Lütfü Türkkan: Hırsızın çaldığı paraya faiz ödeyen tek ülkeyiz

Lütfü Türkkan: Hırsızın çaldığı paraya faiz ödeyen tek ülkeyiz

LÜTFİ TÜRKKAN

TUĞBA KAPLAN

28 Aralık 2014, Pazar

MHP Kocaeli milletvekili Lütfü Türkkan ile 14 Aralık medya operasyonunu, 17-25 Aralık yolsuzluk haftasını ve  MHP’yi konuşmak üzere bir araya geldik. Türkkan, 14 Aralık’ın hırsızlığı ve hırsızlık çetesinin konuşulmasını engelleme operasyonu olduğunu söylüyor.

14 Aralık medya operasyonunu duyduğunuzda ne düşündünüz?

Çok sürpriz olmasa da şaşırdım. Akıllarında vardır, amaçlamışlardır ama yine de toplumda oluşacak tepkilerden cesaret edemeyeceklerini düşünmüştüm. Demokrasiyle idare edildiğini düşünen toplumda gazete yöneticilerinin baskınlarla gözaltına alınması o ülkenin demokrasiden vazgeçtiği anlamına gelir. Bu ülkenin demokrasiden hâlâ vazgeçtiğini düşünmüyorum, yönetenler vazgeçmiş olsa da. Toplumun geniş kesimleri demokrasiye olan ihtiyaçlarını vurgulamaya devam ediyor.

Sizce bu operasyonla neyi hedeflediler?

Sermayeye diz çöktürdüler, STK’ları yok ettiler. Ama hâlâ bu iktidarın önünde iki engel var: Muhalefet ve basın. Parlamentodaki muhalefete yönelik, 2011’de giriştikleri haysiyet cellatlığı sonuç vermedi. MHP’yi Meclis dışında bırakamadılar. Basınla alakalı girişimleri de netice vermedi. Merkez medyada başarılı olmuş, havuz medyası oluşturmuş olabilir. Fakat ciddi anlamda muhalefet ederek direnen, bunların yolsuzluğunu, hırsızlığını, arsızlığını hâlâ haykıran basının varlığı ciddi engel teşkil ediyor. Basını sindirmenin, yok etmenin bir yoluydu bu operasyon.

Başarılı olundu mu?

Bence olundu. Muhalefeti biraz daha birlik içinde hareket etme konusunda ciddi mesafe kat ettirdiler. İnsanlar arasındaki ufak tefek görüş ayrılıklarını bir kenara bırakıp, bir arada hareket etmenin memleketin menfaati adına önem taşıdığı anlaşıldı. Kendi içlerindeki hesaplaşma, bu ülkenin varlığından ve demokrasiden daha değerli değil. Demokrasiyi daim kılmak ve sonra meseleleri tartışmak lazım.

Neden, ‘Erdoğan, teröre ve teröriste yardım ve yataklıktan yargılanmalı.’ diyorsunuz?

Ekrem Dumanlı benim gözümde bir gazetenin genel yayın yönetmeni. Sevabıyla günahıyla. Elinde kalemi olan, topluma yazdıklarıyla yön vermeye çalışan, toplumu zaman zaman uyaran bir gazeteci. Siz bu gazeteciliği terör statüsüne indirgerseniz, ben size şunu sorarım. Siz bu ‘teröristi’ düne kadar uçağınızda taşıdınız. Her türlü mahremini konuşan, ‘bu terörist’ ile çeşitli sebeplerle bir araya gelen birinin Türk Ceza Kanunu’ndaki karşılığı, ‘teröristi’ koruyan ve kollayandır. TCK’da teröristi kollamaktan verilecek ceza bellidir. Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca terörden yargılanacaksa, Erdoğan hakkında da yardım ve yataklıktan dava açılsın. Bu yapılmazsa hukuk eksik kalır. Teröristi yargılıyorsunuz ama yardım ve yataklık edeni görmezden geliyorsun. Bu yorumumda tabii ki bir ironi var. Ekrem Dumanlı bir terörist değil, gazeteci. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz ama onu gazeteci olarak kabul edeceksiniz. Sizin işinize gelen haberler yapmıyor diye terörist ilan edemezsiniz. Ederseniz, sizin isminiz de bellidir.

‘14 Aralık, 17 Aralık’ı unutturmak içindi’ iddialarına katılıyor musunuz?

17 Aralık’ın yıldönümüne rastlamış olması, hırsızlığın ve hırsızlık çetesinin konuşulmasının önüne geçmekti. Fakat bunlar akıllı olmayan danışmanlarla çalıştıkları için tam tersi oldu. Çok paralar da veriyorlar, inanın üzülüyorum devletin giden paralarına. Öyle bir algı yönetimi yaptılar ki, 17 Aralık’ı bundan sonra kimse unutmayacak. Bu operasyonla, ‘Aman ha bu tarihi 17 Aralık’ı unutmayın’ dediler ve hafızalara kazıdılar resmen. Bu danışmanlarına Türk toplumu olarak teşekkür ediyoruz. Bunlar meydana gelirken sıkıntı yaşayanlar oldu ve olacak elbette. Ama bu toplumun böyle bir hırsızlık olayını unutmamasına vesile oldu Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca. Çocuklarına bırakacakları güzel bir miras bu.

Demokrasi liginde küme düştük

Kamu İhale Kanunu defalarca değişti. Normal mi bu kadar değiştirilmesi?

Yüzden fazla değişiklik yaparak ihaleleri diledikleri kişiye verip onlarla birlikte hırsızlık yapmanın zeminini hazırladılar. Hırsızlığa kılıf olacak kanunlar çıkarılıyor.

Bu süreç Türkiye’yi nasıl etkiledi?

12 yılda ülke birtakım meselelerde mesafe kat etmişti. Ancak biz hâlâ sıcak parayla idare edilen bir ekonomiye sahibiz. Sıcak para kesildiği anda çökmeye hazır bir ekonomi var. 91 yıllık cumhuriyet, demokrasiyi yavaş yavaş içine sindirirken, demokrasiden uzaklaşan üçüncü dünya ülkelerine yaklaşan bir ülke haline geldik. Demokrasi liginde küme düştük. AB komisyonunda görevliydim ama son bir yıldır ‘Türkiye’ dendiğinde yüzlerde beliren ifade Afrika’daki ülkelere baktıkları gibiydi. AB’nin iç siyaset malzemesi haline getirdiğini, hükümetin zaten AB gibi bir derdi olmadığını görüp istifa ettim o komisyondan.

MHP, yolsuzlukların üzerinin örtülmemesi adına ne yapıyor?

Devlet Bahçeli’nin de talimatıyla 17-25 Aralık tarihini hırsızlık ve yolsuzluk haftası ilan ettik. Bunu Meclis grubunda milletvekilleri olarak dile getirdik. Genel başkan yardımcılarımız, milletvekili arkadaşlarımız dokuz ayrı bölgede toplanarak 17-25 Aralık hırsızlık ve yolsuzluğunu anlatıyor. Buna kamuoyu ciddi alaka gösteriyor. Basın bu çalışmalara yeterince yer vermese de, biz kapı kapı anlatmaya devam edeceğiz.

Güneydoğu’da bir Kürdistan kurulduğu haberleri her geçen gün artıyor.

Bölgede polis ve asker karşı karşıya geldi. Memur eylemlerinde polis müdahale etmedi biliyorsunuz. Aynı polis, devleti daim ve kaim kılmak için Cizre’ye gönderildi ama Cizre sokakları PKK’ya teslim olmuş durumda. Devletin orada otoritesi kalmamış. Devlet, bile bile otoritesini çekip o bölgeyi PKK’ya teslim ediyor.

MHP’nin önümüzdeki seçimlerde Güneydoğu’da daha etkili olmak adına projeleri var mı?

Yeni seçim stratejileri hazırlanıyor. MHP’nin önümüzdeki süreçte parlamentodan güçlenerek çıkacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Amaç sadece MHP’nin güçlenerek çıkması değil, AKP’nin de oyunu azaltmak.

MHP’de sanki birkaç vekil varmış gibi aynı seslerin duyulduğu ve kolektif bir muhalefet yapılamadığı iddiaları için ne diyorsunuz?

Toplumun beklentilerine karşılık verdiğimizi düşünüyorum ama bazı çevrelerin beklentilerini karşılayamadığımız doğru. O çevreler de MHP’yi 12 Eylül dönemindeki gibi sokakta kavganın içinde görmek istiyor. “MHP’nin bundan sonra sokakta kavga etmeyeceğini, sandıkta iktidar mücadelesinde kavga edeceğini” iddia ediyorum.

Dün de hırsızdılar, bugün de hırsızlar

17 Aralık yolsuzluk operasyonunda polis koydu denilen paralar faiziyle iade edildi…

Türkiye Cumhuriyeti, dünyada hırsızın çaldığı paraya faiz ödeyen tek ülke. Mehmet Metiner’i, Şamil Tayyar’ın o gün sosyal medyada paylaştıklarını hatırlıyorum. ‘Bu bir düzen. Bu düzeni polisler kurdu. Kasaları, para sayma makinalarını, ayakkabı kutularını onlar koydu. Millette bunlar hırsız imajı oluşturmaya çalıştılar.’ dediler. Görünene göre bu paralar hırsızların. Eğer hırsız değillerse, polisin koyduğu paraları neden aldılar? Alarak bugün hırsızlık yaptılar. Yani aslında dün de hırsızdılar, bugün de…

Yüce Divan kararı 2015 Ocak’a kaldı. Bu konuda Erdoğan ve Davutoğlu arasında bir ihtilaf olduğu söyleniyor. Sizce dört bakan Yüce Divan kapısından dönecek mi?

Komisyonun vereceği kararın AKP çoğunluğuyla verileceğini düşünürsek hiçbir karar hukuki olmayacak. Siyasi strateji gereği karar verilecekse, bu hukuki olmaz. Bu adamlar rüşvet aldı, komisyon adı altında hırsızlık yaptı. Hırsızı cezalandıramazsanız yüreklendirirsiniz. Komisyondan doğru bir karar çıkmazsa, bundan sonra hırsızlık yapmaya niyetlenen adamların önü açılır.

Hayrettin Karaman’ın ‘Yolsuzluk başka, hırsızlık başkadır’ ve ‘Hediye alıp vermek örf ve adetlerimizde var.’ anlayışı hırsızlığa teşvik etmiyor mu?

Ayetleri kendine göre yorumlayan din adamlarını sorgulanması gerekiyor. Bu yorumlar insanları hırsızlığa, rüşvete teşvik eder.

AK Saray, lanetlenmiş müze gibi

Bir mimar olarak AK Saray’ı, Çamlıca Tepesi’ne yapılan camiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Atalarımızdan gelen estetik duygusunu yok ederek cami yapmak, hem geçmişe hem de cami kültürüne ters. Kâbe’nin etrafında yükselen garip binalar silüetini gördüğümde çok üzülmüştüm. Şimdi aynısı kendi ülkemizde yapılıyor. AK Saray, bu lanet iktidarın anıtı olarak kalacak, lanetlenmiş müze gibi. Önümüzdeki nesiller de orayı ziyaret edecek. Bütün diktatörler saray yapmıştır. Ecdadın sarayı Topkapı’dır, tek katlıdır ve tam bir mütevazılık sembolüdür. Taştan başka bir şey kullanılmamıştır. ‘Dolmabahçe de saray’ deniyor. Bana bununla gelmesinler. Onlar bitiş döneminde var olmak isteyen hükümdarların yaptığı saraylar.

‘Bursla okudum. Maaşımı öğrencilere burs olarak vereceğim.’ dediğiniz söyleniyor. Türkiye’de bir milletvekilinden alışık olmadığımız bir davranış…

Milletvekili olmadan önce söz vermiştim. Kendi elimle dağıtınca işin içine nefsim karışabilirdi. Sosyal Yardımlaşma Vakfı bünyesinde şehrin ileri gelenleriyle bir komisyon kuruldu. Tıp, tarih, siyasal ve hukuk öğrencilerine burs vermeye başladık. İlk günden itibaren maaşım Kocaeli Valiliği Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına gidiyor, onlar da öğrencilere veriyor.

 

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>