Türkiye Hâlâ İnternette Dijitale Bir Türlü Geçemedi

dijital

 

Dijital olmayı akıllı telefon kullanmadan ibaret sanan bizler, bir şeyi göz ardı ediyoruz: Ne yazık ki, Türkiye hâlâ dijitale geçemedi,  internette takılıyor.Yrd. Doç. Dr. Fatoş Karahasan, dijital dünyanın kurallarını yazdığı kitabında; “dijital dünya bir okyanus ve anlamak kolay değil” diyor. Karahasan, dijital çağda Türkiye’nin üreten değil tüketen olduğunu söylüyor.

 TUĞBA KAPLAN – 23 Aralık 2012

Kim düşünürdü world wide web ( WWW) denilen ‘dünyayı çevreleyen ağ’ın bu kadar yayılacağını. Biz farkına varmadan hayatımızın önemli bir bağlantı kablosu olacağını. Düşünmedik elbette ve gecikmeli de olsa ülke olarak ancak 20 yılda internete uyum sağlayabildik. Gelişen teknolojiyi ve bilim dünyasını anlamak, görünen o ki sadece aşina olmakla mümkün değil. İnsanoğlunun bütün ihtiyaçlarını neredeyse internet aracılığıyla gidermeye başlaması, her şeyin yeni başladığının bir işareti. Her şey yeni başlıyor derken, yeni bir dijital, bilişim, iletişim çağı anlaşılabilir. Milliyet Gazetesi yazarı ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatoş Karahasan tam da taşlar yerinden oynarken, bu yeni çağda nelerle karşılaşacağımızı, yeni teknolojileri, doğruları-yanlışları, Doğan Kitap’tan çıkan “Taşlar Yerinden Oynarken Dijital Pazarlamanın Kuralları” kitabında bir araya getirdi.

Gazeteciler rafine bilgi üretecek

Dijital dünya adeta bir okyanus, anlamak öyle kolay değil. Gazeteler açısından da yeni döneme entegre olmaları, varlıklarını sürdürmeleri açısından önemli. Fatoş Karahasan, kaliteli içeriğin okunması için gazetelere yeni modeller bulmalarını tavsiye ediyor. Yeni dönemde okurların yorum ve katkılarıyla yapılan haberler çok fazla trafiğe sebep olsa da, bir gazetecinin titizliliği, araştırma becerisi ve  profesyonelliğiyle amatörlük arasındaki farkın dikkatten kaçmayacağı kanaatinde. Geleneksel medyanın 2040’ta yok olacağına dair iddialar var. Karahasan, bu konuya şöyle açıklık getiriyor: “Bence ne gazeteler ne de televizyon yok olmayacak. Sadece etkileşim biçimleri değişecek. Mesela Newsweek gibi dijitale geçerek içerik üretecek. Bu süreçte kaliteli içerik ön plana çıkacak. Pop kültür devam ederken, damıtılmış rafine bilgiye ihtiyaç olacak. Bunu da gazeteciler yapacak. Giderek vasatlaşan dünyada ayrışabilecek malzeme üreten kesim onlar olacak. İşte bunu yapanlar gazeteci, diğerleri haberci.” Yeni dönemde bunların yanı sıra basılı formun pahalı olması ve lükse dönüşmesi bekleniyor.

En büyük sorun mahremiyet

“Dijitale bu kadar güvenmek, her yeni teknolojiye dâhil olmak ne kadar doğru?” sorusuna birçok insan cevap arıyor. Karahasan’a göre hayatımızdaki bütün değerli bilgileri internet denen akıllı makine tek tek kontrol ediyor. Facebook gibi sosyal paylaşım sitelerinde bize ait önemli bilgileri çok rahat paylaşıyoruz. Kişi kendi güvenliğini sağlayabilir. Yerli yersiz her ortamda ne yaptığını afişe etmek zorunda değil. Kendi otokontrolünü yapabilir. Şahsi bilgilerini almak isteyen şirketleri engelleyebilir. Mesaj almak istemediğini belirtebilir. Kişisel bilgilerini paylaşmayabilir. Google geçmişini temizleyebilir. Elbette bunu takıntı haline getirmemek de bir o kadar önemli. Çünkü her şeyi kontrol altına almak mümkün değil. Bunun yanı sıra hız ve internet zaman içinde bizi tembelleştirebiliyor. Az düşündürerek düşünme melekelerini daraltıyor. Hatta aptallaştırıyor. Google da bir süre sonra vasat bilgi vermeye başlayacak. “Aptal olmak istemiyorsak kaynakları süzmeyi öğrenmeliyiz.” diyen Fatoş Karahasan, dijital ağlar bize farklı teklifler sunsa da ayrıştırmak gerektiğini düşünüyor.

Akıllı telefona sahip olmakla dijital olunmuyor

İyisiyle kötüsüyle dijital dünya kaçınılmaz bir süreç. Mühim olan dijitali algılamak ve üretmek. Ama gelin görün biz ülke olarak tüketmekten anlamaya ve üretime bir türlü geçemedik. “Facebook’ta şu sıradayız. Twitter’da buradayız. Linkedİn de şunu yaptık demek beni ilgilendirmiyor.” diyen Karahasan’a göre günlük hayatta insanların yaptığı şey, bu ülkenin geleceğine katkıda bulunmadığı için başkalarını da ilgilendirmiyor: “Neden biz program yazan, yazılım üreten gençler çıkaramıyoruz? Tüketimden kolay ne var? Bizim insanımız evine bir bilgisayarı, eline de kahvesini alıyor, arkadaşlarının yaptığı yorumları okuyup, fotoğrafları beğeniyor. Bu mudur dijitallik? Bu kahve muhabbetinden öteye geçmiyor. Facebook dediğiniz şey okul kantini. Bizim içerik üretmeye ihtiyacımız var. Yeni işler yapacak girişimcilere ihtiyacımız var. Rusya’daki Yandex, Çin’deki Badoo meydan okuyor, yeni bir şeyler yapıyor. Biz bilgisayara yeni geçmiş insanlar olarak bakıyoruz hayata. Yıllardır sanki ABD’nin açtığı bir internet kafede, bir köşeye geçip oturmuş gibiyiz. Biz buna internetli olmak diyoruz. Bu yüzden biz dijital çağda değiliz. Akıllı telefona sahip olmak, fotoğraf çekmek, akıllı telefondan sohbet etmek dijital olmak değil. Bir şey üretmek, kendini ifade etmek, ürettiğinle var olmak ve en önemlisi insanlara katkı sağlama, bir amaç uğruna hizmet etmek ‘dijital’ olmak demektir. Ne zaman biz dijital oluruz? O teknolojiyle bir girişim başlatırsam, yeni bir şeyin kapısını aralarsam, dünyanın herhangi bir yerinde etki üreten kişilere ulaşırsam. İyi üreticilere ihtiyacımız var. Tüketmek kolay, üretmek zor. Türkiye üretmek zorunda, dijital çağa girmek için.”

[email protected]

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>