Retrobüs’e bindim, 60’lara gittim

 

“Barış Manço, Cem Karaca ve Tanju Okan yaşasaydı da canlı canlı dinleseydik ne güzel  olurdu” diyen pek çok kişi vardır. Sesleri ve tarzlarıyla Türk pop-rock müziğinin unutulmaz isimlerini  hatırlatan ve yaşatmaya çalışan ‘Retrobüs’ grubu, dinleyicilerini geçmişte müzik yolculuğuna çıkarıyor.

TUĞBA KAPLAN – 13 Ekim 2012

60, 70 ve 80’li yıllarda Türk rock ve pop müziğine damgasını vuran Barış Manço, Cem Karaca, Tanju Okan, Fikret Kızılok, Erkin Koray, Erol Evgin ve Mavi Işıklar’ı bilmeyen yoktur. Bu isimler ve parçaları şimdilerde Retrobüs grubu aracılığıyla yeniden hayata dönüyor. Yanlış duymadınız, ‘Retrobüs.’ Geçmişe yönelik ve ait anlamına gelen ‘retro’ kelimesinden yola çıkarak kurulan grubun amacı, dinleyenlerini geçmişte bir müzik yolculuğuna çıkarmak.

 

Grubun kurucusu ve solisti Fırat Şahverdi (24)  konservatuvarı yarıda bırakmış bir müzisyen. Birçok nefesli enstrüman çalıyor. Müzik direktörlüğünün bir parçası olan Retrobüs konseptinin sevilmesiyle, bu işi daha çok sahiplenmiş. “Kendimizi herhangi bir üstadın yerine koymuyoruz.” diyen Şahverdi, taklitten  uzak durmaya çalıştıklarını anlatıyor. Öyle ki “Taklitler asıllarını yaşatır.” sloganları olmuş. Her konser sonunda olduğu gibi, onları dinlediğimiz konserin sonunda da bunu vurguluyor. Ama kendilerini amaç değil, araç olarak görmeleri de yaptıkları işe saygının bir göstergesi.

“Ortada aslında ben merkezli hareket eden bir grup yok.” diye söze giriyor gitarist Murat Yerden (29). Yaptıklarının sadece tiyatral bir gösteri olduğunu düşünüyor. Kendileri sahnede çalarken insanların hoşça vakit geçirmesi onları da eğlendiriyor. Buna sevdikleri şarkıları söylemek de eklenince dinleyenlerle beraber maziye çıktıkları yolculuktan geri dönmek hayli zor oluyor. Ud, klasik kemençe, gitar  ve bağlama çalan Yerden’in kendi deyimiyle işi gücü müzik . Her koşulda müzik yaptığını söyleyen gitarist, “Hiçbir şey yapamasam bile müzik dinliyorum.” diyor. Fotoğraf çektirmek için yer ararken bile gitarıyla ayaküstü müzik yapıyor.

Metrobüs değil, ‘Retrobüs’

Solist Fırat Şahverdi, gruba neden ‘Retrobüs’ ismini verdiklerini açıklarken, mütevazı ama unutulmayan bir isim bulmak için epey düşündüklerini anlatıyor. Şu anda isimlerini duyanların ilk tepkisi “Metrobüs mü?” olsa da, onlar “Biz insanları geçmişe götüren bir araç yaptık. Bu aracın muavini, şoförü olduk.” diyerek retrobüsün yerinde bir isim olduğunu belirtiyor. Yeni Cem Karaca ya da Barış Manço olmayı düşünmüyorlar söylediklerine göre. Her ne kadar albüm şirketleri onları keşfedip müzik piyasasına sunmak istese de, onların albüm yapıp, raflarda kalma gibi bir niyetleri yok. “Retrobüs usta sanatçıların isimleri ve müzikleriyle oluştu. Onların parçalarını yeniden niye albüm yapalım? Bu sempatik halimizin antipatiye sebep olmasını istemedik.” diyen grup, bir an trend olup, kullanılıp sonra unutulma ya da taklit yapan isimler olarak kalma fikrinden hayli uzak.

 

Sanki sahnede Barış Manço ve Cem Karaca ile çalıyorum

Albümle değil de konserlerle kendilerini ifade etmeyi tercih ettiklerini anlatan Murat Yerden, “7’den 70’e çok geniş bir kitleye yani halka hitap ediyoruz. Herhangi bir ideolojinin parçası da değiliz. Her kesim kendince eskilerden acı çekmiş ya da tat almış. Bu da her yaş grubunun bizi kucaklamasına vesile oluyor.” diyor. Onlara göre bunun en güzel kanıtı, bir gün konser çıkışında tebrik için gelen 60 yaşlarındaki bir çiftin 30’lu yaşlardaki evli oğulları ve torunlarının da ilgiyle dinlemeleri. Her dinleyicide ayrı bir etki uyandırmanın mutluluğu ise tarif edilmiyor. Yerden, “Bırakın dinleyiciyi, bazen ben de Fırat’la sahnedeyken, gözlerimi kapatıyorum ve sanki Barış Manço ve Cem Karaca ile çalıyor gibi oluyorum.” diyor. Fırat Şahverdi ise sahnede en çok Cem Karaca olmayı sevdiğini söylüyor ve ekliyor: “Çünkü onu çok seviyor ve şarkılarını söylerken de varlığını hissediyorum. Onun gibi söylemek haddime değil ama canım acısa da o sesi çıkarırken, çok mutlu oluyorum. Bazen o kadar yoruluyor ki sesim, hemen değiştirip İlhan İrem’e geçiyorum, daha sakin ve soft olduğu için. Ben orada sesimi sinlendirirken insanlar ‘Vay be sesten sese geçiyor’ falan diyorlar.”

‘Üzerimdeki gömlek rahmetli eniştemin’

 Retrobüs, İstanbul’da 12 farklı alışveriş merkezinin yanı sıra şehir dışında da birçok AVM etkinliğine giden ve festivallerin vazgeçilmezi bir grup.  Tek dertleri bu grubu uzun süre ayakta tutabilmek. Çünkü Retrobüs var olduğu sürece, yeni görenler, duyanlar bu isimlerle ve parçalarıyla tanışmaya devam etme şansını bulabilecek. Bunu onlar söylemiyor aslında. Konser sonrası  tebrik  için gelenler ya da bir şekilde dinliyinlerin ortak fikri: “Biz bu şarkıları dinlemezdik, hatta bilmezdik ama artık dinliyoruz.”  Grubun solisti Fırat’ın sesi, gitarist Murat’ın geniş repertuvarının yanı sıra onların kostüm ve saçları da Retrobüs’ü tamamlayan unsurlardan. Ama gelin görün ki ikili, kostüm bulamamaktan oldukça dertli. Retro konseptler şimdilerde moda olduğu için, ikinci el ya da eski kostüm dükkânlarından yüksek fiyatlarla kıyafet kiralamak da her zaman mümkün olmuyor. “Üzerimdeki gömlek rahmetli eniştemin. Akrabalarımız eski valizlerini açmaya başladı bizim için. Pantolonu ise yaşlı bir terziye diktirdim.” diyor Fırat Şahverdi. Murat Yerden ise Almanya’dan gelmiş, ikinci el mavi gömleğini bulmakta epey zorlandığını söylüyor…

[email protected]

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>