Bir mektup nelere kadirmiş!

Bir mektup nelere kadirmiş!
TUĞBA KAPLAN – İSTANBUL

26 Nisan 2013, Cuma

Başta Efendimiz (sas) olmak üzere birçok Allah dostu, mektup göndererek İslam’a davette bulunmuş, satırları insanları irşada vesile kılmış. Allah Dostları’ndan Mektuplar kitabı sadece tebliğin değil, nasihat ve İlahi aşkın kelimelere nasıl döküldüğünü anlatıyor.

Şimdilerde ne kadar da kolay iletişim kurmak. Bir telefon, bir mesaj ya da e-posta ile her an istenilen kişiye anında ulaşıyor sözler, düşünceler. Eskiden bu  kadar kolay olmadığı kadar, yüzeysel de değildi iletişim kurmak ya da bir mesajı iletmek. Belki de geçmişteki iletişimin derinliği yazılan mektuplarda saklıydı. Ahh o mektuplar! Nelere vesile olmadı ki? Yazılan samimi ve dürüst bir mektup nasıl da anlamlı bir tebliğ ve irşad vasıtası olmuş bir zamanlar. Nebiler Serveri’nin İslam’ı tebliğ için krallara hitaben yazdırdığı mektuplar bunların en güzel örneği… Tasavvuf ehlinin müşküllerini rahatlıkla anlattığı, rüyaları tabir edip sorulara cevap verdiği, devlet adamlarına nasihat için kullandığı ne kutlu bir iletişim şekli olmuş zamanında. Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın naklettiği Hz. Süleyman’ın ‘Bismillahirrahmanirrahim’ diye başlayan mektubu ve Sebe Kraliçesi’nin imana geliş hikayesi de buna bir misal.

Allah yoluna davetin mücadeleli ve çetin tarihinde mektupların önemi hayli büyük. Yazar Tarık Velioğlu ‘İlahi aşk nasıl kelimelere döküldü? Allah Dostlarından Mektuplar’ isimli kitabında bu mektuplara yer veriyor. Ufuk Yayınları’ndan çıkan çalışma, Peygamber Efendimiz’den (sas) günümüze kadar tarih boyunca yaşamış  Allah dostlarının, 50’den fazla maneviyat önderinin kaleme aldığı 80 kadar mektubundan oluşan bir çiçek buketi sunuyor. Efendimiz’in Necaşi’ye, Hz. Ali’nin Selman-ı Farisi ve torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e, Hasan Basri’nin Ömer b.Abdülaziz’e, Mevlânâ’nın İzzeddin Keykavus’a, Şems-i Tebrizi’nin Mevlânâ’ya yazdığı mektuplar yaşamadığınız, görmediğiniz, dönemlerin olayların içine çekiyor. Abdülkadir Geylani, Hacı Bayram Veli, Mehmed Emin Tokadi ve Muhammed Esad Erbili gibi veli zatların nasihat niteliği taşıyan mektupları, kul olma mücadelesi veren insanın yoluna ışık tutuyor.

Allah dostlarının güzel sözleri gönülleri aydınlatmaya vesile olacak

Tarık Velioğlu (Kitabın Yazarı):“Kitabı hazırlamaya daha önce bu tarzda bir çalışma yapılmadığını düşündüğüm için başladım. Bu tarz eserlerden seçme mektupları bir araya getirip bir ‘mektubatlar mektubatı’ halinde günümüz okuyucusuna ulaştırmanın anlamlı olacağını düşündüm. Bu sayede hem Allah dostlarının güzel sözleri gönülleri aydınlatmaya vesile olacak, hem de bugün bazılarının yalnız isimleri bilinen, bazılarınınsa isimleri dahi bilinmeyen büyük insanların hakkânî kelâmları günümüzde yeniden okunuyor olacaktı. Allah Dostlarından Mektuplar içinde tebliğ ve irşad amaçlı mektupların yanı sıra İlâhî aşkın en güzel ifadelerinin bulunduğu mektuplar da var. Bu mektuplarda büyüklerin Allah ile olan münasebetini, O’na karşı duydukları derin sevgiyi anlayabiliyoruz. Bu mektuplardan günümüz okuyucusuna hitap edebilecek, verdiği mesaj hâlâ taze olanları seçmek için birçok kaynağı taramaya çalıştım. Mektupları orijinal kaynaklardan aldım. Mektupların bir kısmını Arapçadan tercüme ettim, bir kısmını Osmanlıcadan sadeleştirdim. Bazılarını ise daha önce basılmış mektubat türü eserlerden seçerek iktibas ettim.”

 

Peygamber Efendimiz’den (sas) Habeş Necaşisi Ashama’ya

“Bismillahirrahmanirrahim

Allah’ın Resulü Muhammed’den, Habeş kralı Necaşi Ashama’ya,

Senin temelli selamet içinde olmanı diler, senden dolayı Allah’a hamd ü sena ederim.

O’ndan başka ilah yoktur. Melik, Kuddüs, Selam, Mü’min ve Müheymin olan O’dur. Şehadet ederim ki, İsa b.Meryem; Allah’ın çok temiz, iffetli, dünyadan el etek çekmiş olan Meryem’e ikmal ettiği Ruhu ve Kelimesidir ki, Meryem, böylece ona gebe kalmış, yüce Allah onu, ruhundan nefh edip yaratmıştır. Nasıl ki Adem’i de kudret eliyle ve nefhiyle öyle yaratmıştı. Ben seni, bir olan, eşi ve ortağı bulunmayan Allah’a O’na ibadet ve taate, bana tabi olmaya ve Allah’tan getirip tebliğ etmiş olduğum şeylere iman etmeye davet ediyorum. Ben, sana gereken tebliğatı yapmış, dünya ve ahiret mutluluğunu sağlayacak öğüdü vermiş buluyorum.

Öğüdümü kabul ediniz!

Doğru yola uyanlara selam olsun!”

Hz. Ali’den (k.v.) Selman-ı Farisi’ye

(Allah’a hamd ü sena, Resûl’üne salât ve selâmdan)

“Sonra bilin ki; dünya, dokununca ele yumuşak gelen, fakat zehri insanı öldüren yılana benzer. Dünyadan elde ettiğin, seni aldatan, sana hoş gelen şey az bile olsa gene ondan yüz çevir. Değil mi ki ondan ayrılacağını iyiden iyiye biliyorsun, onun gamlarını da fırlat at, halden hale dönüşüne de aldırış etme. Onunla uzlaştığın zaman, en fazla ondan sakınacağın zaman olsun. Çünkü ona dost olan, neşeyle, sevinçle ona inandı, yüreğini ona verdi de kandı mı, dünya onu halden hale sıyırır atar, dertlere, belalara katar.”

Yahya b. Yezid’den (k.s.) Malik b. Enes’e

“Bismillahirrahmanirrahim

Öncekiler ve sonrakiler arasındaki Efendimiz Muhammed’e salât ü selâm olsun.

Yahya b. Yezid’den, Malik b. Enes’e:

Bundan sonra derim ki: İşitiyorum ki ince kumaştan elbise giyiyor, elenmiş buğday ekmeği yiyormuşsun. Yumuşak minderler üzerinde oturuyor, kapında nöbetçiler bekletiyormuşsun. Halbuki sen, ilim kürsüsünü işgal eden bir zatsın, insanlar ta uzak diyarlardan develerin bağırlarını döve döve sana geliyorlar; halk sana koşup seni imama imam biliyor ve senin sözlerine kulak vererek arkanda gidiyor. O halde Allah’tan kork ey Malik ve tevazudan ayrılma! Benden sana bir nasihat olmak üzere bu mektubu yazıyorum. Mektubumun içindekileri Allah’tan başka kimse bilmiyor. Allah’ın selamı üzerine olsun.”

Akşemseddin’den Fatih Sultan Mehmed’e; İstanbul fethinin hemen öncesinde

“Hüve’l- Muizzü’n-Nasir (Allah aziz kılan ve yardım edendir)

Dünyevi rahat, uhrevi rahatlığa nispetle yok hükmündedir. Cismani lezzet ruhani lezzete nisbeten hiçbir şeydir. Hiçbir şey olana iltifat etmeyesiniz. En şiddetli imtihan/bela peygamberlere, sonra evliyalara ve sonra da halifeleredir. Peygamberler ve veliler silkinde yol tutmuş olduğunuz büyük nimet bilip hiçbir beladan üzüntü duymayasınız, bilakis mütelezziz olasınız ki, Allah’ın kelamında bir zorluk, iki kolaylık arasında zikredilmiştir. İnşallah en kısa  zamanda iki kolaylığa ulaşılıp, düşmanlar her tarafta makhur ve zelil ola. Ta ki her zamanda mansur ve muzaffer olasınız. Hiç ahdsiz gelme, ahdini nakzetme. Memleketin ahvali sizin ahvalinize tabidir. Zira sultanlar, beden hükümünde olan memlekete nispetle ruh gibidirler. Türkmen’den afil olmayasınız, önünde ip salıvermeyesiniz, bilmiş olasınız.

Kulların en zayıfı

Muhammed el-Fakir”

 

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>