Nurlar’ın ve Mazkumların Kahraman Avukatı Bekir Berk Unutulmadı

 

Bekir Berk, 1950’li yılların en önemli avukatlarından biriydi. Nerede din ve vicdan hürriyeti ihlal edilen bir vatandaş varsa onu savunmak için yola düşerdi. Öyle etkili müdafaalar yapardı ki, bazı hakimler, “Söyleyin gelmesin, biz beraat kararı verdik.” diye haber salardı. Bekir Berk’in hayatını Vav Sanat Grubu, önümüzdeki ay sahneye taşıyor. Bu vesileyle onu yakından tanıyanlarla görüştük.

TUĞBA KAPLAN – 16 Kasım 2012

Yakın tarihimiz, inançların sorgulandığı, hatta baskı altına alındığı karanlık devirler gördü. İnandıkları gibi yaşamaktan başka gayesi olmayan insanlar, 20. yüzyıl Türkiye’sinin büyük kısmını haksız baskılara maruz kalarak geçirdi. Ev ve işyerlerine yapılan baskınlarda bulunan tesbih, takke, kitap ve seccadeler suç aleti sayıldı. Bekir Berk, bu haksız suçlamalara maruz kalan, büyük eza ve cefa çeken ‘maznunların avukatı.’ 1926 yılında Ordu’da doğan, daha sonra ailesiyle İstanbul’a yerleşen Berk, tahsilini İstanbul’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1951’de mezun oldu. Avukatlık stajını bitirdikten sonra İstanbul Barosu’na kaydoldu. Savunma hukukunda ortaya koyduğu eser ve çabalarıyla tarihî bir hizmette bulundu. Berk, insanların din ve vicdan hürriyeti ile düşünce ve ifade özgürlüğünün korunmasını meslek hayatının gayesi yaptı. Anadolu’nun her yerinde açılan davaları, gece gündüz, yaz kış demeden koşturarak takip etti. 750 beraat kararının alınmasına vesile oldu. 1992’de vefat eden Berk’in mücadelesini anlatmak elbette bu kadarla bitmez. Fakat hayatını konu alan ve aralık ayında sahnelenecek Müdafaa adlı tiyatro oyunu öncesinde, onu yakından tanıyanlarla görüşerek Bekir Berk’i anmaya ve anlatmaya çalıştık.

‘Bütün müdafaaları konferans gibiydi’

Mehmet Fırıncı (Bediüzzaman Said Nursi’nin talebesi):  Bekir Berk’i gazetelerden tanıdım. İstanbul Radyosu’nun önünde yaptığı komünizme karşı protestoların öncüsüydü. Mücadele adamıydı, hak ve hakikat için ömrünü adadı. 1952’deki Malatya Hadisesi sebebiyle tanıştık ve tanıdıkça karşılıklı muhabbetimiz arttı. Bir süre sesi soluğu çıkmadı, ta ki 1958’de nur talebeleri Risale-i Nur’ları okuduğu ve neşrettiği için hapse atılıncaya kadar. Dönemin Demokrat Partili milletvekili Dr. Tahsin Tola ondan nur talebelerini müdafaa etmesini istedi. Mehmet Emin Birinci, Hakkı Yavuztürk ve ben, onu ofisinde ziyaret ettik. Daha sonra Ankara davası münasebetiyle çok severek okuduğu Risalelerin müellifi Üstad Hazretleri ile tanıştı. Onun bütün müdafaaları konferans gibi geçerdi. Hatta Anadolu’daki bazı mahkemelere daha o gitmeden adı gider ve hâkimler, “Söyleyin gelmesin, biz beraat kararı verdik.” derlerdi. Yani ismi bile yeterdi. Işığın aynaya aksetmesi gibi Üstad’ın duruşu, cesareti de Bekir ağabeye yansımıştı. Gece saat kaçta gelirse gelsin, yatsıyı sünnetiyle kılar, uzun uzun tesbihatını yapar, öyle yatardı. Sabah da sanki uykusuz kalan o değilmiş gibi zıpkın gibi kalkardı.

‘İman ve düşünce davasının konuşan bülbülüydü’

Hüseyin Çelik (AK Parti Genel Başkan Yardımcısı): Haksızlık karşısında insanlar reaksiyonlarını farklı şekillerde gösterir. Bir grup vardır ki dağlara çıkar, şiddete kaba kuvvete başvurur. Ama Üstad ve talebeleri hiçbir zaman böyle bir yola başvurmadıkları gibi tenezzül bile etmediler. Haksızlık karşısında hukuk yolundan şaşmayan, kendileri haksızlığa uğrasa bile başkasına haksızlık etmeyi aklından bile geçirmeyen bir hareketten bahsediyorum. Bekir Berk de bu hareketin ve davanın konuşan bir bülbülüydü. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin başlattığı iman hareketinin savunucusu olarak Anadolu’da birçok insanın gönlünü fethetmiştir. Onu, Londra’da master, doktora yapan öğrenciler sahiplenmişti. Bizim bu davranışımız üzerine bir mektup yazıp bıraktı bana. ‘Londra’nın Melekleri’ne diye. Londra’daki öğrencilik yıllarımda kendisini tedaviye getirip götürmüş biri olarak bahtiyarım.

‘Peyami Safa’yı da savundu’

Cemal Uşşak (Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı): 1968’de imam hatip yıllarında tanıdım Bekir Berk’i. Fırsat buldukça ofisine gider, mazlumların, maznunların müdafaa dosyalarını hazırlamasına yardım ederdim. Onun en büyük zevki bir dava beraatla sonuçlanınca, mahkemeye gidip Risale-i Nurları teslim almaktı. Sanıldığı gibi kendisi sadece nur talebelerinin avukatı değildi. Peyami Safa’dan Necip Fazıl’a, Ali Fuad Başgil’den Ersin Gönen’e ve Hasan Fehmi Ustaoğlu’na kadar birçok ismi de savunmuştur. Müdafaasında önce hukuki meseleleri anlatır, sonra da mahkeme heyetine daha büyük bir mahkemenin olacağı günü hatırlatarak onların vicdanlarına seslenirdi. Bir nezaket abidesiydi, beyefendiydi.

‘Babam spiker olmak istemiş’

Ertuğrul Hakan Berk (Oğlu):  Balıkesir Barosu’nda görev yapıyorum. Bekir Berk’in oğlu ve meslektaşı olarak anlatacak şüphesiz çok şey var. Ama avukat Bekir Berk tavrının ilk ve en belirgin simgelerinden biri olan ‘Bir vazife var; o halde hemen, derhal, şimdi!’ ilkesi aklıma geliyor. Babam 25 yıl avukatlık yaptı fakat, 200 yıl avukatlık yapmış gibi zorlu bir hayat yaşadı. Onunla ilgili en ilginç anı annem Saliha Ovacık’ın anlattığı detaydır. Babam fakültenin son yıllarında İstanbul Radyosu’nun açtığı spikerlik sınavına girmiş. Yazılı ve sözlü sınava katılan iki isimden bir olmuş. Ama gençken spiker olmak isteyip de, bu sınavı kazanamaması ‘Dava adamı Bekir Berk’ olarak hayat çizgisini belirlemiştir.

‘İşte Bekir Berk! Bir devrin yıldızı’

Said Yüce (Barla Platformu Başkanı):  Bekir Berk, rahmetli babam İlhan Yüce’nin yakın arkadaşıydı. Astsubay olan babam Risale-i Nurları okuduğu ve evinde bulundurduğu için 1950’li yıllarda askeri cezaevinde 9 ay kalmıştı. Bekir ağabey babamı müdafaaya gelmişti. Yıllar sonra Bekir Berk 17 yıl kaldığı Cidde’den dönüyor. Ben de bir gazetede haftalık yazılar yazıyordum. 29 Ekim 1992’de Cumhurbaşkanlığı’nda resepsiyon var. Bekir Berk’in Türkiye’ye geldiğini Turgut Özal’a bildirdim. Rahmetli Özal, Bekir ağabeyi davet etmemi istedi. Resepsiyona gittik. Özal’ın çevresi kuvvet komutanları ve siyasilerle çevrelenmişti. ‘Bekir Bey geldi’ dememle Özal’ın yanındaki güruhla ona doğru ilerlemesini ve şu sözlerini unutamıyorum: “İşte Bekir Berk! Bir devrin yıldızı.”

‘Konuşmasıyla hepimizi etkilemişti’

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş: 1950’li yıllarda Ankara’da demokrasi ve fikir hareketlerinin yoğunlaştığı yıllarda ben lisedeydim. Rüstem Paşa Medresesi’nde buluşan 81 dernek, Milliyetçilik Derneği adı altında birleşmişti. O zamanlar hukuk fakültesi öğrencisi olan Bekir Berk ağabey derneğin üyesi olmadığı halde orada yaptığı konuşmasıyla, duruşuyla, giyimi kuşamıyla hepimizi etkilemişti. Yıllar geçti, Fransa’ya gittim ama onunla irtibatımı koparmadım. Bekir Berk’in Hicaz yıllarında da yanındaydım. O zor olduğu kadar farklıydı. İslam mücahidi, adalet savunucusuydu. Ülkemize, insana ve en fazla mağdur olan nur talebelerine büyük hizmetler verdi.

‘Davamın artistliğini de yaparım, çöpçülüğünü de…’

Yavuz Bahadıroğlu (Tarihçi-Yazar): Gayretinin ücretini almayan Asr-ı Saadet insanı. Rol modelim, çalışkanlığını takdir ettiğim bir isim. Hızlı, hırçın ve aceleci, arı kovanı gibi bir adamdı. O imkânsızı lügatinden çıkarmıştı. Son dönemlerinde arkadaşlar Risale-i Nur belgeseli çekiyordu. Ondan da ricada bulunduklarında ‘Ben davamın, artistliğini de yaparım, figüranlığını da çöpçülüğünü de.” cevabı hâlâ kulaklarımda. Savunmalarında hep dünya davalarından örnekler verirdi. Shakespeare ve Cicero gibi isimleri anlatırdı hâkimlere savcılara. Sonra da Mahkeme-i Kübra’yı hatırlatırdı. Duruşuyla bile davasını savunuyordu. Oldukça da zor biriydi. Bu sebeple evlilikleri açısından şanssızdı. Üç evliliği oldu. Eşleriyle geçinmekte zorlukları olsa da Cidde’deyken bile çocuklarından sevgisini esirgemedi, babalık görevini hakkıyla yerine getirirdi.

Müdafaa’nın galası aralıkta

Vav Sanat Grubu, aralık ayında ‘Müdafaa’ isimli belgesel tiyatroyla hakkın müdafii avukat Bekir Berk’in hayatını anlatmaya hazırlanıyor. Vav Sanat Grubu Genel Yayın Yönetmeni Burak Tarık, yakın tarihin büyük kahramanlarından biri olan Bekir Berk’in, bir fikrin hukuk düzleminde yayılmasına, meşrulaşmasına öncü olduğunu söylüyor. Yaptığı müdafaalarla yeni yeni iklimine girdiğimiz demokrasinin ismini adliyelerde haykırdığı için onu anlatma ihtiyacı hissettiklerini belirten Tarık, “Bekir Berk son nefesine kadar bir dava adamıdır, sarsılmaz bir aksiyon insanıdır.” diyor. Tarık, bugün yeni neslin dimağına ilmek ilmek işlenmesi gereken, bu sürat çağında, kendi zamanını aşan Bekir Berk’in yol göstericiliğine ihtiyaç olduğu düşüncesiyle yola çıktıklarını anlatıyor. Cemal Uşşak’ın danışmanlığını yaptığı oyun, gelecek ay sahnelenecek. Oyunla eşzamanlı bir de sergi açılacak ve Bekir Berk’in fotoğraflarıyla şahsi eşyaları sergilenecek.

12 Mart 1971 muhtırasında tutuklanan Bekir Berk, Fethullah Gülen (soldan ikinci) ve Mustafa Birlik ile mahkemede.

Bekir Berk, bir nur talebesinden Piyer Loti’de Bediüzzaman Hazretleri’nin imzalı vekaletini alırken.

Bir Risale-i Nur davası çıkışı. Soldan birinci Said Özdemir, ikinci Bekir Berk hemen sağında Said Nursi’nin talebesi Mustafa Sungur.

[email protected]

 

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

1 Response

  1. mehmet baytekin 05446284919 diyor ki:

    tuba kardeşım bekir berk bır nur talebesınden bedıüzzaman haz. vekaletini alırken bılğisi yanlış.şoyle.fotağrafdakı ağabey sabahattın aksakaldır kendısı nurları 1963 de tanımıştır.hz.usdat bekir ağabeye vekaletını ıspartada 1958 vermiştir.

mehmet baytekin 05446284919 için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>