Güneydoğu ‘Seçim Barajı’nı oyluyor

Güneydoğu 'Seçim Barajı'nı oyluyor

Tuğba Kaplan

01 Haziran 2015

Seçimler Güneydoğu’da ağırlıklı olarak iki parti arasında geçiyor: AKP ve HDP. Yüzde 10’luk baraj çok şeyi etkiliyor. Adayların ve vatandaşın dilinde ise sürekli aynı şeyler var: Çözüm süreci, içimizdeki Suriyeliler ve yerine getirilmeyen vaatler.

7 Haziran genel seçimlerine günler kala anketler yayımlanıyor, tahminî sonuçlar açıklanıyor. HDP’nin yüzde 10 barajını geçip geçmeyeceği bu seçimin odak noktası. Bu yüzden 2015 genel seçimleri sadece iki parti arasında (AKP ile HDP) geçiyormuş gibi bir düşünceye kapılmak çok da yanlış değil. Diğer siyasi partilerin de seçimlere yönelik vaatleri, çalışmaları ve beklentileri var elbette. Ancak Güneydoğu Anadolu’daki illere baktığımızda seçimlerin sadece AKP ile HDP arasında geçtiği izlenimi kuvvetleniyor. Bağımsız Gazetecilik Platformu Punto 24‘ün organizasyonuyla bir grup gazeteciyle birlikte Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır’da seçimin nabzını tuttuk. Bölgede görüşmeyi kabul eden partilerin adaylarıyla bir araya geldik.

Türkiye’deki Suriyeliler…

İlk durağımız Suriye iç savaşının ağır sonuçlarını yaşayan Şanlıurfa’ydı. Türkiye’ye gelen 2 milyon Suriyelinin 500 bini Urfa’da. Sayının 750 bin olduğunu söyleyenler de var. 1 milyon 800 bin nüfuslu Urfa, bu kadar büyük sayıdaki sığınmacıyı artık taşıyamıyor. Sokaklarda görüştüğümüz Urfalı vatandaşların ortak derdi Suriyeliler. Ama tepki Suriyelilere değil; dış politikası çöken AKP hükümetinin Türkiye’de yaşanan Suriye sorununa yönelik siyasetine. Yıllardır AKP’ye oy verip de, Suriye politikası, vadedilen sözlerin, yatırımların gerçekleşmemesi, yolsuzluk ve asgari ücretin düşüklüğü gibi gerekçelerle artık vermeyeceğini söyleyenlerin sayısı hayli fazla. Urfa’da özellikle AKP seçmeninin partilerine yönelik en büyük eleştirilerinden bir başkası ise listede Urfa’yı tanımayan adayların yer verilmesi. Tabanın istediği adayların alt sıralarda yer aldığını, bizzat seçim çalışmaları yapan AKP’liler anlatıyor. Görünen o ki, AKP yerelde güçlü olan ve Ahmet Eşref Fakıbaba gibi ileride Ankara’ya sorun olabilecek isimlerdense, partisine, liderine bağlı isimlere ön sıralarda yer vermiş. Bütün bunlara rağmen ‘Ne olursa olsun oyum yine AKP’ye’ diyenlerin az olmadığını da söylemeden geçmek olmaz.

Urfa’da siyaset denince akla gelen isimlerden Ahmet Eşref Fakıbaba. 2004’te AKP’den belediye başkanı seçilen, 2009 seçimlerde AKP aday göstermediği hâlde bağımsız girdiği seçimi yine kazandı. 2014 yılına kadar Urfa Belediye Başkanlığı yapan Fakıbaba’yı, AKP sözde büyük bir koz olarak milletvekili adayı gösterdi. Ama gelin görün ne Urfalılar ne de Fakıbaba 7. sırada aday gösterilmekten memnun.  “Kendimi değersiz hissediyorum. Hiçbir izah getirmeden beni 7. sıraya koymaları kırgınlık oluşturdu.” sözleri AKP’nin 2009’un rövanşını aldığını gösteriyor. Zira HDP barajı geçerse Fakıbaba’nın seçilmesi imkânsız.

Çözüm süreci ve 17/25 Aralık konularında partisinin ağzıyla konuşsa da, diğer AKP adaylarından farklı bir üslubu var Fakıbaba’nın. AKP hükümeti döneminde yanlışlar yapıldığını söylüyor. “Önümüzdeki 4 yıl çok önemli. Biz 13 yıldır eksikliklerimizin neler olduğunu çok iyi biliyoruz.” diyor.

HDP’nin Urfa’dan birinci sıra adayı eski Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir. Baydemir’in seçimlere yönelik en büyük endişesi seçim güvenliği. “Sandık güvenliği demokrasinin haysiyetidir. Bize verilmemiş bir oyun hanemize yazılması, haramdır.” diyen Baydemir, seçimlerde şaibelerin olacağı konusunda kaygılandığını söylüyor. Bu şaibelerin ortadan kaldırılması görevinin ise hükümete ait olduğunu, hükümetin şaibesiz seçimi teminat altına alması gerektiğini vurguluyor. Ve bir önceki seçimlerde yaşanan usulsüzlükleri anlatıyor.

Geçen yerel seçimlerde HDP ve diğer partilerin oylarının AKP hanesine yazıldığını söyleyen Baydemir, “Gözlerimle gördüm, gelen torbaların ağzı açık ve mühürsüzdü. Tutanakların imzaları eksikti. Torbaları sandık başkanı getireceğine polisler getirdi. Bu bir değil iki değil, yüzlerce tanıklığımız var. Bir sandıktaki 270 oyu, 27 olarak yazmışlar. Urfa olarak bu konuda gerekli bütün hazırlığı yaptık. Ancak imkânları oldukça fazla.” diyor.

Seçim güvenliğinin yanı sıra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim meydanlarında bir elinde Kur’an bir elinde 12 Eylül Anayasası’yla kampanya yürütmesini de eleştiriyor. Baydemir, iktidarın Urfa’yı mevsimlik işçi pazarı olarak görmesinden ve kalıcı yatırım yapılmamasından şikâyetçi. Urfa’daki Suriyeliler sorunu konusunda sığınmacılara değil de, hükümete öfke duyulması gerektiğini düşünüyor. Yerli vatandaş gündelik işini kaybederken, Suriyelinin emeğinin sömürüldüğüne dikkat çekiyor.  Ayrıca,  hükümetin Suriye iç savaşına taraf olmaktan kaynaklı Selefîlik, Vahhabilik gibi grupların geçişine önayak olduğunun altını çiziyor. Osman Baydemir çözüm süreci konusunda hükümetten gelen söylemlere de tepkili:  “Canı sıkıldığında ‘Kürt sorunu yoktur’ diyen, oy devşirmek için seçime yakın ‘Analar ağlamasın, bu sorunu çözeceğiz’  diyen birinin açıklamaları artık inandırıcılığını yitirmiştir.”

CHP’nin Urfa’daki listesi CHP’lilerin kendi deyimiyle ‘merkez sağ’ gibi. Birinci sıra adayı Ali Murat Bucak. Şehrin ileri gelen aşiretlerinden Bucak ailesinden. Bucak’ın dışında eski Saadet Partili, eski AKP’li adaylar da var. Bucak ailesinden Urfa’yı CHP dışında bir de bağımsız aday temsil etmek istiyor. Ali Murat Bucak’ın amcaoğlu Fatih Bucak. Aşiret içinde oylar bölünecek mi bilinmiyor. Aşiretin Urfa’da toplam 75 bin civarında oyu olduğu söyleniyor. CHP’nin bir vekil için 55 bin oy alması lazım. Bu durumda Ali Murat Bucak’ın Urfa’yı Meclis’te temsil etmesi yüksek bir ihtimal olarak görünüyor. Bu arada CHP iki vekil çıkarma konusunda hayli iddialı. Arap oylarını da almayı hedefleyen parti, Hasan Oğul’u ikinci sıradan aday gösteriyor.

8 Haziran’da kaos çıkar mı?

Bölgedeki ikinci durağımız HDP’nin güçlü olduğu şehirlerden Mardin. Mardin’de seçim çalışmaları, şehre hâlâ Kobani’den gelen cenazelerin gölgesinde devam ediyor. Çatışmaların ardından, bazı cenazeler ya yeni bulunuyor ya da memleketlerine taşınıyor. HDP’nin Mardin’de hedefi Meclis’e gidecek 6 vekilin 5’inin HDP’den olması. Arapların oyunu önemseyen parti, Arap kökenli isimlere listesinde öncelik vermiş. Mardin’de HDP’nin birinci sıra adayı, akil heyetinden bir isim. Akademisyen Mithat Sancar. Aynı zamanda Selahattin Demirtaş’ın üniversiteden hocası. Arap kökenli olan Arapça ve Kürtçe bilen ve seçim çalışmalarında her iki dili de kullanan Sancar, Kürt siyasetinde önemli bir isim.  Kobani’den sonra Kürtlerin kimlik bilincinin yükseldiği kanaatinde Sancar. HDP’nin barajı geçmemesi ihtimaline karşı: “Bir kaos değil ama bir yönetim krizi ortaya çıkacak. Bizim oylarımızın özgül ağırlığı yüksek. Baraj altında kalmak demek, coğrafyanın bir bölümünün kendi talepleriyle temsiliyetsiz kalması demektir.” yorumunu yapıyor.

Şimdilerde Erdoğan’ın ‘Kürt sorunu yoktur, masa yoktur’ söylemlerine tepkili. Akil Adamlar Heyeti’nin her iki tarafın inisiyatifiyle kurulduğunu, ama AKP’nin kendi girişimiymiş gibi yansıttığını söylüyor. Sancar’a göre HDP’nin barajı geçmesi barış için hayli önemli. Baraj geçilirse, pek çok genç yüzünü dağdan şehre çevirecek.

HDP’nin Mardin’deki diğer Arap kökenli adayı ise 4. sıradan listeye giren Mehmet Ali Aslan. Arapların etnik gruplarından Mıhallemileri temsil ediyor Aslan. Aslan, Anadolu Arap Birliği Derneği kurucularından. Görüşmemizde AKP’nin Ortadoğu’da liderlik yapacağı iddiasında bulunurken, Türkiye’de Arap kimliğine karşı baskıcı bir tutum takındığını ileri sürüyor. Konuşmasında sıklıkla Arap kimliğini vurgulayan Aslan’ın seçimlerde HDP’ye katkısı olup olmayacağını 8 Haziran sabahı anlayacağız.

Mardin’de AKP’nin birinci sıra adayı medya dünyasının yakından tanıdığı biri, Orhan Miroğlu. Midyat ilçe binasında görüşmek için geldiğimiz yerde, kapının önündeki çevik kuvvetin beklemesi dikkatlerden kaçmıyor. HDP’nin bölgede çok etkili olmasından, özellikle Mardin ve Nusaybin’de seçim çalışması yapamamaktan dert yanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasa’yı ihlal ederek seçim kampanyası yürütmesini ise doğal ve meşru bularak doğrusu şaşırtmıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kobani açıklamalarının ise yanlış anlaşıldığını ve basının konuşmaları bağlamından kopardığını söylüyor.

Orhan Miroğlu, “HDP barajı aşarsa Öcalan’ın rolü biter.” diyor. Öcalan’ın rolü ile baraj arasında, “HDP; Kandil ile Öcalan arasında ama Kandil’in yanında duruyor.” şeklinde bir bağlantı kuruyor. HDP barajı aşamazsa çözüm sürecinin zarar görmeyeceğini, görüşmelerin Öcalan ile devam edeceğini söylüyor. Miroğlu, HDP’nin seçime bağımsız adaylarla girip AKP’yle partner olarak kalması gerektiğini düşünüyor.

Ortak Parti: Çözüm Süreci

Güneydoğu’daki seçim nabzı turumuzun son durağı Diyarbakır. Diyarbakır sıcak, seçim atmosferi de sıcak ancak sakin sakin ilerliyor. Şehir bekliyor, gözler barajda. İnsanlar farklı görüş ve ideolojilerden olsa da, hepsinin ortak bir partisi var. O da çözüm süreci. Ama genel olarak Diyarbakır’da HDP’nin barajı geçmesi durumunda birinci parti HDP, ikinci AKP. Eğer HDP barajı geçemezse, HÜDA-PAR ve CHP de birer vekil çıkarabilir.

HDP’nin Diyarbakır birinci sıradan adayı İdris Baluken, AKP’nin Diyarbakır’da yüzde 20’lere gerileyeceğini düşünüyor. AKP’nin bölgede oy kaybetmesini ise, Kobani sürecindeki tavrına, çözüm sürecine Erdoğan’ın olumsuz müdahalesine ve HDP’nin mutlaka barajı aşması gerektiğine dair seçmende oluşan  inanca bağlıyor. AKP’nin seçim sonrası olayları tırmandırmak istediğini söyleyen Baluken, “Masa yok, çözüm süreci yok, izleme heyeti yok, Dolmabahçe yanlı, Kürt sorunu yok” açıklamalarını görmezden gelemeyeceklerinin altını çiziyor. Ve ekliyor: “Cumhurbaşkanı kararını vermiş. Meseleyi inkâr noktasına, Kürt sorununu kabul etmeyen, kaosu hedefleyen noktaya gelmiştir.”

Baluken, Kürt sorununun Filipinler, Afrika örneğinde olduğu gibi otoriter rejimle çözülebileceğini düşünen Mithat Sancar’dan farklı düşünüyor. Demokratikleşme olmadan barış ve çözümün geleceğini sanmıyor ve “Çözüm sürecinin amacı Türkiye’yi demokratikleştirmektir.” diyor.

AKP’nin Diyarbakır’daki aday listesinde Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Salim Ensarioğlu ve eski milletvekili Haşim Haşimi gibi isimler ön sırada. Diyarbakır’daki görüşmeler çerçevesinde bir araya geldiğimiz Haşim Haşimi, ‘HDP barajı aşmasa da süreç yürür’ diyenlerden. Zira Haşimi, çözümün anahtarının Erdoğan ve güçlü AKP iktidarı olduğunu iddia ediyor. “HDP baraj altında kalsa da, biz süreci Öcalan ile yürütürüz. Ama AKP 276’nın altında kalırsa istikrarsızlık olur, süreç bozulur, çatışmalar başlar.” yorumuyla seçmene ‘Erdoğan ve AKP olmazsa, başınız ağrır’ mesajını veriyor.

Diyarbakır’da seçimlere HÜDA-PAR’dan bağımsız aday olarak giren Zekeriya Yapıcıoğlu’nun beklentisi ise HDP’nin baraj altında kalması. Yapıcıoğlu’nun vekil seçilebilmesi için ise 35 bin olan oyunu 60 binin üzerine çıkarması gerekiyor.

Diyarbakır’da vatandaş ise barış ve işsizliğin çözülmesi derdinde. Dindar, barışı ve yatırımları getirecek diye düşüp AKP’yi destekledikten sonra hiçbir şeyin değişmediğini görüp, artık oy vermeyeceğini söyleyenler de var. ‘Oyumuzu kendimize veriyoruz’ diyen de. HDP barajı geçemezse, gençlerin durdurulamayacağını düşünüp endişe edenler de var, barışın sadece AKP ve Erdoğan’la  geleceğine inanan da…

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>