Kalemin Feryadı Dinmek Bilmiyor

 

 

Yüzyıllardır tarihe en etkili silah olarak geçen, insanoğlunun kahrını çekip, ona yoldaş olan kalemin feryadı dinmek bilmiyor. Teknolojinin gelişmesiyle yerini önce bilgisayar klavyesine bırakan kalem, şimdilerde ipad ve iphone gibi dokunmatik ekranlara karşı varlığını devam ettirme mücadelesinde.

TUĞBA KAPLAN – YENİ BAHAR DERGİSİ | 29 Aralık 2011

Sarîr-i hâmeme siz güldünüz tahayyürle/Kalem feryad eder, ağlar mürekkeb/Beni nâdan eline verme yâ Rab!/O devir hokka ile dividin devri idi.” Mustakim-zâde

Kâğıt üzerinde yazı yazarken çıkardığı sesleri ağlama, inleme ve feryat etme olarak algılayan âlim, bunun gibi birçok dize ile anlatıyor kalemin ruhunu. Ehl-i kaleme göre, o bir ruh, kişilik taşır ve ancak kâğıtla buluştuğunda anlam bulur. Dizelerde yer aldığı gibi, devir artık ne kalemin ne hokka-divitin ne de daktilonun devri. Teknolojinin gelişmesiyle, kalem yerini önce bilgisayar klavyesine ardından ipad, iphone, ipod gibi dokunmatik ekranlara bıraktı.

Çağ atladıkça kendimizden, kültürümüzden her geçen gün biraz daha uzaklaştık. Yıllarca insanoğlunun kahrını çeken, ona yoldaş olan kalemi ister istemez teknolojiye teslim ettik. Onun, tarihe en etkili ve güçlü silah olarak geçtiğini, medeniyetlerin temelinde nasıl da yer aldığını, yaratılan ilk eşya olduğunu unuttuk. Allah-u Teâlâ’nın güzel beyanı olan Kur’an-ı Kerim’de insanın yaradılışını, okuma-yazma fiilleriyle aynı sûrede peş peşe zikrettiğini göremedik. Kalem Sûresi’nin daha birinci ayetinde “Nûn. Kaleme ve satır satır yazdıklarına and olsun.” diyor Allah, kaleme ve yazıya yemin ederek. Buradaki kasıt, ilim yaymaya hizmetçi olan kalemin manevî kıymetine, şan ve şerefine işaret etmek şüphesiz. Çünkü kendisine yemin edilen kalem, levh-i mahfuzu ve Kur’an’ı yazan. Cenâb-ı Hak, evvela kalemi halk eyler, sonra da ona kıyamete kadar vuku bulacak bütün hadisatı, ecel ve emelleri yazdırır. Bununla beraber kalem, iman, irfan ve marifete ait eserlerle insanlığın maddî ve manevî gelişmesine vesile olur. Ancak insanların ahlâkını bozacak kötü içerikli, muzır yayınlarda kullanılan kalem, kesinlikle bunun dışında tutulur.

“Oku! Rabb’in çok kerem sahibidir. O Kalem’le yazmayı öğretmiştir. (Kalem, 96/4)” ayetinde kalemin varlığının desteklendiğini görüyoruz. Çünkü Allah’ın birliğini anlatacak olan en kuvvetli vasıtalardan biri o. Ve insan-ı kâmil olma yolunda, en güzel araç. Kur’an, okuma-yazma işlemini aynı anda zikrederken, oluşturacağı değişimin de bu araçlarla olacağının haberini veriyor. “Oku. Yaradan Rabbinin adıyla oku. O insanı aşılanmış bir yumurtadan yarattı. İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir.” (Alak Sûresi, 1-5) ayet-i kerimesi de insan ile kalem arasındaki bu maddî-manevî bağa işaret eder.

Kalemin yongası,hattatın gasil suyunu ısıtıyor

Büyük hattatların küçülen ve her seferinde açılan kalem yongalarını, yazdıklarının kudsiyetine binaen ayak altına atmayıp, gömmeleri de kalemin kutsallığını gösterir. Hatta bazı hattatlar öldükten sonra yonttukları kalem yongalarının yakılarak, gasil (yıkama) sularını ısıtmak için kullanılmasını vasiyet eder. Sanat yaşamında 46 yılını geride bırakan ve yetiştirdiği öğrencileriyle hattın gelişmesine katkı sağlayan 74 yaşındaki usta hattat Hasan Çelebi de, itinayla kalem yongalarını saklamaya gayret ediyor. Çelebi, kaleme olan hassasiyetini şöyle dile getiriyor: “Allah Yüce Kelamı’nda kaleme yemin ediyor. Biz onu nasıl ayaklar altına atalım? Elimden geldiği kadarıyla gereken önemi ömrüm yettiğince vereceğim.”

Müfessirlerin, Nun’u, şekli itibarıyla hokka olarak tefsir edip kalem ile mürekkebin dünyada bilginin yayılmasını temsil edeceğine inanmaları, kalemin ruhuna olan inancın bir başka boyutu. Onlara göre, karanlık bir dönemi, bir kılıç edasıyla yırtarak bir avuç Müslüman’ı, âleme muallim edecek kalem. Zaten Peygamberimiz de ilmin yazıyla bağlanmasını nasihat eder. O’nun (sallallahu aleyhi ve sellem), divitin hayrını işaret edip ucunu uzun kesmeyi öğütlemesi, kalemin inceliklerine ne kadar vâkıf olduğunu gösterir. Bir hadis-i şerifinde “Cenâb-ı Hak evvelâ kalemi ve benim ruhumu yarattı.” şeklinde buyurması ise daha bir anlam katıyor kaleme ve ehline.

Bir kez daha anlıyoruz ki, Allah insana maksat ve meramını ifade etmesi için konuşma nimetini ihsan ederken, fikir ve düşüncelerini bütün insanlığa ulaştırabilmesi için de kalem nimetini bahşetmiştir. Nitekim kalemden dökülen beliğ, tesirli ve devamlı ifadeler, muktedir bir kalem sahibi gibi meramını anlatmasına yardımcı olur.

Kalem yüzyıllardır ilmin, kültürün ve dilin taşıyıcısı oldu. Sözlü eserlerin günümüze kadar gelmesi, yazma aracını bulup bu eylemi başlatana kadar pek mümkün olmadı. Bu sebeple, kalem ve yazının yokluğunda sözlü eserlerin, bulunduğu döneme, geçmişe ve geleceğe ışık tutmada eksik kaldığı görülür. Hatta karanlık içinde boğulan Ortaçağ Avrupası ve İslâmiyet öncesi cahiliye devrinde kaleme gereken önemin verilmemesi bunun en açık örneği. İlmi, kültürü ve dilin yayılmasını sağlayan kalem, bu dönemleri karanlıktan kurtaran yegâne unsur. Zira Avrupa, kalem sayesinde reformlara imza atarak Ortaçağ karanlığından ve kilisenin taassubundan kurtulur. Edebiyat, sanat ve bilimde ‘yeniden’ doğuş manasındaki Rönesans hareketi de kalemin zaferidir. İlme büyük ehemmiyet veren şanlı ecdadımız da ilim ve fen adamlarını daima gözetip himaye eder. Bu sayede nice müçtehitler ve ilim erbabı yetişir. Âlim ve mütefekkir zatların himmet ve gayretleriyle telif edilen bu kıymetli eserlerin birçoğu kalem ile günümüze kadar ulaşır.

‘Teknoloji de kalemin bir ürünü’

Kalemin ne denli kıymetli ve manidar olduğu ortada. Peki şimdilerde unutulmaya yüz tutmuş kalem, teknolojinin gölgesinde kalmaya devam edecek mi? Yoksa küllerinden yeniden doğar gibi farklı şekillerde mi karşımıza çıkacak?

Yıllardır Türkiye’de kalem üreten fabrikalar, bu aracın unutulmayacağını, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, varlığını yazmayı seven insanlar sayesinde devam ettireceğini savunuyor. 1972 yılından beri dolmakalem ve çelik kalem üretimi yapan Steelpen sahibi ve Pelikan distribütörü Osman Çelik, “Teknolojinin gelişmesiyle kalem kullanımı ve beraberinde bizim üretimimiz yarı yarıya azaldı. Ama yazmayı seven insanlar sayesinde satışımız, piyasadaki varlığımızı devam ettirme mücadelemiz devam ediyor.” Çelik, tüketimi artırmak için Ar-Ge departmanı kurduklarını ve özel sipariş veren kalem tutkunlarına hizmet vermeye çalıştıklarını sözlerine ekliyor.

Ehlinin meseleye bakışı ise çok daha duygusal. Bir kalem tutkunu olan Zaman gazetesi yazarı Ali Çolak, kaleme ve mürekkebe karşı münafıkça bir tavır içinde olduğumuzu düşünüyor: “Elimde biraz fazla para olsa, gidip hemen dolma kalem alıyorum. Her gün evden, ceketimin iç cebinde en az üç fiyakalı dolmakalemle çıkıyorum. Kalemi, ona dair henüz kurumamış ‘saygı’ ya da ‘vefa’nın ifadesi olarak taşıyorum cebimde. Bu sevdadan vazgeçemesem de yazılarımı bilgisayar tuşlarına dokunarak yazmak, vefasızlığımı gösteriyor. Ama teknolojiye de kayıtsız kalmak mümkün olmuyor.”

Kalemin günümüzde çok ilkel bir yazma aracı haline geldiğini düşünenlere üzülüyor yazar Mehmed Niyazi. Çünkü ona göre kalem de bir teknoloji ürünü: “Yanlış anlaşılmasın. Teknolojiye karşı değilim ama kalem olmasaydı bugün ilgiyle takip edilen teknoloji de olmazdı. Bize imkân sağlayan bu teknolojiler, aynı zamanda esir de alıyor.” Kalemle yazmak onu düşünmeye ittiği için bilgisayarı değil de kalemi tercih eden Niyazi, bilgisayarla yazdığı zaman düşünemeyeceği için hızına kendini kaptırıp daha düz ve basit yazmaktan korkuyor: “Bu dünyada misafirliğimiz çok uzun değil. Elimden geldiği kadarıyla topluma kalemimle faydalı olmaya çalışıyorum. İnsanlar kaleme vefasızlık yapıyor. Oysa kalem, hayatın ruhu, can damarı. Yüzyıllardır türkülere, benzetmelere konu olmuştur. İnsanoğlu biraz o ruha dönebilse, onu kendi ruhunda duyabilse, teknolojiyi kendine mal eder. Yani hepten onun esiri olmak yerine, gelişmişliği kendi ruhuna uyarlar.”

[email protected]

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>