Kaynanalar’ın Döndü’sü Defne Yalnız: Vefatımdan sonra alkışlı tören istemem

Vefatımdan sonra alkışlı tören istemem

Defne Yalnız, 30 yıl boyunca evlere konuk olan Kaynanalar’ın Döndü’sü, Kantar ailesinin biricik yardımcısıydı. Dizinin iki önemli ismi Leman Çıdamlı ve Tekin Akmansoy’un art arda vefatı başta onu üzdü. “Kantar’lardan bir ben kaldım, sıra bana geldi.” diyen Yalnız, kimseye muhtaç olmadan ölmek istediğini söylüyor.

Türkiye’nin ilk sit-com’u kaynanalar. Nuri ve Nuriye Kantar’ı, Tijen ve Timuçin Hakmen’iyle 30 yıl boyunca onlarla gülmeye doyamadık. Tekrarları bile yıllarca izlenen dizinin başrollerinden leman çıdamlı vetekin akmansoy, yakın zamanda peş peşe dünyadan ayrıldı. Kantar’ların bir de Döndü’sü vardı. Telefona ve kapıya bakan ‘Döndü’ kısa sürede herkesin fenomeni oldu. Kantar ailesinden geriye kalan tek isim defne yalnız’ı (67) ziyaret ettik. Yalnız, kaybettiği iki dostunu, konuşma hasretini ve hayatını anlattı.

Kaynanalar dizisinin iki önemli ismi Leman Çıdamlı ve Tekin Akmansoy’un iki ay içinde peş peşe vefatı sizi nasıl etkiledi?

Hiçbir zaman ölmeyecekmiş gibi düşündüğümüz insanlar vardır. Anne, baba, eş, çocuk gibi. İkisi de benim için öyleydi. Ama Leman ablada daha hazırlıklıydım. Hastaydı, ölümünü bekliyorduk.

Hastalığın ardından ölümle, ani ölüm fark ediyor mu?

Leman abla için halk arasında kullanılan ‘kurtuldu’ tabirini kullandık. Ama Tekin abi tam bir şoktu. Her ölüm erkendir. Ama ani ölüm ne olursa olsun zor. Eşimden biliyorum. Her gün ölüyorsunuz. Eliniz kolunuz bağlı. Ama ikisinin de üzüntü süresi aynı. Zaten kendim için de ani ölüm diliyorum. İnşallah muhtaç olmadan, ele ayağa düşmeden ölürüm. Eğer hayatta küçük bir iyiliğim varsa, Tanrı onu karşılık getirsin ve kimsenin bakımına muhtaç etmesin.

SOYADIM GİBİ  ‘YALNIZ’IM

Hem öksüz hem yetim mi kaldınız?

Evet. Çünkü çok üst üste geldi. 55 gün var aralarında. Özel hayatımda çok yakınlık yoktu belki ama özellikle Leman abla farklıydı. Var olduklarını bilmek bile güzeldi. Hakikaten o aileden bir ben kaldım.

Soyadınız gibi ‘Yalnız’ mı kaldınız?

Öyle tabii. Yalnızım. Ama insanoğlu yalnızdır zaten. 18 çocuğun da olsa yalnızsın. Sonuçta hepsi kendi hayatını kuracak.

İkisi de gitti, sıra bana geldi diyor musunuz? Ölüm sık düşündüğünüz bir duygu mu?

Çok fazla düşünmem. Sadece yapılacak bir şey varken yapılamaması ürkütür beni. Bu da yalnız yaşamaktan kaynaklanıyor. Mesela bana her gün bir kadın gelir. Ama temizlik için değil. Gelenim gidenim yok ki pislensin. Her ay parasını veririm. Her gün gelir kapımı açar, bakar gider. Hayatta mıyım, düşüp kalmış mıyım diye. Haftalık gelse, bir haftaya kokuşur kalırım. Tabii ki hazırlanıyorsunuz yavaş yavaş.

Leman Çıdamlı’nın cenazesine katılmadığınız için eleştirildiniz. Cenazeye gidememe sebebiniz neydi?

O gün karın en fazla yağdığı gündü. Anadolu yakasını bilmiyorum. Cenaze için Bakırköy’den Maltepe’ye gidecektim. 3 saat 15 dakika önce çıktım. Baktım her yer kar, buz. Etrafımda taksi yok, olanlar da yavaş. Zaten deniz otobüsü yokmuş. Tekin abi bile karşıda olduğu halde gidemedi. Leman abla yaşarken yalnızlığı seçti. Gidişi de yalnız oldu.

YAŞANAN YAŞANIR VE BİTER

Hayatınızda size yakın isimlerin gidişi, özleminizi artırıyor mu?

Ben kendini acının, girdabın kollarına bırakan depresif biri değilim. Daha realistim. Yaşanan yaşanır, biter. Geçmişte olanları  kolay kolay hatırlamam.

Şimdi size eşinizle, Tekin Bey ya da Leman Hanım’la olan bir anınızı sorsam…

Anı anlatmayı sevmem. Anı anlatılmaz yaşanır. Anlatsam bile karşımdaki o ortamı hayal edemiyor ya da kişileri tanımıyorsa bir anlam ifade etmez. Komikse nezaket olsun diye gülünür, üzücü bir şeyse de ah vah ederler.

Peki, sadece telefona ve kapıya bakan Döndü nasıl fenomen oldu?

Tekin abi bana güvenirdi, işimi, disiplinimi severdi. Senaryo ondaydı. Benim önümü açan da o oldu. Diğer ailenin Avrupai hizmetçisine karşılık Anadolulu bir hizmetçi figürü olsun istemiş. Derken Nuriye Kantar’a eylem katmak için beni ön plana çıkardı.

Tekin Akmansoy nasıl biriydi?

Çok eleştireldi. Bir şeyi beğendiği çok nadirdi. Eleştirel olduğu için çok konuşur höt höt ederdi. Karşısına geçip de haksızsın dediğim bir şey olmadı. Ustamdı, büyüğümdü. Lüksü ve lüks yaşamayı çok severdi, gençliğinde çok ekonomik sıkıntı çektiği için. Sosyal hayatı, çevresi genişti.

Her apartmanda bir Kantar ailesi var

Ben Kaynanalar’dan önce de bu işin içindeydim diyorsunuz…

Kesinlikle. Bir tiyatro geçmişim var. Ama Kaynanalar zirve oldu benim için. Tanınmamı hızlandırdı. Çok kalıcı bir iş yaptık tabii, onun da etkisi büyük.

Kalıcılığında hayatın içinden olmasının etkisi var mı?

Tabii ki. Eğer insanlara ve hayatlarına o kadar dokunmasaydı, tutmazdı. Mesela her apartmanda bir Kantar ailesi vardır.

Kaynanalar için Türkiye’nin ilk sit-com’u diyebiliriz. Şimdiki sit-com ya da komedi dizilerini nasıl buluyorsunuz?

Şimdikilerin teknik imkânları çok iyi. Ama sit-comların ve dizilerin konseptleri aynı. Çünkü yeni bir şey yapayım kaygısı yok. Ağa dizileri, salon dizileri ardından aşk, intikam, ihtiras konseptleri. Hangisi tutuyorsa ona yoğunlaşıyorlar.

İstanbul’un Altınları dizisinden sonra, sizi  Büyük Risk’te yarışırken izledik…

Evet. Çok keyifli bir deneyim oldu benim için. Parasız kalıp da katıldığımı düşünenler olmuştur. Ama alâkası yok. Zaten o parayı hayvan barınaklarına bağışlayacağım. Benim için o heyecan çok önemliydi. Bir gece önce hiç uyumadım.

Seviyor musunuz bilgi yarışmalarını?

Aslında sadece sevmek değil, rezil olma riskine rağmen kendinle yarışıyorsun.

Genel kültürünüze güveniyorsunuz o zaman…

Elbette. Kendime güvendiğim halde, orada heyecandan şekerim düştü. Stresten ilaçlar aldım. Ama tatlı bir stres. (Gülüyor)

Facebook, Twitter kullanıyor musunuz?

Asla ve kat’a. Hiç hazzetmem. Bütün bunlar birebir iletişime ket vuruyor. Mesaj atmayı da sevmem. İnsanların sesini duymayı tercih ediyorum. Özlediysem telefon açarım. İnsanların gözlerinin içine bakarak konuşmayı severim.

Gereksiz buluyorsunuz yani…

Gereksiz, yalan ve sanal. Yeğenim Facebook sayfası açmış benim adıma, ondan bile rahatsız oluyorum. Fazla haşır neşir olmam. Evet, uçak bileti alırken sıkıntı yaşıyorum. Gazeteyi, senaryoyu internetten okuyamıyorum. Eskiyim işte.

Bu sadece eskilik değil. Biraz da garanticilik sanki?

Kesinlikle. Telefonuma güvenmem. Suya düşer, çalınır, silinir. Rehberimdeki çok önemli numaralar defterimde kayıtlı.

24 SAAT EVDE  VAKİT GEÇMİYOR

Sekiz senedir yalnızsınız. Bir gününüzü nasıl geçiriyorsunuz?

Dışarı çıkar pazara giderim. Ama AVM’de dolaşmayı sevmem. İhtiyaçlar nedeniyle giderim. Ortak noktam olmayan insanlarla bir araya gelmekten hoşlanmam. Ama konuşabileceğim birini bulduğumda çenem düşer, susmam.

‘Merhamet, affetmeyi gerektirir.’ dediniz. Merhamet bir yönüyle annelikle ilintili. Çocuğunuz olsaydı, nasıl bir anne olurdunuz?

Biraz sert olurdum galiba. Çünkü hayal ettiğim şeyin gerçekleşmesini sever ve bunun için çaba harcarım. Acaba istediğim gibi bir çocuğum mu olacaktı? Hiç bilmiyorum. Şu anda merhamet duygularım gelişmemiştir. Daha rasyonel ve soğuk düşünürüm. Çocuğum olmadı ve bunu asla dünyanın sonu olarak görmedim.

‘En büyük sorunum çalışmıyor olmak’ diyorsunuz…

24 saat oturarak evde vakit geçmiyor. Şimdilerde en çok yapmak istediğim bilgi ve birikimimi paylaşmak. Gerçi özelde denedim bunu ama olmadı. Dikiş tutturamamış, yaptığı işi dikkate almayan öğrencilerdi. Resmi olarak bir konservatuvar hocası olmak için de ilişkilerin iyi olması gerekir. Onu da ben kuramadım.

57 senelik bir tiyatro geçmişiniz var. Jübile yapmayı düşündünüz mü?

Düşündüm. Bizde jübileler para kazanmak için yapılır. Hatta Ferhan’ı (Şensoy)  aramıştım. ‘40. yıl jübilesi yapmak istiyorum, ne dersin?’ dedim. O da ‘İzleyiciler benim oyunlarımı izlemeye geliyor.’ diye kibarca ‘hayır’ dedi. Ondan sonra  kaldı.

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>