Toplumun ahlâk anlayışı aile ve din ahlâkına ters

Toplumun ahlâk anlayışı aile ve din ahlâkına ters

HALİT ERTUĞRUL

TUĞBA KAPLAN

17 Ekim 2014, Cuma

Halit Ertuğrul ismini; Düzceli Mehmet’i, Kendini Arayan Adam’ı, Aysel’i, Canan’ı, Yüzleşme Vakti’ni okuyanlar, okuyup da hayatı değişenler iyi bilir. Risale-i Nurlar ve birtakım hikmetlerle hayatı değişenlerin hikâyesini anlatan bu kitaplar gençliğe yön vermekle kalmıyor, kaynağı olan Nurları da tanıtmayı amaçlıyor. Halit Ertuğrul ile bu kitapları nasıl yazdığını ve hayatını konuştuk.

Düzceli Mehmet, Kendini Arayan Adam, Canan ve daha niceleri. Bu kitapları okuyup da hayatının değiştiğini söyleyen okuyucularınız var mı?

Olmaz olur mu? Ne hikâyeler var bir bilseniz. Her gün mail, mesaj veya mektup yoluyla birçok kardeşimizden müjdeli haberler alıyorum. Rabb’ine yönelen, kulluk şuuruna kavuşan, namaza başlayan, örtünen, iman ve Kur’an hakikatleriyle buluşanlar hem şükrümü artırıyor hem de sırtıma daha fazla yük bindiriyor. Kitapları okuyan ve hayatı değişenlerin hikâyesini apayrı bir kitap olarak düşünüyorum. Çoğuyla tanışıyorum, yüz yüze dinliyorum hayatlarındaki değişimi.

Sizi en çok etkileyen okuyucu hikâyelerinizden örnekler verebilir misiniz?

Aysel isimli kitabımı okumuş, evli iki çocuklu 35 yaşında bir hanım kardeşimiz, kitapta Üstad’ı, Nurları, iman hakikatlerini görmüş. ‘Hocam siz şimdiye kadar neredeydiniz?’ dedi. Kendisi uzun yıllar ateizmi benimsemiş ve bir arayış neticesi Hak yolu bulmuş biri. Onun hayatı beni çok etkiler. Hâlâ görüşüyoruz, mutlu bir ailesi var. Sahabe hayatı yaşamak için gayret ediyorlar.

Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi’nde öğretim görevlisisiniz. Daha önce sizi okuyup da şaşıranlar oluyor mu?

‘Halit Ertuğrul Kırşehir Üniversitesi’ndeymiş’ deyip de burayı tercih eden öğrencilerim var. Eğitim fakültesindeki yüzlerce öğrencimin önemli bir kısmı da böyle diyerek gelmiş. Öğrencilerimle hem hoca-öğrenci hem de çok iyi bir okuyucu-yazar ilişkimiz var. Sadece kitabi dersler değil, hayata dair şeyler de paylaşıyoruz.

Birçok kitabın yazarısınız. Medyatik olmamayı siz mi tercih ettiniz?

Hem kendim istemedim hem de Hekimoğlu İsmail ağabeyin tavsiyesi. Bana, ‘Mesajlarını, TV kanallarında, radyolarda ve gazete sayfalarında değil, yazdığın kitaplarınla ver. Çok göz önünde olma. Şaşaalı bir hayat düşmanı çoğaltır, önyargıyı artırır. Mütevazı hal ise dua ve rahmet kapısını açar. Sen Risale-i Nur hakikatlerini yaşanmış örnekleriyle anlatırken saf, temiz üslubunu koru, siyasete, tartışmaya bulaşma. Kucaklayıcı ol, kimsenin damarına dokunup, önyargı oluşturma.” demişti. Hekimoğlu İsmail ağabeyin bu tavsiyeleri gözümü, gönlümü açmıştı. Allah ondan ebediyen razı olsun.

Yıllardır hikâyelerin kurgu mu, gerçek mi olduğu merak ediliyor. Hangisi?

Hepsi yaşanmış hikâye. Maille, mektupla hikâyesini gönderenler oluyor. Özellikle ‘Arayış Serisi’ adı altında yayınlanan hizmet kitaplarımızın konuları hayal ürünü değil. Kitabın hedef kitlesi, özellikle ilköğretim ve lise seviyesi öğrencileri. Bu sebeple anlaşılır kısa cümleler ve sade bir üslup kullanmaya gayret ediyorum. Ayrıca yüreklere, duygulara hitap etmeye çalışıyorum. Kendimi, onların yerine koyarak, kutsallarına dokunmadan, inandıkları, peşinden koştukları şeyleri konu alan gerçek hikâyelerle gençlerin gönlüne girip hakikati anlatmaya çalışıyorum aslında. Toplumun ve özellikle de gençlerin moral değerlerini pekiştiren, okurların kendileriyle yüzleşmelerine vesile olan hususlar.

Nasıl itimat ediyorsunuz gerçek olup olmadığına?

Maili atan, mektubu yazanla birebir olayı yaşayanı bulup tanışıyorum. Dinliyorum. Boşluklarını görünce itibar etmediğim hayat öykülerini elbette dikkate almıyorum. Ama gerçekten yaşadıklarını fark edip ikna olunca satırlara döküyorum. Hatıralarına saygı olsun diye bir kelime ilave etmiyorum.

Kitaplarınızdaki hikâyeler Risale-i Nur’daki hikâyelere benziyor…

Aslında Nurlarla hayatı değişenlerin hikâyesi kitaplar. Ben kendimi özellikle zorlamıyorum Risale-i Nurlardan, Üstad’dan hizmetten bahsedeyim diye. Ne yaşandıysa onu yazıyorum. Hamdolsun Nurlar bizim aklımıza, kalbimize girdi. Ben onunla adam oldum. Hayatım Nurlarla bir hayata benzedi. Risaleler’deki o hikâyeler bana da ufuk oldu. Bu kitapların menbaı Nurlar. Risalelerdeki çarpıcı örnekler. Bir eğitimci ve iletişimci olarak, Risale-i Nur’un Üstad’ın iletişim tekniği bana yol haritası oldu.

Siz nasıl tanıştınız Risale-i Nurlar ile?

Kırşehir’de Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’ni ziyaret etmiş olan çok muhterem iki ağabey yaşadı: İhsan Barutçu ve Doğan Biner. 1972’de ilk defa Kırşehir’e gelen bir Nur talebesinin açtığı dershanenin yanında ev tutmuşuz. Allah birilerini vesile edecek ya. Biz hizmeti orada tanıdık. Çok yokluk çektik. Ama o günleri o ağabeylerin yardımlarıyla atlattık. Evlerine getirip yedirir içirirlerdi. Bazen evde yaptıklarını bize getirirlerdi. Nur hizmetiyle hayatım değişti ve bugün ben Halit Ertuğrul oldum.

Toplumdaki din algısı yozlaşmış durumda

Kitaplarınız kadar, sizi il il, ülke ülke gezip verdiğiniz konferanslarla tanıyanlar da var… Bu kadar kitabın ve sayısız konferansın gayesi nedir?

Her doğan, yaşayan insanın Allah’ı, imanı, kulluk bilincini, neden ve niçin yaratıldığını bilmeye ihtiyacı var. İnsanoğlunun neden ve niçin yaratıldığını bilmeden kendisine bir yol çizmesi mümkün değil. Kitaplarımı okuyan, konferanslarıma gelen insanların hangi siyasi partiye destek verdiği, ideolojisi beni hiçbir zaman ilgilendirmez. Risale-i Nurlardan aldığımız hakikat iman-ı billah, marifetullah, muhabbetullah düsturuyla yazıyorum kitapları. Bu kitapları okuyanlar Zübeyir Gündüzalp abinin deyimiyle, “Beni buraya gönderirken sormadılar, alırken de sormayacaklar. O zaman alırken sormayacaklarsa ben bugün kulluğun neresindeyim?” diye sorguluyor kendini. Benim düsturum hizmet ve Risale-i Nur düsturu. Üstad’ın ortaya koymuş olduğu hayat tarzını eğitimci olarak uygulamaya çalışıyorum. Kitaplar tabana iyice yayıldığı için konferanslar da aynı ilgiyi görüyor. 15 yılda 5 bine yaklaşan bir konferans vermek nasip oldu. Sadık okuyucu kitlesi konferanslara da ilgi gösteriyor. Bir de konuştuğumuz konular aile içi iletişim, gençlik, çocuk, dinî hayat olunca A’dan Z’ye her kesim dikkat kesiliyor. Özellikle son yıllarda toplumun yapısı olan ailelerde hatta en mütedeyyin insanların ailesinde bile yangınlar, çatışmalar başladı.

Nedir bu çatışmaların sebebi?

İçinde yaşadığımız toplum ve bu toplumun ahlâk anlayışı, aile ahlâkına ve dini ahlâka ters düştüğü için bu kadar çok çatışma var. Siz çocuğunuzu evde on kelam ile düzeltirken dışarı çıktığında onu bozan yüz kelam ile geri dönüyor. Bu toplumdaki din algısının, dine bakışın yozlaştığını gösteriyor.

Aile içi çatışmanın yanı sıra, toplumda bir ayrışma söz konusu. Risale-i Nur talebeleri üzerinden bir firak söylemi yaşanıyor.

Risale-i Nur talebeliğini tasvir edecek konumda biri değilim. Çok çok aşağılarda biriyim. Fakat son söylemlerden şunu anladım ki, Risale-i Nur’a talebe olan, onu okuyan, kırmaz, dökmez, üzmez, kimseyi incitmez. Acz, fakr, şefkat ve tefekkür içinde olmalı Nur talebeleri. Tefekkür, kainattaki tarifi edilmez ikramları, inamları, güzellikleri görebilmek, onu anlayabilmektir. Allah’ın nimetlerini ikram ve inamlarını gören ne haram yiyebilir, ne yanlış yapabilir, ne başkasına zarar verebilir. Eğer bir eksiklik varsa bende, bizde. Demek ki tefekkür adamı olamıyoruz.

Babasız büyüdüm

Bu kadar yoğunlukta kendinize vakit ayırabiliyor musunuz? Eşiniz sitem ediyor mu?

Her hafta sadece pazartesi, salı Kırşehir’deyim. Diğer günler yurtiçi-yurtdışı konferansta oluyorum. Allah bana hayırlı bir eş nasip etti. Evde olmasına rağmen, bütün desteğiyle arkamda duruyor. Yapmaya çalıştığımız hizmetin farkında olduğu için sitem etmez asla. Evden her çıkışımda önce onunla helalleşirim. Ömür nerede biter bilemeyiz. İki çocuğum var. Oğlum hukuk doktorası yapıyor, benimle aynı üniversitede hem de derslere giriyor. Kızım doktor.

Seneler sizden pek bir şey götürmemiş gibi. Genç görünmenin sırrı iman gücü mü?

Dua gücü diyelim. Bir gönül büyüğümüz, ‘Çare olan çare bulur, el uzatana eller uzanır, yardım edene yardım edilir.” demişti. Yoksul ve çaresiz bir hayat yaşadığım için, mümkün mertebe çare olmak için uğraşıyorum. Allah nice güzelliklere vesile ediyor. O insanların duası hürmetine ayakta durduğuma inanıyorum.

Yorulduğunuz olmuyor mu ya da konferansları bırakmayı düşündüğünüz?

Doğrusu bir ara çok yorulmuştum. Bir büyüğümüzle istişare ettiğimde, ‘Belki girilecek muhtaç gönüller vardır. Takdir-i İlahi olmadan kendi hizmetini bitirme, davetlere icabet et, her birinde bir hikmet vardır.’ demişti. O sebeple gücümün yettiği yere kadar devam edeceğim.

Bu kadar kitabı yazan biri olarak siz neler okuyorsunuz?

Türkiye’nin geçmişten gelen problemlerine ışık tutabilecek eserler yazmamı istedi bazı büyüklerimiz. O sebeple  yakın tarih ve sosyoloji kitapları okumaya gayret ediyorum.

Müzik dinler misiniz?

Mehter marşı ve ilahiler coşturur beni. Şiir okumayı çok severim. Özellikle hasret şiirleri. Ömür boyu babama hasret kaldım. 24 yaşına kadar babamı göremedim.

Neden?

Babam ben çok küçükken Adıyaman’dan İstanbul’a gelmiş. Sonra kendine yeni bir hayat kurmuş, evlenmiş. Annem bizi yalnız başına büyüttü. Annem de babam da rahmetli oldu. Babamın eşi olan hanımefendi ve çocuklarıyla hâlâ görüşüyoruz. Bizim frekansımızda insanlar. Eğer o günlerin ızdırabı, çilesi olmasaydı bugün Halit Ertuğrul olmazdı. Rabb’im önce derdi verdi, imtihan etti ve biz öyle öyle bugünlere geldik.

Sosyal medyada hayli aktifsiniz…

Gördüklerinizin hiçbiri ben değilim. Şu an adıma açılmış birçok Twitter ve Facebook hesabı var. Bir tanesi çok aktif, epey takipçisi var. Ve üslubu bana o kadar çok benziyor ki sanki beni çok iyi tanıyan biri gibi. Çok rica ettim bırakması için ama bırakmıyor. Bazılarını mahkeme kararıyla kapattırabildik.

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>