Bir zümrenin değil ‘Millet’in gazetesiyiz

Bir zümrenin değil ‘Millet’in gazetesiyiz

DEĞER ÖZERGÜN

TUĞBA KAPLAN

2 Kasım 2014, Pazar

Millet, İpek Medya Grubu’nun yeni gazetesi. Türkiye’de gazetelerin kapandığı ya da baskıyla susturulduğu bir dönemde, haber alma ve ifade özgürlüğünün devamı adına 29 Ekim’de yayın hayatına başladı. Uzun yıllar gazetecilik yapmış olan genel yayın yönetmeni Değer Özergün, ‘Millet’in gazetesini, yayın politikalarını anlattı ve medyanın bugünkü durumunu değerlendirdi.

Millet nasıl bir gazete olacak?

İnsani değerleri ön planda tutan, din, dil, ırk, mezhep ayrımı gütmeyen, toplumun her kesimini kucaklayan, yolu sevgi yolu olan insanların karşılık bulduğu bir gazete olacak.

İsminin Millet olması fikri nasıl ortaya çıktı?

Toplumda güzel bir karşılığı olduğunu düşündüğümüz bir isim Millet. Bizi simgeleyen, temsil eden, içimizden bir isim. Bunun bir gazeteye formatlanması da bizim için bir şans oldu. Bugüne kadar birçok büyük medya kurumunun peşinde olduğu ve isim hakkını almaya çalıştığı bir isim. 15 yıla yakındır patent hakkını elinde bulunduran birinden aldık. Yıllardır çoğu kurum istediği halde verilmemiş ama bize nasip oldu. Milletimiz nasıl uzun solukluysa, gazetemizin de o solukta olmasını temenni ediyoruz.

29 Ekim’de çıkmasının özel bir sebebi var mıydı?

Gazetenin çıkış tarihi ekim ayı başı gibi değerlendirilmişti. 29 Ekim olmasını ben çok istedim. 29 Ekim son yıllarda Cumhuriyet coşkusunu içinde bulunduran milletin büyük bir kısmını hayal kırıklığına uğratacak bir pozisyona geldi. Biz bu tarihte çıkarak bu küskün gruba da kucak açmak istedik. Toplumun tamamı bir arada olsun, ötekileştirilmesin istedik. 29 Ekim bu anlamda bizim için biçilmiş kaftandı. Yeni bir gazetenin doğum tarihi önemlidir.

Yayın kadrosuna ilerleyen zamanlarda yeni birileri katılacak mı?

Gazeteler değişime ve yeniliğe açık olmalı. Elbette değişiklikler, yeni isimler zaman içinde olabilir. Kadroyu kurarken kendi içimizde de belli değer yargılarımızı göz önünde bulundurarak belirledik. Bu değer yargılarına inanan ve uygun insanlarla çalışmayı seçtik. Bu cümlem sakın yanlış anlaşılmasın. Biz bir zümre gazetesi değiliz. İpek Medya Grubu’nun en önemli değer yargısı insan ve insani duruştur. Bizim için farklı din, mezhep, grup diye kavramlar yok. Biz kucaklayıcı olmayı ve toplumun her kesimine hitap etmeyi istiyoruz. Yalnızlaşmış, ötekileştirilmiş, sesini duyuramayan kitlelerin de sesini duyurmaya niyetliyiz.

Zümre gazetesi değiliz diyorsunuz ama ısrarla bu yönde haberler yapılıyor…

Biz gazetecilik yapmaya geldik. Aslında bu dönemde en çok ihtiyaç olan şey de bu. Gazeteciliğin bitme noktasına geldiği, ayrışıp, kutuplaştığı bir başka dönem belki de daha önce hiç olmamıştı. Biz bir zümrenin basın bültenine dönüşmek için gazete yapmıyoruz. Zaten kurumların basın bülteni görevini gören bir sürü gazete var. Bence halkın ihtiyacı da yok bu tür bir gazeteciliğe. Yaptığımız haber birilerini kızdırır mı ürkütür mü gibi tedirginlikler olmadan gazetecilik yapacağız.

Magazinin ‘Millet’çesi olacak

Yıllardır magazin gazeteciliği yapıp da, hakkınızda magazinel bir bilgi, haber olmaması şaşırtıyor…

Bu kadar dejenere bir hayat içerisinde ismimi temiz tutmaya gayret ettim. Bu bir tercih meselesi, duruşumu bozmadan, işimi en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Gazeteciliğe Hürriyet’te başladım. Birkaç yıl çalıştım ve sonra Sabah’a geçtim, 2011’e kadar orada çalıştım. Geçmişten bugüne gazete yöneticilerine, genel yayın yönetmenlerine bakınca çoğunun bir süre magazin haberciliği yaptığını görürsünüz. Ama mesele ne kadar kaldığınız değil, o alanda nasıl kaldığınız çok önemli. Gazetecilik etiğini ve kendi değer yargılarımı bırakmamaya gayret ettim. 20 yıl boyunca magazin gazeteciliği yapıp ve uzun yıllar aynı kurumda çalışmanın istikrar adına önemli olduğunu düşünüyorum.

Türkiye’de magazin haberlerine yaklaşım nasıl?

Sorsanız Türkiye’de kimse magazin sevmez ve izlemez. Sorsanız herkes belgesel izler. Ama National Geographic’in izlenimi 100 kişiden biri bile değilken, magazin izleyicisi 100 kişiden 70’i bulabiliyor. Bazı şeyleri yaptığımızı söylemek bazı tedirginliklere sebep olabiliyor. Bir dönem dejenere bir magazincilik yapıldı. Ve insanlar magazine artık tukaka olarak bakmaya başladı. Oysa magazin bir gazetenin bütününü kapsar. Magazin diye nitelendirdiğiniz insanların birçoğu sanat, spor ve iş dünyasının önde gelen isimleri. Bu insanların hayatlarıyla ilgili yazdıklarınıza magazin deniyor. Ama siz bunu yaparken ahlaki sınırları gözetmez, ailevi değerlere önem vermezseniz her duyduğunuzu düşünmeden yazarsanız deforme olmuş bir magazin ortaya çıkıyor.

Millet’te nasıl bir magazin anlayışı olacak?

Magazinin ‘Millet’çesi olacak. Kırma, dökme, hakaret, ahlaki değerleri zorlayan bir gazetecilik olmayacak. Gazeteciliğin 5N1K’sını düzeyli habercilik anlayışıyla magazine de entegre edeceğiz. Herkesin merak ettiği, toplumu da ilgilendiren isimlerle ilgili haberler yapıyoruz ve yapacağız. Magazin, ahlaklı olduğunda güzel bir şeydir esasında. Eğlendirir ve kafa dağıtır. Spor da hakeza öyle, stres atma aracı. Önemli olan laçkalaştırmamak.

Gazeteciliği bir ara bıraktınız. Peki, neden geri döndünüz?

Doğrusu gazetecilik yorucu bir meslek. Gazetecinin zaman mefhumu yok. Çok yorulduğumu hissederek birkaç yıl ara verdim. Farklı bir alana geçme fikrim olmuştu. Türkiye’nin en önde gelen bankalarından biri olan Bank Asya’nın Kurumsal İletişimi’nin başına geçtim. Ama gazetecilik öyle bir meslek ki virüs gibi. Bir kez bulaştıysa ya da siz ona bulaştıysanız kopamıyorsunuz. Kanınız o yönde akmak istiyor. Bu anlamda kendimi zapt edemedim ve geri döndüm.

Millet’i paraya satanlar, ancak rakam biçer

Yeni gazeteler sürekli çıkıyor. Kimisi yarı yolda kalıp bırakırken, kimisi de etkisiz bir gazete olarak yayına devam ediyor. Milletin yeni çıkan ve mevcut gazetelerden bir farkı olacak mı?

Elbette kendi çizgimiz ve bir yayın politikamız olacak. Sadece belli kesimlerin sesi değil de toplumu oluşturan bütün unsurların, esnafın, köylünün, çiftçinin, işçinin hatta işsizin sesini duyurmak. Biz bir bütünüz, bu bütün içerisinde okuyan herkes kendinden bir şey bulmalı. Çünkü biz vatandaşa, millete gazete yapıyoruz, kendimize gazete yapmıyoruz. Dolayısıyla bu yolda yürürken gazetecilik değerlerine bağlı kalmak, insani değerleri ön planda tutmak en önemli unsurumuz. Spor ve magazine biraz daha ağırlık verdik. Güçlü bir spor ve magazin kadromuz var. Özellikle spor kadromuz sektörün en iyi isimlerinden oluşuyor. Şu birkaç günde de bu kadrolarımızın gücünün etkisini gördük. Mesela Deniz Seki’nin İstanbul’da kaldığı villanın haberi gündem oldu. Hemen o villada arama başlatıldı. Bütün TV programları, gazeteler, internet siteleri haberimizi kullandı.

Tarafsız olacağız diye çıkan birçok gazete var. Ama bir süre sonra mutlaka bir taraf içinde çıkıyor. Millet, tarafsız bir gazete mi?

Bunu gerçekten samimiyetle söylüyorum. Tarafsızlığımız ön planda olacak. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyeceğiz. Doğrunun ve doğruluğun her zamankinden daha çok desteğe ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçiyoruz. Kırmadan dökmeden sevgi ve muhabbetle bu gazete çıkmaya başladı.

Millet çıktığından beri ‘Posta’ya rakip gazete’ yorumları yapılıyor. Bir benzerlik ya da rakip olma durumu var mı?

Posta iyi bir gazete ve bunun karşılığını alıyor. Posta iyi bir gazete olabilir ama her kesime hitap eden bir gazete olmadığını düşünüyorum. Renkli, magazini, sporu, bulmacası bol olsa da yine de toplumun genelini kapsamıyor. Bizde de spor ve magazin var. Ayrıca her gün tam sayfa, hafta sonu 16 sayfa bulmacası da mevcut. Ama Posta’dan farklı olarak toplumsal ahlaki değerleri ön planda tutuyoruz ve cinsel temalı bir gazete değiliz. Çünkü biz gazetemizin her yere girmesini istiyoruz.

Gazetenin 25 kuruşa satılıyor olmasına Akit, ‘Milleti 25 kuruşa sattılar’ dedi…

Bu söylemler, söyleyenin kalitesini ortaya koyuyor. Milletimiz parayla satılan bir değer değil ki. Bu söylemi ortaya koyanların bu algısı yanlış. Bunu söyleyen insan demek ki milleti bir paraya satıyor ki, buna rakam biçebiliyor. Biz sadece milletimiz gazete okusun diye 25 kuruşa satıyoruz. Biz milletin cebinden para çalmıyoruz. Aksine milletin cebini düşünüyoruz. Ve insani unsurları ön planda tutarak, gazeteyi alanın her şeyi okuyabileceği dolu dolu bir gazete çıkarıyoruz.

İlk hafta satışları nasıldı?

Bayi satışıyla ve gerçek rakamlara göre ilk gün 150 bin satmışız. 29 Ekim tarih olarak önemli bir gün olsa da, tatilde ve böylesine soğuk havalarda insanlar kolay kolay çıkıp da gazete alma refleksinde olmuyor. Buna rağmen ilk gün için çok iyi bir başarı. Tirajları yerde süründüğü halde şişirme tirajlar gösteren gruplarınkine benzemiyor. Aslında reel satışlarının 300 bin değil de 40-50 binlerde olduğu, bedava dağıtıldığı bir dönemde bizim tirajımız ilk gün için iyi. Ve daha da iyi olacağını düşünüyorum.

Dijitalin, medyayı da etkisine aldığı ve kâğıdın bir gün biteceği söylemlerinin dolaştığı bir dönemde gazete çıkarmak tedirgin etti mi?

Eğer kalbinizde korku varsa, gideceğiniz yoldan emin olamazsınız, gideceğiniz yol karanlık bir yoldur. Cesaretsiz olmuyor. Medyanın kötü olarak değerlendirildiğinde bu dönemde bazı şeyler bizim için bir fırsata dönüştü. Normal şartlarda bu gazetede görmesini isteyeceğiniz yazar kadrosu ve editoryal kadro çok büyük maliyetler gerektirebilir. Ama Babıâli Babıâli olalı böyle bir dönem yaşamadı. Bu kadar nitelikli, kalemi kuvvetli, dik duran gazetecinin işsiz kaldığı, medyadan uzaklaştırıldığı bir dönem daha olmadı. Yazması gereken bu kadar insan varken bunları fırsata dönüştürüp değerlendirmemek olmazdı. Özgür gazeteciliğin süründüğü bir dönemde, bir süre sonra birilerinin çabasıyla özgür gazeteciliğin ve gazeteciliğin ayağa kalkmasına vesile olacağız.

 

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>