İthal bir tartışma konusu: Bekar Annelik

İthal bir tartışma konusu: Bekar Annelik

 

TUĞBA KAPLAN – İSTANBUL

31 Ağustos 2013, Cumartesi

Batılı ülkelerde oldukça yaygın toplumsal bir sorun ‘bekâr annelik’. Yıllardır tek tük örneğine rastlarken, şimdilerde artık ülkemizin de nur topu gibi bekâr anneleri var! Toplumun çekirdeği aileyi deforme eden ve ahlakî yozlaşmalara da sebep olan bu konuyu uzmanlarına sorduk. Bekâr anneliğin pek yaygın olduğu ünlüler dünyasından isimlerin de değerlendirmelerini aldık.

Bekâr annelik İngilizcede ‘single mothers’ olarak biliniyor. Çok yaygın olmakla beraber yapılan araştırmalara ve yorumlara bakılırsa Batılı toplumların aslında kanayan bir yarası. Batı’da, toplumun modern, zengin ve eğitimli gruplarından ziyade daha düşük gelirli ve eğitimsiz gruplarında kaza sonucu(!) anne olan ya da terk edilen kadınlarına verilen bir isim ‘single mothers’.

‘Bekâr anne’ kavramı Türkiye’de ise son yıllarda ünlüler arasında adeta moda oldu. Literatürde ‘evlilik olmaksızın, anne olma kararını uygulamış kadınlar’ olarak geçse de internette karşınıza çıkan ilk başlık: ‘Evlenmeden anne olmak rüya değil.’ Diğer başlıklar ise daha şaşırtıcı; ‘Bekâr ve çocuklu iseniz yalnız değilsiniz, gelecek bekâr annelerin olacak…’

Geçen haftalarda dizi oyuncusu Meryem Uzerli’nin verdiği bir röportajda hamile olduğunu ve ‘bekâr anne’ olacağını söylemesiyle bir anda her an kutuplaşmaya hazır Türkiye toplumunda ayrışmaya sebep oldu. Özellikle sosyal medyada Uzerli’ye destek verildiği kadar eleştiriler ve hatta hakaretler yapıldı. İşin aslına bakarsanız böylesine mahrem ve bireysel bir konunun toplum önüne sunulup, tartışma ve yargılama zemini oluşturulması baştan yanlış. Ama neylersiniz ki bunun adı bizim ülkemizde gazetecilik başarısı!

Aslında Meryem Uzerli, Türki-ye’deki ilk bekâr anne değil. Ünlü oyuncu Perihan Savaş da ilk çocuğunu kucağına aldığında bekardı. Yakın zamanda bu kavram Deniz Akkaya ile gündeme gelmiş, çok konuşulmuştu.

Aileye alternatif birlikte yaşam biçimleri oluşturuluyor

Geleneksel toplum yapısının bozulması anlamına gelen bekâr anneliği sosyolog Kadir Canatan, topluma ve değerlerine savaş açmak olarak yorumluyor. Her toplumun kendisine ideal olarak aldığı bir evlilik biçimi ve aile modeli olduğunu söyleyen Canatan, oyuncu Meryem Uzerli’nin ilişkisi ve bu ilişkiden doğacak çocuğunun, Türkiye toplumunda normal ve meşru karşılanacak bir durumu yansıtmadığını söylüyor. Canatan, genç oyuncunun mağdur olduğu için evlilik dışı çocuk sahibi olmasını normal, meşru ve alternatif bir yaşam biçimi gibi sunulmasının Türk toplumunun temel değerlerine karşı aykırı olduğunu vurguluyor. “Mağdur bir kadına manen destek olmak ve yardım etmek bizim toplumun bir değeri.” diyen Canatan, bunu kamusal bir tartışmaya çevirip, toplumu taraf olanlarla olmayanlara ayrıştırmanın doğru olmadığını düşünüyor. Hatta bu yeni ve alternatif aile, birlikte yaşam ve ilişki biçimleri topluma ve değerlerine karşı savaş açma şeklinde de okunabilir. “Bu tarz hadiseler rol model olması düşünülen insanların topluma ve yeni kuşaklara kötü örnek olması anlamına geliyor.” diyen Kadir Canatan, hem medyanın hem de medyatik isimlerin toplumda ahlaki dezenformasyona sebep olmamak adına daha hassas davranmaları gerektiğini vurguluyor.

Anne çocuğuna her şeyi verse de babanın vereceği güven duygusunu veremez

Psikolog ve aile danışmanı Ayşe Yardımcı ise bu tarz yaklaşımları en sağlam kale olan aileyi içerden yıkan darbeler olarak görüyor. Aileler ne kadar sağlam temeller üzerine kurulursa toplum da o kadar sağlıklı ve güçlü oluyor. Bu konunun gündeme getirilip toplumun gözü önündeki kimseler tarafından desteklenmesi, âdetâ kahramanlık hikâyesi şeklinde sunulması yeni neslin kafasını karıştırıyor. Yardımcı’ya göre tek başına çocuğunu büyütmeye çalışan ebeveyn ise kimlik karmaşası yaşıyor ve çocuğu ile sağlıklı iletişim kuramıyor. Hem anne hem de baba olması gerekiyor. Yardımcı, en sağlıklı çocukların anne-babanın birbirini sevip saygı duyduğu mutlu ailelerde yetiştiğini vurguluyor. Bir anne çocuğuna her şeyi verebilse de babanın vereceği güven duygusunu veremez. Ya da baba tek başına çocuğunu büyütüyor olsa hem çocuğunu disiplin edip hem de bir anne gibi sevip şefkat gösteremez. Anne ise çocuğunu tek başına büyütüyor olmanın sorumluluğuyla ona karşı bir bağımlılık geliştiriyor. Bu da çocuğunun sağlıklı gelişimini engelliyor. Bu çocukların hayatında baba hep ailenin dışında olduğu için çocuklar uyum bozuklukları gösteriyor. “Nereden bakarsak bakalım bu durum fıtratımıza ters bir durum. Hiçbir şekilde meşrulaştırılamaz.” diyen Yardımcı, ‘bekâr anneliği’ ailevi değerlere ters, toplumu dejenere eden, nesep karışıklığına sebep olan bir durum olduğunu ve hiçbir şekilde onaylanamayacağını söylüyor.

Nikâhsız birliktelik bütün dinlerde haram

Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Muammer Cengil ise konuyu dine bakan yönüyle değerlendiriyor. “Aile kurumu tüm kadim dinlerde ve geleneklerde toplumun temelini oluşturur.” diyen Cengil, İslam dinine göre de bir kadın ve erkeğin birlikteliğine aile kurumu diyebilmek için nikâh akdinin olması gerektiğini belirtiyor ve nikâhsız birlikteliklerin İslam dini başta olmak üzere bütün dinlerce haram kabul edildiğini söylüyor.

Muammer Cengil, “Nikâhsız birliktelik gibi tüm dinler tarafından kabul edilemez görülen bir konunun gündeme getirilmesinin değil ülkemizde, dünyanın neresinde olursa olsun insanların inanç ve değerlerine yönelik bir saldırı olarak algılanması gerektiğini düşünüyorum.” diyor. Ona göre bu tür tartışmalar dini ve milli değerlerde erozyon meydana getirerek toplumda kokuşma ve yozlaşmaya sebebiyet vermenin ötesinde bir amaca hizmet etmiyor.

İşin bir de sanat dünyasına bakan yönü var. Meryem Uzerli ile Can Ateş’i tanıştıran ünlü oyuncu Nebahat Çehre’nin, ‘Bence Meryem yanlış yolda’ sözleriyle yaptığı açıklama düşündürücü: “Çocuk yapmak her iki tarafın rızasıyla olmalı. Yalnızca anneliği tatmak uğruna böyle maceralara girilmez.”

Meryem Uzerli gibi gurbetçi sanatçı Hadise ise aynı şeyi yapamayacağını söylüyor: “Ailemden gördüğüm eğitim altyapı ve geleneklerden dolayı böyle bir şey bende olamaz. Ben amcam salona girdiğinde bile ayağa kalkıyorum. Bizde olmaz. Ama tabii ki herkesin tercihine saygım sonsuz, Meryem’inki büyük cesaret, inşaallah çocuk mutlu olur.”

Mahrem bir konunun topluma lanse edilmesi hiç hoş değil

Hülya Koçyiğit: Bireysel bir durumun toplumun derdi ve ahlâk sorunu haline getirilmesine gerek yok. Bu toplumumuzda her zaman rastlanmayan bir durum. Daha çok resmî nikâhla öngörülen, iki insanın beraber hareket edip, aile olabilmek için aldığı bir karar. Çocuk sahibi olmak büyük sorumluluk. Ancak öyle durumlar oluyor ki, Meryem Uzerli’nin içinde düştüğü gibi istenmeyen ama sonlandırılamayan bir gebelik meydana geliyor. Ama bu dediğim gibi bireysel bir konu. Bu konunun toplum önünde konuşulmasını yadırgıyorum. Toplum gerçekten ahlakî şeylerle meşgul olsa keşke. Bu mahrem konunun topluma lanse edilip, yargılanması ya da konuşulması hiş hoş değil.

Çocuk büyütme modası var

Aykut Işıklar (Magazin yazarı ve TV eleştirmeni): ‘Madem ki yıllarca okula gidip, doktor oldum-mühendis oldum. Bir erkeğe muhtaç olmayacak kadar para kazanmaya başladım. Çocuğumun olması için nikâhlı eşimin olması şart değil. Çocuk da yaparım, kariyer de’ dediler ve dediklerini yapıyorlar. Artık Avrupa ve Amerika’nın gelişmiş ülkelerinde yaşayan pek çok kadın, çocuğuna ‘babasını’ gösteremiyor. Bırakın nikâhsız yaşamayı, çocuğunun babasını hatırlamayan kadınlar var. Sanki hastanenin bulduğu ‘taşıyıcı baba’ gibi gecelik ilişki sonucu. Bu ortama devletleri de yardım ediyor. Henüz üç aylık çocuğunu kreşlere bırakan veya evine yerleşen hemşirelere teslim eden kadınlar var. Anne sevgisi ve sütü almadan büyüyen milyonlarca çocuk dolaşıyor sokaklarda. Suç işlemeye müsait halde. Her konuda olduğu gibi Batı’nın bu tarafını da hemen benimseyen kültürlü (!) kadınlarımızı görüyoruz. ‘Evleneyim, nasıl olsa üç ay sonra boşanırım. Çocuğuma da bir güzel bakarım’ diyen kadınlar onlar. Yuva kurmak için değil sadece çocuk için evleniyorlar. Geçmişte anne olmak isteyen çok az entel-dantel kadınımız vardı. Şimdi ise çocuğunu büyütmek moda. Sanırım bu modada Angelina Jolie gibi gittiği her ülkeden bir evlat edinen film yıldızlarının etkisi var. Kimisi de yaşlılıkta yalnız kalma korkusu taşıyor. ‘Eşim olmasa da aradığım zaman yanıma gelen çocuklarım olsun’ diye anne oluyor. İşin özü şu, kadınlar artık kendilerine yetmeye başladılar. Aşk evliliği, mutlu yuvalar, sadakat artık masal gibi gelmeye başladı. Ama annelik o kadar kutsal bir duygu ki… Onsuz yapamıyorlar.

 

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>