Menemen, Nakşileri yok etme operasyonuydu

Menemen, Nakşileri yok etme operasyonuydu

TUĞBA KAPLAN

1 Aralık 2013, Pazar

Yazdığı yakın tarih romanlarıyla bilinen Zekeriya Yıldız, ‘Gül Ateş, Sine Ateş Menemen’de yakın tarihin en önemli olaylarından birine ışık tutuyor. Yıldız’a göre Menemen olayı, Nakşileri yok etme amacı güden bir derin devlet operasyonu.

Menemen romanını yazarken, belgeler ve canlı tanıklardan istifade ettiniz mi?

Olaya dair ne kadar kitap, yazı dizisi, hatırat, roman, arşiv, bilgi ve belge, ne varsa okudum. O dönemdeki 6 gazetenin tüm nüshalarını taradım. Şahitlerin hatırat ve akademik çalışmalarını inceledim. Bunların sonucunda kendi zihnimdekilerle bir roman kurguladım. Olayın yaşandığı mevsimdeki gibi Aralık ayında 10 gün Menemen’de kaldım. Menemen Hadisesi’ni gerçekleştirenlerin Manisa’dan Menemen’e uzanan bir güzergâhı var. Onu takip ettim. Gittikleri köylerde kaldım.

Romanda anlattıklarınız kurgu mu ?

Kurgu ama anlatılanlar bilgiye dayalı gerçekler. 80-90 yıl sonra dönüp baktığımda, Menemen’in devletin derin unsurlarının aktif olarak kullanıldığı bir devlet operasyonu olduğunu görüyorum.

Böyle bir operasyon neden yapılmış olabilir?

Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın irticaya teslim olduğu gerekçesiyle kapatıldığını görüyoruz. Oysa ortada böyle bir hadise yok. Fırkanın kapatılması için bir gerekçe olarak ortaya atılıyor. Ayrıca belediye seçimlerinde Nakşilerin aleni olarak bu partiyi desteklemesiyle Nakşilerden intikam alındı. Her ne kadar fiili bir hareket yoksa da Nakşiler bir engel olarak görüldü. Bir anlamda Nakşileri yok etme operasyonudur.

Menemen’in 83 yıl önceki sıradan bir olay olmadığını mı söylüyorsunuz?

Evet. Cumhuriyet’in kurucuları, İttihatçı geleneğin temsilcileri. Devleti kaybetme korkusu yaşamış insanlar. O korkunun etkisiyle olsa gerek devletin içinde, kanun dışı işleri devlet adına yapabilecek derin yapıları hep muhafaza ettiler. Bunu kontrolden çıkan kişi ve yapıları ortadan kaldırmak için ustaca kullandılar. Gizli açık darbeler, suikastlar, tertipler, sabotajlar, komplolar her zaman oldu. 27 Mayıs İhtilali, 12 Eylül’e giden süreç, Gazi Olayları, Madımak, 28 Şubat sürecinde yaşananlar, Susurluk ve Ergenekonlar her zaman olageldi. Menemen’e bu gözle bakarsanız tanıdık yöntemler ve simalar görürsünüz…

Menemen’deki tanıdık sima kim?

Giritli Mehmet. Devletin sadece Menemen’de değil Çerkez Ethem’in tasfiyesinde ve daha birçok operasyonda kullandığı isim. Her dönem itinayla korunup kollandığını görüyoruz. Bu kilit ismi tahlil etmek bile olayın nasıl ustaca düzenlendiğini gösterir.

Serbest Fırka kapatılmasaydı, Menemen yine de olur muydu?

Bunu ben de çok düşündüm. SCF kapatılmasaydı 1931’de yapılan seçimleri kazanırdı. SCF seçimleri kazanmış olsaydı bile Menemen benzeri bir olay mutlaka yaşanırdı. Ve yaşanacak olayın da kaynağı irtica olurdu. Çünkü irtica, Cumhuriyet’i kuran kadronun hassas noktası. Dolayısıyla Menemen’de olmazdı, başka bir yer olurdu. Hâlâ Menemen’in girişindeki Kubilay anıtının önünde irticadan kaygı duyanlar her 23 Aralık’ta toplanır, irticaya lanet okurlar.

Bana göre Esad Erbili de Kubilay da şehittir, mazlumdur

Menemen Olayı neden sert ve kanlı bir hadise olarak anılıyor?

3’ü çocuk 6 meczubun akıl mantık almayacak, deli divane bir eylemle Menemen meydanına gidip, camiden bayrağı çıkarırken ona engel olmak isteyen bir subayın öldürülmesinden başka bir şey değil bu hadise. Zabıtalık bir vaka aslında. Olay sonrasında ceplerinden esrar çıkan bu meczuplar, kendilerine müdahale eden Kubilay adındaki genç bir subayı öldürüyor. Kafasını bağ bıçağıyla kesip tevhit sancağının başına takıp meydana dikiyorlar. Bu hadise sözde Nakşilik, din ve İslam adına yapılıyor. Haliyle Menemen’de büyük bir irticai kalkışma yapıldığı düşünülüyor. Anlayacağınız bir algı yönetimi olmuş.

Esad Erbili, İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmadı diyorsunuz…

Kubilay olayından sonra kurulan İstiklal Mahkemesi değil. Divan-ı örfi yani sıkıyönetim mahkemesi kuruluyor. Başına olağanüstü yetkilerle atanmış Mustafa Muğlalı Paşa getiriliyor. Esad Efendi’nin tutanaklarına bakınca, ona yükledikleri suçlamalar çok basit ve komik. Suçsuz olduğu bilindiği halde idamla yargılanıyor. Yaş haddinden dolayı idama bedel 46 yıl ceza alıyor. Ama onay kararı çıkmadan vefat ediyor. Üremi hastalığından dolayı vefat ettiği söyleniyor. Bölge halkı ve yazılmış kitaplarda ise zehirlenerek öldürüldüğü bilgisi hâkim. Yani idam edilemeyeceği anlaşılınca zehirleniyor. Oğlu olaylarla çok ilgili bir isim olmadığı halde, sadece babasının ‘Cemaati sana, seni de Allah’a havale ediyorum’ demesi üzerine idam ediliyor. Halifesi diye.

Kitap Esad Erbili Hazretleri’nin şiirinden alıyor ismini. Sizin için kim Esad Erbili Hazretleri?

Bana göre bir din mazlumu. Bu ülkenin yetiştirdiği önemli bir din âlimi, gönül adamı cemaat lideri. Bu kitaptan ümidim onun gibi bir mazlumun tanınmasına vesile olması. Ama bana göre Kubilay da bir mazlumdur, şehittir.

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>