Niçin Üniversite Okuyoruz?

 

 

 

Bu soruya verilecek cevaplar şüphesiz farklılık gösteriyor. Genç bir kız bu soruya “Ekonomik-sosyal özgürlüğünü elde etmek, kendi ayakları üzerinde durabilmek için” cevabını veriyor.

TUĞBA KAPLAN – YENİ BAHAR DERGİSİ | 19 Nisan 2012

Genç bir delikanlı ise askerliğini kısa dönem yapmak, diploma almak, meslek sahibi olup hayatını kurtarmak ya da ailesinin isteğini yerine getirmek için üniversite okuyor. Bu soruya bilim-ilim tahsil etmek için diyen kişilerin sayısı ise yok denecek kadar az. Hal böyle olunca, ‘evren şehir’ demek olan üniversite anlamından ve amacından uzaklaşıyor. Öyle ki, bu amaçlar üniversitelerin niteliğini farklı kılmakla kalmıyor, herkese üniversite okumayı zorunlu hale getiriyor. “Meslek edinmek ya da para kazanmak için üniversite okumak gerçekten şart mı? Herkes üniversite mezunu olmak zorunda mı? Niçin üniversite okuyoruz?” gibi sorular cevabını bekliyor.

Bilginin bilimsel yöntemlerle üretildiği, araştırma ve fikir jimnastiğinin yapıldığı yer üniversite. Her ne kadar literatürde anlam bu olsa da, okuyanlar bu işlevi çok da göz önünde bulundurmuyor. Fatih Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Tolga Arıcak, üniversite denince akıllara meslek edinme yeri geldiğini ifade ediyor. Ancak üniversitenin amacı meslek edindirme olmadığı için, çoğu bölümün meslek kurslarına çevrilmesi daha mantıklı. Arıcak, ülkemizde gençlerin bir diploma sahibi olmak ya da meslek edinmek için üniversite okuduğunu anlatırken yurt dışındaki algının bu olmadığına dikkat çekiyor. Zira Amerika ve Avrupa’daki çoğu bireyin üniversite kavramı, meslek edinmekten önce evrensel bilgiye ulaşmak, genel kültürü geliştirmek, kültür seviyesini artırmak, keşifler yapmak. Arıcak, Amerika’da bir öğrencisinin daha iyi bir hemşire olmak için psikoloji eğitimi almasını buna örnek gösteriyor.
Harvard Üniversitesi mezunu olan eğitim danışmanı ve psikolog Richard Arum ve Josipa Roksa “Neden Üniversite eğitimi almak isteriz?” sorusundan yola çıkarak bir araştırma yapıyor. Araştırma sonucunda “eleştirel düşünme, analitik olarak mantık yürütme, problemleri çözme ve net iletişim kurma” gibi amaçlar ortaya çıkıyor. Bunun yanı sıra akademik olarak üniversiteye girmek için daha çok hazırlanan öğrencilerin, üniversite eğitimleri esnasında daha iyi sonuçlar elde etmekle kalmayıp tüm eğitimleri boyunca fark edilir bir ilerleme ve gelişim gösterdikleri tespit ediliyor.

ÖNEMLİ OLAN BİREYİN TERCİHİ

Türkiye’de öğrenci daha ilkokula başlayınca anne-babalardan “Benim çocuğum büyüyünce üniversiteye gidecek.” sedaları yükseliyor. Doç. Dr. Tolga Arıcak, başta ebeveynlerin üniversiteleri meslek sahibi olma kursu olarak gördüklerini belirtiyor. Hal böyle olunca birey için üniversite okumak; vizyon kazanmak, bilginin nasıl üretildiğini öğrenmek ve kültürü geliştirmekten başka her işe yarayan bir yere bürünüyor. Pek çok öğrenci, 12 yıllık ilk ve ortaöğretim boyunca üniversite için uğraşıyor. Bu eğitimin sonunda üniversite hedef gösteriliyor ve aradaki 12 yıllık öğretimin nasıl geçtiğinin çok da önemi kalmıyor. Fakat bugün baktığımızda, üniversite mezunlarının kaç tanesi okul bitince hemen iş sahibi oluyor, kaç kişi sevdiği işi yapıyor ya da ekonomik olarak rahat bir hayat sürüyor?
Ahmet Gündoğdu’ya göre Türkiye’de üniversite bitirmiş olmak iş bulmak için yeterli değil. Nitekim çocuklar 12 yıl boyunca okuyor. Lise bittiğinde ortalama 19 yaşında olan gençlerin, bu yaştan sonra bir işe çırak olarak girip meslek sahibi olacak durumu kalmıyor. Herhangi bir vasıfları da yok üstelik. Dolayısıyla aslında üniversite onlar için tek seçenek haline geliyor.

Bir öğrencinin üniversite eğitimi almadan önce aile ve öğretmenin fikrinin alınması elbette önemli. Ama kendini ve isteklerini en iyi bilen yine bireyin kendisi. Üniversite okunması bazı kazanımları da beraberinde getiriyor şüphesiz. Fakat bireyin hem ilk ve ortaöğretimi verimli bir şekilde geçirmesi hem de gerçek amacı yükseköğretimden sonra bir mesleğe adım atmaksa bunun gereklerine göre hareketmesi en doğrusu. Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu’ya göre bir bireyin önce kendisine “Niçin üniversite okumalıyım-okuyorum?” sorusunu sorması gerektiği üzerinde duruyor. Zira “Bu eğitim bana ne kazandıracak?, Ekonomik imkânlar sağlayacak bir iş mi?, Toplumsal statü mü,iyi yetişmiş, kültürlü bir insan olmak mı?, Yeni bir şeyler öğrenmek böylece kendime olan güvenimi arttırmak mı? gibi sorular üzerinde özellikle durup düşünülmesi gerekiyor. Dolayısıyla herkes üniversiteye gidiyor diye ya da aile istiyor diye üniversite okumak çok da doğru değil. Nitekim bu tür yönlendirmeler bireyin mutsuz olmasına ve zamanını boşa harcamasına yol açıyor.

Üniversite okumayı bilinçli ya da çevrenin etkisiyle zorunlu gören bireyler, hayattaki mutluluğu da iyi bir üniversite ve iş sahibi olmakta görüyor. Türkiye’de her ne kadar belli oranda meslek lisesi olsa da, mezun öğrencilerin düzeyi bu oranın yaraya merhem olmadığını gösteriyor. Ahmet Gündoğdu, Avrupa’da meslek liselerinin eğitim kalitesinin üst düzeyde olduğunu anlatıyor. Nitekim bu okullardan mezun olan öğrenciler, donanımlı ve kalifiye elemanlar olarak piyasaya dahil oluyor. İş bulamamak gibi bir kaygı taşımıyor kimse. Ülkemizde ise tam tersi bir durum yaşanıyor. Zira Türkiye’de meslek liselerinin eğitim kalitesi malum. Çeşitli vesilelerle iş dünyasının dile getirdiği gibi ülkemizde işsizlik sorunu yok, kalifiye işçi sorunu var. Halbuki kalifiye eleman, meslek lisesinde yetişir. Meslek lisesini işinin ustası olarak bitiren bir genç, tatmin edici bir işe girip hayatını idame ettirebilir. Ancak mevcut durum böyle olmadığı için gençler iş sahibi olabilmek için üniversiteyi kazanmayı bir zaruret olarak görüyor.
 
‘Herkes üniversite okumak zorunda değil’

Gelecek ve para kaygısıyla üniversite okumak, yıllarca hem maddî hem manevî kayıplara yol açıyor. Doç. Dr. Tolga Arıcak, insanların para kazanmaları ya da üretmeleri için iyi bir üniversitede okumalarının şart olmadığı üzerinde duruyor. Öğrencileri ilköğretim 7 veya 8. sınıftan sonra doğru bir rehberlikle meslekî alanlara yönlendirmek gerektiğini vurguluyor. Elbette ki bu meslek eğitimi kişinin kaderini belirleyip, ilerleyen dönemde önünü kapayan dayatılmış bir sistem olmamalı. Ama en azından meslekî eğitimle birey, somut düşünebilme, problem çözebilme, elini-yeteneğini kullanabilme, problemlere bilimsel-objektif yaklaşabilme yetisi kazanabilir. Arıcak’a göre 12-13 yaşından sonra çocukların yaz tatili bu anlamda değerlendirmeye açık. Bu dönemde onların beden ve yaşına uygun bir işte meslek-zanaat öğrenme, somut olarak bir işi yapabilme, para kazanabilmeleri ve insanlarla ilişki kurabilmelerini kolaylaştıracak ortamın sağlanması gerekiyor. Özellikle bunu devletin yapacak olması daha teşvik verici ve sonuç odaklı bir girişim olabilir. Böylece çocuklar daha gerçekçi kararlar verebilir.

     Psikolojik Danışmanlık-Eğitim Merkezleri de Türkiye’de ne yazık ki çok aktif değil. 10-12 yıllık zaman diliminde öğrencinin yeteneği, becerileri ve  ilgisi anketlerle tespit edilebilir. Burada kişinin inançları, yaşam felsefesi ve beklentisi de meslek seçiminde önem arz ediyor. Yurt dışında yıllarca öğrencilerle ilgili bu tarz dosyalar tutulup bireyin gelişim ve isteklerine göre meslekî yönlendirme yapılıyor. Arıcak’a göre ülkemizde olduğu gibi 12 yıllık eğitim sonucu bir saatte verilen kararla meslek seçimi yapılması çok yanlış. Lisede hatta öncesinde öğrencilere meslekî-teknik rehberlik yapılması gerekiyor. Bunun için meslekî-teknik liselerin önünü açılması, eğitim sisteminin, üniversite okumak istemeyenlere yönelik meslekî eğitim kursları gibi alternatifler sunması ve ilköğretimden itibaren meslekî öğretim gözleminin yapılması lazım. En önemlisi de devletin ailelere, “Herkes üniversite okumak zorunda değil.” mesajı vermesi şart.

   Görünen o ki, her bireyin üniversite algısı ihtiyacı yönünde şekilleniyor. Ama unutulmaması gereken bir şey var o da, öğrencinin kendini tanıması ve üniversiteden beklentilerini iyi belirlemesi. Bireyin bunu yaparken ailesi ve eğitimcilerin baskıcı tavırlardan uzak durması da elzem.

[email protected]

 

 

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>