Beni Koruyacaksa, İnternetime Dokunun!

 

Gün geçmiyor ki, internet yüzünden yaşanan bir dramla karşılaşmayalım. İnternet bağımlısı olan gençler, sohbet sitelerinde tanıştığı erkek tarafından dolandırılan kadınlar, sanal oyunlar yüzünden intihar eden çocuklar… Öyle ki, özgürlük adı altında sınırsız bir dünyanın kapılarını sonuna kadar açan sanal alemin, göründüğü kadar masum olmadığı ortada. Bir tıkla önünüze gelen bu dünya, getirdiklerinden çok, alıp götürüyor. Tam da bu noktada, elinizde olan anahtar artık sizin olmaktan çıkıyor. Eşsiz erişime teslim edilen zamanı, maddî-manevî bütün değerleri geri getirmek de, düşünüldüğü kadar kolay olmuyor.

TUĞBA KAPLAN – YENİ BAHAR DERGİSİ | 24 Kasım 2011

 Burada ailesini, çocuğunu değerlerini düşünen bireyler için filtre paketleri büyük önem kazanıyor. Filtrenin gerekliliği üzerinde duran Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) hayatî bir proje geliştirdi. 22 Ağustos 2011 tarihinde başlayan ‘güvenli internet uygulaması deneme süreci’ 22 Kasım’da uygulamaya geçirildi. Böylece bireyin internete girdiğinde kendi iradesiyle yapamadığı kontrolü, BTK isteyen kullanıcılara ücretsiz sağlamaya başladı. Daha önce isteyen kullanıcı İnternet Servis Sağlayıcıları (ISS) aracılığıyla ücretli filtreleme yapıyordu.

Peki, aylardır “Sansür geliyor, Türkiye İran oluyor, internetime dokunma” gibi tartışmalarla amacından saptırılan bu internet filtre uygulaması ne işe yarıyor? Güvenli internet ve filtreleme uygulaması, pornografik yayınları engelleme, çocukları ve gençleri müstehcenlik, uyuşturucu, şiddet gibi internet üzerinden yayılan suçlara karşı koruma ve aile kurumunun zedelenmesini önlemeyi amaçlıyor. Düzenleme özellikle müstehcenlik ile ilgili sitelerde ciddi bir alternatif sunuyor. Bireye rahatsız olduğu görüntülerden arındırılmış güvenli bir internet ortamı temin ediyor.

BTK Başkanı Tayfun Acarer, kullanıcılardan özellikle müstehcenlik içeren sitelerle ilgili yılda iki yüz bin şikâyet aldıklarını belirtirken, bunu intiharı teşvik eden, kumar ve uyuşturucu yapımını ya da pazarlamasını anlatan sitelerin izlediğini aktarıyor. Güvenli internet uygulamasının test sürecinin bitmesinin ardından işleyişin nasıl olacağını şöyle anlatıyor: “Güvenli internet uygulaması isteyen kullanıcılara ücretsiz sağlanacak. Bu tamamen bir seçimdir. Tercih edene internet üzerinden verilen kullanıcı adı ve şifre ile anında filtreleme yapılacak. Uygulama kesinlikle bir sansür değil.” Yani isteyen bireyler herhangi bir başvuru yapmaya gerek kalmadan güvenli internete sahip olabilecek.

Korunma sadece çocuklara değil, yetişkinlere de şart
Özgürlük adı altında önümüze gelen tehlike bu kadar büyükken, bireyin “Ben önlemimi alırım, internetime dokunulmasın.” demesi zararlı içerikten korunma adına bu aşamada çok da sağlıklı görünmüyor. Öyle ki vakit kaybına, dinî-ahlâkî erozyona yol açan tehlike her geçen gün artıyor. Hele haber okuma amaçlı girilen sitelerde saatlerce oyalanma, sırf merak yüzünden başkalarının özel hayatını takip etme gibi durumlar düşünüldüğünde internetin göründüğü kadar masum olmadığı daha iyi anlaşılıyor. Tehlikenin boyutu, ahlâkî dezenformasyondan, evlilik kurumlarının yıkılmasına kadar uzanıyor. Bu da internette kontrolsüz bir şekilde gezinmenin sadece minimum seviyede kalmadığını gözler önüne seriyor. Durumun vahameti, bireyin kendisi dışında bir kontrol mekanizmasının yardımını zorunlu hale getiriyor.
 
Bazı sivil toplum örgütleri, BTK’nın aldığı kararı sansür olarak değerlendirirken, savunanlar bir hayli fazla. İnternetteki zararlı içeriğin ciddiyetinde olan dernek ve örgütler filtrelemeyi suçun önlenmesi ve değerlerin korunması adına önemli bir fırsat olarak görüyor. Temsilciler, uygulamanın çocukları fuhuş, uyuşturucu ve kumar gibi alışkanlıklardan korumaya yönelik hazırlandığını belirtiyor. Sistemden faydalanmanın tercihe bağlı olduğuna dikkat çeken örgütler, bireyin dışında bir kontrolün olması gerektiğini ısrarla vurguluyor.

Aileyi Koruma Derneği (AKODER) Başkanı Ayşe Bostancı, 6 yılda 30 bin kişi ile yaptıkları görüşmelerin hiçbirinde ailelerin,  “Çocuğum istediği siteye, istediği şekilde girsin.” demediğine dikkat çekiyor. Uygulamanın insanlara sadece seçenek sunduğuna dikkat çeken Bostancı, “Özgürlüğün arkasına sığınarak, konu kapatılıyor. Ancak ailemize, çocuklarımıza ve değerlerimize zarar verecek yayınların durdurulması lazım. BTK gibi bir kamu kurumu bunu yapmazsa biz bir anne olarak çocuklarımızı nasıl koruyalım?” diye soruyor. İnternetin zararlı içeriğinden sadece çocuğun değil, yetişkinlerin hatta bütün ailenin korunması gerektiğini düşünüyor. Konuyu değerlendiren bir başka isim, Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Muharrem Balcı. O da, bağımlılık yapan ve zararlı içeriğe sahip sitelere erişimin, ‘özgürlük’ kapsamında değerlendirilmemesi kanaatinde: “İnsanın üçüncü şahıslara zarar vermemesi gerektiği gibi kendi beden ve ruh sağlığına da zarar vermemesi gerekir. İnternet filtresi, sadece çocuk pornosunun ve fuhşun değil, sanal kumar ve uyuşturucunun önlenmesi için de büyük bir adım.”
Uzman Psikolog Kürşad Demirutku ise daha çok kendini yalnız hisseden, depresyona ve sosyal sapmaya yatkın bireylerin internette kendilerine uygun ortamları seçtiğinden bahsediyor. Ona göre internetteki sohbet ortamlarında suistimal edici kişi veya gruplarla bireyin kontrolü dışında karşılaşmak büyük olasılık. Demirutku ilk aşamada ebeynlerin kendi kontrol mekanizmalarını kurmaları gerektiğinden hareketle şu tavsiyelerde bulunuyor: “Anne-babanın kontrolü önce kendinde başlatması gerekir. Evdeki kişisel bilgisayar, herkesin gözü önünde ortak bir yaşam alanında bırakılmamalı. Böylece bazı istenmedik durumlar daha ortaya çıkmadan önüne geçilir. Çocuğun internette şiddete, pornografi veya benzer olumsuz uyaranlara maruz kalmaması için gerekli filtreleme programlarının bilgisayarda olması şart.”

     Zararlı içerikle mücadelenin çeşitli yöntemleri var. İçerik filtreleme ile bireyin tehlikeli sitelere ulaşması ve sakıncalı kişilerle iletişime geçmesi engellenebilir. Zaman kontrolü ile günlük internet kullanım süresi belirlenebilir. Mesela Netron Gözcü sistemi, ebeveyn kontrolünü sağlayan bir yazılımı türü. Bu yazılımla internet erişimi için yasak site, yasak kelime ve izin verilen site tanımları yapılıyor. Bilgisayarın açılabileceği saat aralıkları belirleniyor. Ayrıca bilgisayara kurulumu yapılmış programlardan istenilenler engellenebiliyor.

İNTERNETTE ÇOCUK İSTİSMARINA HAPİS CEZASI

Türkiye’de aylardır tartışılan internete filtrenin, çoğu Avrupa ülkesinde 15 yıldır uygulanması, ülkemizin bu konuda çok geç kaldığını gözler önüne seriyor. Avrupa Birliği’nin 1996 yılında yayınladığı ‘internetin yasa dışı ve zararlı içeriğiyle mücadele ve çocukların korunmasına’ yönelik bildiri, Avrupa ülkelerinin internetin çıkışıyla bu uygulamaya dâhil olduğunu gösteriyor. Bildiriden sonra Şubat 1997’de, üye ülke hükümet temsilcileri konseyi, internet üzerindeki yasa dışı ve zararlı içerikle ilgili karar alıyor. 1999 yılından itibaren de güvenli internet programı uygulanıyor. İnternetin yasa dışı-zararlı içeriğiyle mücadele edilmesi ve çocukların korunması için gerekli altyapıyı oluşturan Avrupa Konseyi de güvenli interneti önceliyor. 60 ülkede 2004 yılından beri her yıl bu konuyla ilgili toplantılar yapılıp kararlar alınıyor.

BTK’nın halktan gelen yoğun talep üzerine güvenli internet uygulamasını başlattığını söyleyen eski BTK üyesi Abdullah Raşit Gülhan, Çin, Tayland, İran, Endonezya ve Arabistan gibi ülkelerde ciddi sınırlamalar olduğunu hatırlatıyor: “Çin’de özellikle Facebook gibi gruplara üye olamıyorsunuz. Ama Türkiye’de olan bu değil. Türkiye’deki sansürün dışında, aileyi ve değerleri korumaya yönelik bir uygulama.”

İngiltere’de geçtiğimiz ekim ayında internete getirilen yasak da konunun ‘sansür’ adı altında es geçilmemesi gerektiğini gösteriyor. İngiltere’deki özgürlük grupları filtreye karşı çıkarken, çoğu aile derneği ve sosyal kuruluşlar uygulamayı destekliyor. Ülkede, ailelerin çocuklarını porno ve zararlı içerikli birçok siteden korumak için Mothers’ Union (Anneler Birliği) aracılığıyla çocuk eğitimi uzmanı Reg Bailey tarafından ‘Bailey Raporu’ hazırlanması ilgi çekici. Think Broadband isimli düşünce kuruluşu başkanı Sebastien Lahtinen de güvenli interneti destekliyor: “İnternet servis sağlayıcılar, ailelere çocuklarına en güvenli internet kullanma yolunu sağlamalı ve bu konuda onların beklentilerini karşılayarak, ailelere yardımcı olmalı. Bu konuda endişelenecek bir şey yok. Kültürlü ve ahlâklı bir toplum için bütün yolları denememiz gerekiyor.” 

Fransa da internette yasa dışı içeriğe sahip sitelerle mücadele alanında Avrupa’nın öncü ülkelerinden biri. 2003’te İnternet Güvenliği Yasası’nın kabul edildiği ülkede, güvenlik güçleri ve sivil toplum örgütleri, vatandaşlarından gelen şikâyetleri değerlendiriyor. Herhangi bir mahkeme kararına gerek duymadan site kapatma yahut erişimi engelleme yoluna gidebiliyor. Ülkede şikâyet edilen sitelerin sayısı her sene ortalama iki kat artış gösteriyor. Geçen yıl ırkçılık, şiddet ve çocuk istismarını teşvik eden 424 web sitesi kapatıldı. Şikâyetler üzerine yapılan incelemede bazı siteler yurt dışından yayın yaptığı için kapatılamasa da filtre uygulandı ve Fransa’dan erişimleri engellendi.

İNTERNETE FİLTRE UYGULAYAN ÜLKELER:

İNGİLTERE,
FRANSA, ALMANYA,
DANİMARKA, İTALYA,
AVUSTRALYA, ABD, KANADA,
BREZİLYA, ARJANTİN,
KÜBA, KOLOMBİYA, PERU,
RUSYA, İRAN, SUUDİ ARABİSTAN,
ÇİN, JAPONYA,
İSPANYA,TAYLAND, İSVİÇRE,
BULGARİSTAN VE İSVEÇ.

[email protected]

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>