tüm bedenimizi, zihnimizi hatta hücrelerimizi sarmaya adeta yemin etmiş gibi yavaş yavaş damarlarımızdan geçip sinsice kanımıza karışıyor. Farkında olmadan internetin büyülü ağlarına bırakıyoruz kendimizi. Sevdiklerimizden ve her şeyimizden vazgeçebiliyoruz onun için. Bir ‘tık’la her şeyimizi teslim ettiğimiz sanal âlemi, yine bir hareketle yok etmek dururken, bir türlü karşı koyamıyoruz bu sınırsız ve özgür dünyaya.  İnternetin gücünü hepimiz kabul ediyoruz.

TUĞBA KAPLAN – YENİ BAHAR DERGİSİ | 05 Ocak 2012

Çağın bu gereğinin ve faydalarını inkâr etmek mümkün olmadığı gibi, insana verdiği zararları da topyekûn göz ardı etmemek gere. Sanal âleme girişle okyanusta bir damlaya dönüşen insanın bir hareketle başlayan serüvenini bitirmesi sanıldığı kadar kolay olmuyor.  Çünkü ilk yıllarda sadece belli bir kesim tarafından kullanılırken, 1991’de Tim Barnes Lee’nin, World Wide Web’i (www-dünyayı saran ağ) icadıyla sınırlılık sona eriyor. Lee’nin geliştirdiği ‘Hypertext’ denilen sistem, daha görsel bir temele dayanan ve bilgilerin paylaşılmasını kolaylaştırma amacı güdüyor. Elbette ki tek amacı bu değil. World Wide Web, kısa sürede tüm dünyayı kuşatır.

Bu tarihte kullanıcı sayısı 617.000’e ulaşan bilgisayar ağı, bugünkü ‘internet’ adını alır. 1990’larda internet kullanıcı sayısı ve fiziksel yapısı katlanarak artıyor. Elini verip, kolunu alamadığı bir tablo içinde kalan birçok insan, tam anlamıyla bu sosyal ağın bağımlısı olmuş durumda. Zira, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Yrd. Doç. Dr. Özden Arısoy, ‘internet bağımlılığı’ kelimesinin artık tıp literatürüne girdiğini, davranışsal bağımlılıklar kapsamında ele alınıp, insan-makine etkileşimine dayandığını anlatıyor.

Arısoy’a göre davranışsal bağımlılıkların belirtileri, tıpkı alkol-madde alışkanlığında olduğu gibi fiziksel ve psikolojik: Zihinsel meşguliyet, duygu durum değişkenliği, tolerans, yoksunluk, kişilerarası çatışma ve tekrarlama, gibi. İnternet bağımlılığının ulaştığı boyutu örnekleri gösteriyor. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve hastanenin internet bağımlılığı merkez başkanı Dr. Ramazan Konkan, 17 Kasım’da açılan polikliniğin bir aylık randevularının iki günde dolduğunu belirtiyor. 1 aydır gelen hastalar arasında ev hanımından gençlere, iş güç sahibi erkeklerden çocuklara kadar her yaştan insan var. 22 saat facebook-twitter gibi sosyal ağların başından kalkmayan evli ve çocuklu ev hanımı, okulu bırakan ya da bu tutku uğruna kendini okuldan attıran lise öğrencisi, daha kötüsü tuvalet ihtiyacını bulunduğu yerde gören tipler bağımlı örneklerinden sadece birkaçı. 

İnsanlar nasıl internet bağımlısı oluyor?

Uçsuz bucaksız bir diyar olan internet, sağladığı faydaların yanında kötüye kullanım ve bağımlılık oluşturma riskini de beraberinde getiriyor. Peki, nasıl oluyor da bazı insanlar internete bağımlı hale gelebiliyor? Bu soruyu Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Psikiyatrist Prof. Dr. Kemal Sayar, en güçlü teorilerden bir tanesi ile açıklıyor:  “Öncelikle normal bir insan değişik bir uğraş bulduğunda 3 tane evreden geçer. İlki yeni bir aktivite ile tanışan kişi, doğal olarak bu aktivite üzerinde yoğunlaşır. İşte bu dönem ‘zevk alma veya saplantı’ olarak adlandırılır. Saplantı evresi ‘gözünü açma’ evresinin başlangıcına kadar devam eder. Gözünü açma evresinde insan, zamanının çoğunu harcadığı bu aktiviteden sıkılmaya başlar. Bu dönem, ‘dengeyi bulma’ evresine kadar devam eder. Son evrede insanlar harcadıkları zamanı normal seviyeye getirirler. Netice itibariyle internete bağımlı olan kişilerin ilk evrede, yani saplantı evresinde takılıp kaldıkları görülüyor.”

 İnternet bağımlılığının da çeşitleri söz konusu. Sanal ortamda başkaları üzerinde izlenim oluşturma ve dikkat çekme isteği, tanımadığı insanların özel hayatını merak etme, sanal kimlikle chat yapma, başkasının bilgilerini alıp kullanarak site çökertme ve savaş oyunları bağımlılığı, gibi. Ramazan Konkan’a göre savaş oyunları bağımlılığı, en zararlı olanı. Burada kişi, kendisine zarar verdiği gibi, çevresine ya da başkalarına da saldırma boyutuna geçebiliyor. Şiddet içeren oyunlar genellikle ara vermemek üzerine kurulu olduğu için bağımlılık potansiyelini artırıyor. Hangi tip insanların saplantı evresinde takılıp kalmaya daha yatkın olduğu ise tam bilinmiyor. Ancak bazı araştırmalarda sosyal bağları zayıf olan kişilerin, bu rahatsızlığa daha müsait olduğu düşünülüyor. İnternet bağımlığının www uzantısı ile alakalı olduğuna dikkat çeken Konkan, insanlığı kuşatan bu uzantının çıkış noktasının ihtiyaç olduğuna inanıyor. Bu ihtiyaç insanları bağımlı olmaya eğilimli hale getiriyor.

Ona göre, bazı insanlar sosyal hayata dâhil olamadıkları için sanal ortamda sosyal olmayı tercih ediyor. İnternette perde gerisinden konuşmak, onlara ayrı bir rahatlık veriyor. Kendileri dışında biri olarak daha kolay sosyalleşiyorlar. Hal böyle olunca sosyal hayatı sekteye uğratan, mutlak yapılması gereken işleri yapamayıp, aile huzuruna gölge düşürecek derecede internet başında vakit harcanması gibi bir durum ortaya çıkıyor. Prof. Dr. Kemal Sayar, internet bağımlılığı belirtilerini biraz daha açarak şu şekilde sıralıyor: “İnternete bağlı değilken bile interneti düşünme, tatmine ulaşmak için artan internet kullanımı, kontrolsüzlük, internet kullanımını kesmeye veya harcadığı zamanı düşürmeye çalıştığında ortaya çıkan huzursuzluk hissi, daha çabuk sinirlenme, gerçek hayat problemlerinden kaçış arayışı, internette daha fazla zaman geçirmek için aile ve arkadaşlara yalan söyleme, içine kapanma ve kullanım süresinin uzaması…”  

Hastanın internet bağımlısı olduğunu kabul etmesi şart

Tedavi sürecinde bağımlının rahatsız olduğunu ve tedavi olması gerektiğini kabul etmesi gerekiyor. Dolayısıyla problemin tespitini yapmak ilk aşamada kolay olsa da hastayı bağımlı olduğuna ikna etme konusunda çevreye ve uzmanlara büyük iş düşüyor. Yeniden Bağımlılık Merkezi Uzman Psikolog Alper Aksoy’a göre bağımlı olan insan için dünya o alışkanlığın etrafında döner. Bağımlı olunan şey, ekmek ve sudan daha kıymetlidir. Konkan, “10 saat internet kullanan birisi, ne kadar uzun süre bilgisayar başında kaldığını algılayamıyor ve ‘Ben zaten 2 saat giriyorum’ diyebiliyor. Gerçekten zaman algısı değişen ve böyle hissedenler var. ‘Zar ve karar denek tekniği’ ile hastaların davranışlarını ölçüyoruz. Motivasyon görüşme teknikleriyle de kişiyi değiştirmesi gereken bir davranış olduğuna ikna etmeye çalışıyoruz.” bilgisini veriyor. Özden Arısoy da, internet kullanımını tam zıt saatlere kaydırma, aşırı bağımlılıkta saatleri birden değil yavaş yavaş azaltma, dış durdurucular, internet kullanımıyla ilgili hedef belirleme ve özellikle çok kullanılan belli bir internet işlevinden uzak durma gibi tedavi yöntemleri olduğunu aktarıyor.

 İnternet bağımlılığının asrın pek çok ciddi problemleri arasında olduğunu düşünen Fethullah Gülen Hoca efendi bu noktada,  problemin çözümüne  teknolojiye tamamen karşı çıkmakla değil, teknoloji ve ürünlerine hâkim olup onları doğru şekilde kullanmakla ulaşılacağını vurguluyor. Ona göre ülkedeki birtakım psikolog ve pedagogların, problemin üzerinde durup, çözüm üretmeleri gerekiyor. Ortaya konulan projelerin RTÜK ve Milli Eğitim Bakanlığı gibi kurumlara sunularak toplumu kurtarıcı müşterek planlar oluşturulması lazım. Ayrıca toplumun bu konudaki şikâyetlerini dile getirerek, resmî kurumlara rahatsızlıklarını belirtmeleri şart.

Tedavinin sonuç vermesi adına ailelerin evde, öğretmenlerin okulda, işverenlerin ise işyerinde bu sorunun çözümüne katkıda bulunmaları elzem: “Bizim bu konuda birbirimize yardımcı olmamız lazım. Gördüğümüz hataları usulüne uygun gidermemiz gerek.  Bağımlı insanı tecrit edip kendi haline bırakmak yerine, sosyal hayata kazandırmak doğru olandır. Tek kalan insana şeytan musallat olur. Arkadaşlarımızı yalnız bırakmamalı ve onlara meşrû meşguliyetler bulmalıyız.”  diyen Gülen, bu bağımlılık yüzünden yuvaların dağılabildiğine de işaret ediyor: “Cennet köşesi olan yuva, bir hiç uğruna cehennem köşesi haline geliyor.”  

İnternet bağımlılığı ve tedavisi dünya gündeminde
 
Son yıllarda tüm dünyanın gündeminde olan internet bağımlılığı kavramı, uluslararası birçok araştırmaya konu ediliyor. Yapılan çalışmalara göre kullanıcıların yüzde 29 ila 50’si bağımlı. ABD’de her üç boşanmanın birinin nedeni olarak bu rahatsızlık gösteriliyor. Yine Amerika’da hazırlanan ‘internet bağımlılığı düzensizliği raporu’na göre internette bağımlılık yapan ve kişilerin ilişkilerini bozan en önemli alanların başında chat odaları, oyun ve program indirilen siteler geliyor. Öyle ki Amerikan hükümeti bu sosyal çöküntünün önüne geçmek amacıyla son yıllarda ardı ardına ‘Restart’ adlı internet bağımlılığı merkezleri açmaya başladı. Bağımlılık merkezi, video oyunları, chat, facebook, twitter gibi sitelerde uzun vakit geçirenlere 45 günlük bir tedavi programı sunuyor.

Bağımlılık belirtilerinden üçünün bulunması halinde kişinin interneti istismar ettiği, beşi varsa bağımlı olduğu tespit ediliyor. Şu an ABD’de Massachusetts, Philadelphia ve Chicago’daki internet bağımlığı tedavi merkezlerinde kurulan ‘internet bağımlıları için sosyal destek grupları’ da hastalara hizmet veriyor. Bunun yanı sıra internet kullanımında en üst sıralarda yer alan Uzakdoğu’da Çin, Güney Kore ve Tayvan gibi ülkelerde tedavi amaçlı merkezler bulunuyor.

[email protected]

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>