Merak, sorgulama ve içe dönüş: Anish Kapoor

Merak, sorgulama ve içe dönüş: Anish Kapoor

TUĞBA KAPLAN – İSTANBUL

14 Eylül 2013, Cumartesi

Çağdaş sanatın ünlü isimlerinden Hint asıllı sanatçı Anish Kapoor, taş eserleriyle ilk kez İstanbul’a geldi. Dünyanın birçok ülkesinde ilginç  eserleriyle sergiler açan Kapoor’un hem İstanbul hem de diğer şehirlerdeki eserlerini tanıtalım istedik.

Çağdaş sanatın dünyaca ünlü ismi Hint asıllı İngiliz sanatçı Anish Kapoor, ilk kez Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilediği taş eserleriyle İstanbul’da. Akbank’ın 65. yılı kapsamında sponsor olduğu serginin ilk verdiği izlenim sanki yeni bir dünya inşası ya da dünyayı yorumlama çalışması gibi. Bazı eserler bir an lisedeki biyoloji dersini hatırlatırken, bazılarıysa bir arkeolojik kazıntıdan geriye kalan ve yaşanmışlığı çağrıştıran parçalardı. Koca yarıkların içindeki oyuklar, girinti, çıkıntılar, ince ayrıntılarıyla kılcal damarları andıran kırmızı yeşil tonlarındaki çizgiler, insana adeta kendi vücudunu anımsatıyor.  Çalışmanın başlığını öğrenince nispeten anlıyoruz Anish Kapoor’un eserlerindeki mantığı: ‘Arkeoloji ve biyoloji’…

Kapoor’un uzun zamandır merakla beklenen İstanbul sergisindeki dev heykeller, insanı önce ölçüleriyle sonra da sürprizli halleriyle etkiliyor. Eserleri inceleyip anlamaya çalışanların yüz ifadeleriyse Kapoor’un amacına ulaştığını gösteriyor. Merak, sorgulama, içe dönüş ve endişe çoğu yüzün ifadesi oluyor. Eserlerinde mermer, oniks, kaymaktaşı, granit, kumtaşı gibi farklı malzemeler kullanan Anish Kapoor, hepsini İtalya, İran, İspanya, İngiltere gibi farklı ülkelerden topladığını anlatıyor.

Anish Kapoor eserlerine, yaptığı işe mesaj yüklemeyi sevmiyor. Buna şu sözlerle açıklık getiriyor: “Eserlere bakarken bir şeyler hatırlar gibi oluruz. Bir sanatçı olarak söyleyecek sözümün olmadığını düşünürüm. Dünya şöyledir ya da böyledir diye vaaz vermem. Genel olarak taştaki o içsel boşluk ilgimi çekiyor. İstanbul’da taş işlerini sergileyecek olmamda kentin binlerce yıllık geçmişi etkili olmuş olabilir. Taşın hafızası vardır çünkü. Bir eser ne zaman içsel hafızamıza hitap etmeye başlar, işte o zaman sanat eseridir. Sanatın bazı unsurları bu anlamda hafızayı harekete geçirmede çok güçlüdür.”

Taş eserlerinin ilk kez İstanbul’da sergileniyor oluşu da dikkat çeken bir diğer nokta. Anish  Kapoor, İstanbul’un hem İslam hem de Bizans tarihinden  beri taşlara, surlara ev sahipliği yapmış bir şehir olduğunu söylüyor. “Türkiye, bölge itibarıyla hem Avrupa hem de Ortadoğu… Şu anda dünya, özellikle Ortadoğu büyük sıkıntı içinde. Suriye’de yanı başınızda olanları görüyoruz. Umarım bu eserlerin İstanbul’da sergileniyor olması bölgede itidalin ve iyiliğin sağlanmasına katkıda bulunur.” diyor. Kapoor, iyi dileklerini belirtirken, ilk başta söylediği ‘Sanatın da politik bir yanı vardır’ söylemini hatırlıyoruz. Kim bilir belki de  Kapoor’un  İstanbul’da sergilediği bu eserler  toplumun hafızasını harekete geçirip, yeni bir form ve yorum ortaya çıkarır.

Elektrik direği bile kaldırıldı

Karayoluyla gelen eserlerin vinçlerle yerleştirildiğini, çöküntüye yol açmaması için de çelik aksamla takviye edildiğini söylüyor Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer. Binbir sıkıntı ve zorluğun yaşandığı serginin serüvenini şöyle anlatıyor: “Anish Kapoor’un eserlerinin İstanbul’a gelişi müthiş maceralıydı. Eserler karayoluyla getirilmek zorundaydı çünkü hepsi tonlarca ağırlıkta. En büyüğü 12 ton. Müzeyi gerçek bir şantiyeye çevirdi bu olay. Aynı anda dört tane büyük vincin çalıştığına şahit olduk. Çok ilginçti.” Anish Kapoor sergisinin küratörlüğünü Sir Norman Rosenthal üstleniyor. 31 yıl İngiliz Kraliyet Akademisi’nin sergi bölümünü yöneten Rosenthal’in sözleri Nazan Ölçer’i destekler nitelikte:“Bahçedeki elektrik lambasının kaldırılmasını istedik, onu bile yaptılar. Sabancı Müzesi tam anlamıyla bu sergi için bir şantiyeye dönüştü.”


 

1st Body (first Body): İlk etapta sabun köpüklerinin bir araya getirilmiş ya da insan vücudunun iç dinamiklerini andırıyor. Ancak eserin mum kalıntılarından oluşturulan, sarkan balonları bulunan  ve üçten fazla odası olan kule izlenimi verdiği söyleniyor.

Ejderha: Kaya türü parçalardan oluşan  ‘Ejderha’ isimli çalışma kireçtaşına kırmızı pigment enjekte edilerek oluşturulmuş. Eser uzaktan daha çok ejderhayı andırsa da, yaklaştıkça bir mağaranın içinde hissi veriyor.

Yellow: 6 m2’ lik cam yününden oluşan diskle yapılmış ve 12 kat sarı boyayla kaplanmış. Yaklaştığınızda sadece düz bir duvar değil, ayrıca bir içbükey olduğunu anlıyorsunuz. Ve üç boyutlu bir boşluk görüyorsunuz. İç boşlukla beraber insana hiçliği  de düşündürüyor.

C-Curve: Londra Hyde Park’ta ‘c- curve’ isimli  ‘altüst dönen dünya sergisi’nde sergilenen eser. Mekân, yansıtıcı paslanmaz çelikten oluşan dev bükey aynalarla kaplanmış. Bu çalışma, dünyadaki  her şeyin bir gün aniden altüst olabileceğini sorgulatıyor.

Space: Uzay boşluklarını andıran  eseri, gelen ziyaretçilerden biri  böyle dikkatle bakıp anlamaya çalışırken görülüyor. Bu eserleri sessizlik, boşluk, derinlik ve aslında durup düşünme alanı olarak yorumlamak mümkün. Bir anlamda kendine, öze dönüş adına mola verme durağı.

Stone: İstanbul’da sergilenmek üzere getirilen taş heykellerden biri. Eserdeki girinti- çıkıntılar  kadar, fotoğraftaki endişeli ve anlamaya çalışır haldeki bakışlar da dikkat çekiyor.

Svayambh: Londra Royal Akademi’de sergilenen  40 ton ağırlığında, yakılmış mum, vazelin ve boya karışımından oluşan  bloklarla monte edilmiş demir yolu figürü.  İçinden araba geçmiş izlenimi veriyor. İsmi Sanskritçe’den geliyor ve ‘kendi kendine oluşan’ anlamını taşıyor. Anish Kapoor, bunu  “Sanki kapıların içinden geçerken, kendi kendine  sıyrılıyormuş gibi” şeklinde yorumluyor.

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>