Tuğba Kaplan
23 Haziran 2015
Zaman Gazetesi tarafından bu yıl 10’uncusu düzenlenen +1T Tasarım Günleri’ne yerli ve yabancı çok sayıda konuşmacı katıldı. Onlardan biri de Washington Post Tasarım Direktörü Greg ManIfold’du.
Zaman Gazetesi tarafından düzenlenen +1T Gazete Tasarım Günleri’nin onuncusu geçenlerde sona erdi. Organizasyon, tasarıma meraklı öğrencileri haberin mutfağında bir araya getirdi. Gazete tasarım uygulamaları, dijital gazete, fotoğrafçılık ve infografik gibi konuların anlatıldığı programa 8 gün boyunca 38 konuşmacı katıldı. Mesleğe yeni adım atacak tasarımcılara tecrübelerini aktaran konuşmacılardan biri de The Washington Post Gazetesi Tasarım Direktörü Greg Manifold’du. Deneyimli tasarımcıyla dünyada en çok okunan gazeteler arasında yer alan Washington Post’un başarısının sırrını, dijital gazeteciliğin önemini, baskının vazgeçilmezliğini ve +1T’yi konuştuk.
-+1T organizasyonunu nasıl buldunuz?
Öğrencilerin arka plandaki çeşitliliği ve ilgili olmaları çok hoşuma gitti. Programdaki diziliş, buraya getirilen isimler çok değerli. Çoğu öğrenci için bu çok kıymetli olmalı. Bu kadar kaliteli bir organizasyonda oldukları için şanslılar.
-Zaman’ın gazeteciliğini ve tasarımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu kadar kısa sürede gazetecilik olarak nasıl bir noktada olduklarına dair değerlendirme yapmak çok zor. Ama anlayabildiğim bir şey var ki mutfakta ciddi bir çalışma var ve gazetecilik olarak ciddi baskı altındalar. Zaman’ın tasarımı Avrupa’daki tasarıma benziyor. Bu anlamda iyi iş yapıyor.
-Washington Post’un başarısının kaynağı nedir?
Haber odası çok kalabalık ve akıllı bir ekipten oluşuyor. Ve bu en tepeden başlıyor. Tepeden başlayan bu güçlendirme sisteminde insanlar altındakilere görev veriyor. Herkesin bir şeyleri değiştirecek önemi ve gücü olduğu hissettiriliyor. Bu özgürlük içinde cesur ve üretken bireyler güzel işler başarıyor. Cesur olmaya ve kesinlikle yüzeysel işler yapmamaya çalışıyoruz. Net olmak ve gölgeleri kaldırmak hedefimiz. Gazetemizin çizgisi var. Yıllar önce okuduğumuzda da bir tadı vardı, bugün de var. Siz bunu fark edebilirsiniz.
-Washington Post’ta haber-tasarım arasında nasıl bir ilişki var?
Her zaman haber önce gelir ve habere göre de tasarım yapılır. Önemli olan tasarım olarak içeriğe uyum sağlamaktır. Tasarımcı, haberin içeriğini bilmek zorunda. Gün içinde neyin büyüyeceğini genelde bilmeli. Bence gazete yapacak olan tasarımcıların muhabir olarak işe başlaması lazım. Bunu yaparken neyi küçültüp büyüteceğini biliyor olmalı. Önüne gelen hikâye önemsizse ben bunu almıyorum diyebilecek kadar gazeteciliği bilmeli. Zaman zaman muhabirlere haberi nasıl yazması gerektiğini de söylerim.
Hatta haberlere müdahalemle ilgili tartışmalar da yaşıyoruz.
-Washington Post’u gazete yapan kilometre taşlarından biri Nixon’u deviren manşet. Bir gazete neler yapabilir? Gazeteniz bugün benzer etkiyi gösterecek haberler yapabilir mi?
Gazeteciliğin, gazetelerin etkisi şüphesiz büyük. Gurur duymamız gereken bir sürü küçük örneklerini de görüyoruz günlük olarak. Çok küçük bir başlıkla bile domino efektiyle gittikçe büyüyen etkisi olabiliyor haberlerin. Nixon manşeti gazetenin temeline güzel bir yapı sağladı. Gerçekten hepimizin daha derin bir gazetecilik yapması gerektiğini gösteriyor. Bugün de gazeteciliğin etkili şeyler yapması mümkün. Ama Nixon’ı devirdiği kadar yüksek seviyelere ulaşmayabilir.
-Siyasilerin gazeteniz üzerinde bir baskısı oluyor mu?
Diğer ülkeler gibi sınırlarımız olduğunu düşünmüyorum. Daha şeffafız. Sizin ya da başka ülkelerden tanıştığım yazarların tanık olduğu baskıya yabancıyız. Bizim de durumlara göre zorluklarımız elbette var. Biz ABD’deki gazeteciler özgürlük yönünden şanslıyız. Ama birtakım erişim sıkıntıları var. Özellikle fotoğrafçılara uygulanıyor. ama yine de ABD’de Türkiye’deki gibi bir baskıya maruz kalmak söz konusu bile değil.
-Türkiye’de çalışmak zorunda olsaydınız gazeteci olur muydunuz?
Türkiye’de çalışmak ister miydim, gazeteci olur muydum bilmiyorum. Daha doğrusu sanmıyorum. Ama İstanbul güzel şehir diyerek bu soruya cevap vermiş olayım.
-Gazetelerin, gazetecilerin dijitale entegre olacağını düşünüyor musunuz?
Her market farklıdır. Tecrübeme göre dijital olarak gazetecilikteki değişimi yakından görebiliyorum. Gazetecilerin çok istekli olduğunu düşünüyorum. Son iki yıl içinde hikâye anlatımının dijital ortamda da sürdürülebileceğini gördük.
-Birçok köklü yayının dijitale geçtiği ya da geçmeyi düşündüğü zamanlardayız. Dijital, kâğıdın ömrünü azaltıyor mu?
Bu kararı verecek olanlara sonuna kadar güveniyorum. Washington Post ağır dijital bir yayın politikası izliyor. Dijital kısma önem veriyoruz. Siteyi hızlandıracak yöntemler geliştiriliyor. Ama elle tutulur bir içeriğimizin olduğu konusunda herkes hemfikir. Bir sürü yeni insan katıldı ve hepsi neredeyse dijitale entegre olma konusunda sıkıntı yaşamayacak isimler. Gazete olarak amacımız her yerde olabilmek. Her yerde olmak neyi gerektiriyorsa onu yapacağız. Gazeteler kimine göre ileride lüks olacak. Haftada bir elinize alıp okuyacaksınız. Ama bizim marketimizde gazeteye hâlâ ihtiyaç ve talebin olduğunu görüyoruz. Bunun yanı sıra insanlar şarjları bitmeden yanında taşıyıp okuyabilecekleri bir şey isteyecektir. Bu yüzden gazete önemli bir ihtiyaç olmaya devam edecek.
-Türkiye’ye ilk gelişiniz. Ülkeye, İstanbul’a dair ne tür izlenimler edindiniz?
İlk kez geldim ama tekrar davet edilmeyi çok isterim. Çok büyük tarihi olan bir şehir İstanbul. Gittiğimiz, gezdiğimiz yerlerdeki aile yapısı çok hoşuma gitti. Ailelerin bir araya gelmeye çalışıyor olması, aile bazlı bir kültür olmanız çok güzel. Nereye giderseniz gidin insanların insan olduğunu, herkesin telefonuna baktığını, birbirini dinlemediğini ve sorunların aynı olduğunu gördüm.
