Baransu’nun suçu darbeyi deşifre etmek

Yaptığı haberlerle darbelerin deşifresi ve demokrasinin güçlenmesinde önemli katkıları olan gazeteci Mehmet Baransu, 6 aydır tutuklu. Hakkındaki davaları avukatı Sercan Sakallı ile konuştuk.

Balyoz darbe planlarını deşifre eden ve haberleştiren gazeteci Mehmet Baransu, 6 aydır tutuklu. Bir değil, birkaç davadan yargılanıyor. Baransu’nun avukatı Sercan Sakallı, dosyalarda kısıtlama kararı olduğu için müvekkilinin yargılandığı davalarda hâlâ neyle suçlandığını tam olarak bilmediklerini söylüyor. “Suçu sadece darbeyi önlemek.” diyen Sakallı, Baransu’nun neden tutuklu olduğunu sulh ceza hâkimlerinin anlatması gerektiğini  belirtiyor.

-Mehmet Baransu ile ilgili görülen davalar, ertelenen duruşmalar var. Ama tam olarak Baransu kaç davadan yargılanıyor?
Balyoz davası, MGK davası, Uludere ve Twitter üzerinden açılan hakaret davaları var. Ve bunların hepsi siyasi davalar. Ekimde her gün bir dava görülecek. Tayyip Erdoğan, Emine Erdoğan, Binali Yıldırım,  Hüseyin Çelik, Mehmet Metiner, Hakan Fidan ve daha birçok ismin davacı olduğu davalar var. Kabinenin hepsiyle davamız devam ediyor. 80’e yakın derdest davası var.

-Peki, hangilerinden dolayı tutuklu?
Balyoz davası olarak bilinen davada savcılığın talebi üzerine savcılığa vermiş olduğu belgelerden dolayı tutuklu. Detayları biz de çok bilmiyoruz. Çünkü dosyada kısıtlama kararı var.

-Kısıtlama kararının gerekçesi nedir?
1. Sulh Ceza Hâkimliği, 15 Aralık 2014’te soruşturmanın amacını tehlikeye düşürme ihtimaliyle şüphelinin ve müdafiinin dosyaya erişim hakkı engelleniyor. Bize gösterildiği kadarıyla biliyoruz. Baransu’ya yönelik açılan Balyoz davasında hâlâ neden tutuklu olduğunu bilmiyoruz. Ahmet Altan,  Yasemin Çongar, Yıldıray Oğur, Kurtuluş Tayiz bu dosyada şüpheli. Sorulan sorulardan bunu anlıyoruz. Oğur ve Çongar’ın da ifade verdiği basına yansıdı. Ama Altan’ın ifadesini almıyor savcı.

-Neden?
Altan’ın avukatı Veysel Ok dilekçe verdi, “İsterseniz şimdi getireyim, isterseniz hafta içi” diye ama savcı daha sonra çağıracağını söyleyerek aylardır almıyor Altan’ın ifadesini. Ahmet Altan sansasyonel bir isim. İfade verirken susmayacağı için savcılık onu ifadeye çağırmıyor. Sanki Baransu gazetecilik faaliyeti çerçevesinde bu haberleri yapmamış gibi göstermeye çalışıyorlar. Oysa Baransu’nun gazetecilik yaptığı için yargılandığı çok açık.

-Darbe planları, ‘devletin güvenliğine ilişkin belge’ olarak adlandırılıyor. Madem devletin güvenliği söz konusuydu, Balyoz darbe davası neden kapatıldı?
Balyoz’da belgeler savcılığa ulaştıktan kısa bir süre sonra iddianame yazıldı. 2012’de karara bağlandı, daha sonra Yargıtay tarafından onandı. Dosyada onlarca bilirkişi raporu var. Bilirkişilerin, mahkemenin, Yargıtay savcı ve üyelerinin göremediği şeyleri Mehmet Baransu nasıl tespit etsin? Baransu’nun suçu darbeyi önlemek, darbeci geleneği Türkiye’nin gündeminden uzaklaştırmak. Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman son kitabında “Balyoz darbedir.” diyor. Ses kayıtlarını da kimse yalanlamadı. Baransu’yu haklı kılan bir diğer şey de Çetin Doğan’ın da aralarında  olduğu 7 sanık hakkında başsavcı vekilinin dosyayı temyiz etmesi. “Sahte dijitaller dikkate alınmasa dahi bu kişilerin darbe teşebbüsünde bulunduğu açıktır. Bu yönüyle dosya bozulsun.” kararını verdi.

-Darbe planlarını yazarken kahraman olan Baransu nasıl vatan haini oldu?
Baransu muhalif bir gazeteci. Temel olarak haksızlığa karşı duruyor. Örneğin, MİT yanlış bir istihbarat verip Uludere’de 34 kişinin öldürülmesine sebep oluyorsa bunu korkmadan yazdı. Cumhuriyet, geçenlerde manşetten yer verdi bu habere yeni gibi. Ama Baransu bu haberi 4 yıl önce yazmıştı. Üstelik bu haber yüzünden de yargılanacak. Bu haberi şimdi yazmak kolay. İktidarın en güçlü olduğu dönemde yazdı Baransu. 2011’de yazdığı Uludere haberleri sebebiyle 4 yıl sonra MİT şikâyet dilekçesi yazıyor.

-MİT’in hukuk müşavirliği bu haberi 4 yıl boyunca görmemiş mi?
MİT, bu suç duyurusuyla haberin doğruluğunu kanıtladı. Bu haberler daha sonra Meclis Uludere Araştırma Komisyonu’nun raporuna girdi. Bu şikâyet dilekçesiyle beraber savcıya ifade verdik. Savcı tutuklamaya sevk etti. Ama mahkeme tutuklamadı, yurtdışı çıkış yasağı koydu. Uludere haberini ilk yapan Baransu devletin gizli belgelerini temin etmekten, MİT Kanunu’na muhalefetten yargılanıyor.

-Baransu’nun 52 yılla yargılandığı bir de MGK davası var.
Orada da ayrı bir usulsüzlük var. Baransu “Gülen’i bitirme kararı 2004 MGK’da alındı” haberinde MGK kararına ilişkin belgeyi yayımlamış. Ama bu dava 4 aylık Basın Kanunu’ndaki sürede açılmamış. Bu sebeple mahkeme düşme kararı vermek zorundaydı. Ama esas kararına bıraktılar. Cesaret edemediler düşme kararı vermeye.

-MGK davasında Baransu’ya hangi suçlar isnat ediliyor?
Savcılık önce ‘basın özgürlüğü’ kapsamında 26 Mart 2014’te takipsizlik kararı veriyor bu davaya. Ama 17-25 Aralık’tan sonra konjonktür değişince, başsavcı vekili Hüseyin Gümüş takipsizlik kararını iade ederek dava açılmasını beyan etti ve iddianame hazırlanarak dava açıldı. Devletin güvenliğine ilişkin bilgileri hile ile alma/çalma, devletin siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama ve MİT Kanunu’na muhalefetten yargılanıyor.

-AKP hâlâ var ise ve iktidardaysa, bunda Mehmet Baransu’nun yaptığı haberlerin katkısı  nedir?
Çok büyük bir katkısı var. Kimse çıkıp da “Balyoz ifşa olmasaydı da AKP varlığını devam ettirirdi” demesin. Bir kere darbeci zihniyeti deşifre etti Baransu. Bu haberlerle darbe yapmadı, Türkiye’yi rahatlattı. AK Parti darbecilerle mücadele eden gazeteciler sayesinde varlığını devam ettiriyor.

HAVUZ HABERLERİNDEN İDDİANAME YAZILMIŞ

-Baransu’nun bir de GDO davası olduğunu söylüyorsunuz.
2012’deki basın affı kapsamında ertelenen Ergenekon, Balyoz sürecindeki gizliliği ihlal suçları vardı Baransu’nun. Ama zamanında yaptığı Mersin’deki GDO haberlerinde ismi geçen şahıs Mahmut Arslan suç duyurusunda bulunuyor. Mahkeme öyle bir ceza veriyor ki temyiz edilemez. Hapis cezası verse temyiz edilebilir ama para cezası veriyor. O dosyayı kesinleştiriyor. 3 yıl içinde suç işlemiş olduğu için de basın affı kapsamındaki 20’ye yakın gizliliği ihlal suçu yeniden açılıyor. Şimdi o haberler dolayısıyla da çok ciddi suçlamalara maruz kalıyor. 60 sanık var ama hiçbirini tanımıyor müvekkilim. 500 sayfalık iddianamede terör savcısı İsmail Değirmenci’nin 200 sayfalık bir örgüt tanımı var. Tam bir komedi. Nagehan Alçı, Halime Kökçe gibi havuz gazetesi yazarlarının söylemleri ve bu gazetelerin yalan haberleriyle yazılmış iddianame. Yeni Şafak’taki komik eskitilmiş belgeler, Star’daki üçgen örgüt piramidi iddianamede. Sanki Türkiye’de olup biten her şeyin müsebbibi Baransu gibi onu hedefe koyup yıpratma derdindeler.

-Hidayet Karaca’nın avukatı, aynı zamanda gazeteci Gültekin Avcı da tutuklandı. Avukat, savcı ve hâkimlerin tutuklanması sizi tedirgin ediyor mu?
Gazeteci kimliğinin yanı sıra eski cumhuriyet savcısı ve avukat olan Gültekin Avcı, hukuki donanımı yüksek bir isim. Bu tür avukat yargılamalarında Adalet Bakanlığı izni şart. Bu izin yok ortada. Avukatlık kapsamında değil, örgüt üyeliği kapsamında soruşturmayı yürüttüklerine dair bir kılıfları var. Siyasi davalarda şüphelilerin müdafilerine açık bir gözdağı bu.

-Türkiye’de hukukun geldiği noktaya rağmen umutlu musunuz?
Bu hukuksuzluklar bir gün yapanların da karşısına çıkacak. Ama o kaybettiğimiz hukuk nasıl geri gelecek onunla ilgili çok umutlu değilim doğrusu. Birçok meslektaşımla bir araya geldiğimizde “Bir imkânımız olur mu? Yurtdışına gidebilir miyiz?” diye konuşuyoruz. Çünkü kişiye göre hukuk uygulanıyor ve bu çok açık yapılıyor. Bizler hukuku işletemiyoruz. Benim bile bir avukat olarak hukuki güvenliğim yok.