Anadilde eğitimi savunan Hocaefendi, çözüme nasıl karşı olabilir?

Anadilde eğitimi savunan Hocaefendi, çözüme nasıl karşı olabilir?

TUĞBA KAPLAN

23 Şubat 2014, Pazar

Akil İnsanlar Heyeti ile 2,5 ay İç Anadolu’yu gezip, çözüm sürecinin önemini anlattı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı Cemal Uşşak. Çözüm sürecinin ilk adımı olarak gördüğü çatışmasızlık sürecini ve bölgedeki izlenimlerini dinlediğimiz Uşşak, son zamanlarda dillere pelesenk olan ‘Hizmet Hareketi çözüm sürecine karşı’ iddialarını eleştiriyor.

Son zamanlardaki “Hizmet Hareket’inin çözüm sürecine karşı olduğu” argümanını nasıl yorumluyorsunuz?

Hizmet, hiçbir zaman hiçbir yerde, herhangi bir çözüm sürecine karşı olmadı ve olamaz. 30 yıldır akmakta olan kanın durmasına vesile olacak bir çözüme karşı olamaz. Hizmet çözüme karşı değildir. Öte yandan genel olarak Hizmet, çözüm sürecini desteklemekle beraber gayet doğal olarak bazı konularda türlü eleştirilerini, çekincelerini ifade edebilir. Buna dikkat etmek gerekiyor. Türkiye’de yanlış bir algı ile çözüm süreci hakkında bir tavsiye bile neredeyse çözüm karşıtlığı gibi görülüyor. Sorunun çözümü için atılması gereken başkaca adımlar vardır. Bunlar da sır değildir.

Ne gibi adımlar?

Herkesin bildiği adımlar aslında. Nihai çözümden söz edilecekse, önce ülkemizin her tarafında yaşayan tüm Kürt kardeşlerimizin insani, yasal ve temel taleplerini karşılamak gerekiyor. Sadece örgüt üzerinden götürülen çatışmasızlık süreci çözüme giden önemli bir adım ama yeterli değil. Dağlardan cenaze gelmemesi şüphesiz anlamlıdır. Azami hassasiyetle bu çizginin korunması lazım. Ama AK Parti’nin Kürtler için umut olarak verdiği adımlar atılmadıkça, nihai bir çözüm sürecinden bahsedilemez. Kısacası bunu dile getirmek de çözüme karşı olmak demek değil. Tartışmaya kültürel haklar gibi faktörleri geciktirmeden katmak gerekiyor.

Öyleyse, neye dayanarak Camia’nın çözüm sürecine karşı olduğu argümanı çıkarılıyor?

Buna delil olarak Samanyolu Televizyonu’ndaki (STV) bazı diziler gösteriliyor. Şefkat Tepe ve benzeri dizilerde yer alan unsurlar. STV’deki dizileri ya da üslubu eleştirebiliriz elbet. Benim de eleştirilerim var. Ama bunu delil olarak gösterenler, benzer bir dizinin devlet televizyonu TRT’de yayınlandığını neden nazara almazlar. TRT’de bir dizi vardı kaldırıldı, şimdi yerine getirilen dizide de benzer unsurlar var. ‘Dağlarda çatışma durdu ama STV’de devam ediyor.’ Demek ki hizmet çözüme karşı deniyor. Oysa ben nasıl ‘Dağlarda çatışma durdu, TRT’de hâlâ çatışma devam ediyor. O zaman hükümet çözüme karşı.’ diyemezsem, bunun üzerinden bir samimiyet sorgulaması yapamazsam, sadece STV’deki bir dizi üzerinden Hizmet’in çözüm sürecine bakışına dair bir okuma yapmak da doğru, insaflı ve gerçekçi olmaz.

Fethullah Gülen Hocefendi’nin çözüm süreci ile ilgili düşüncesi nedir?

En son BBC’ye verdiği röportajda da açıkça görüşünü beyan etti. Örgütle de müzakere yapılabileceğini ifade etmiştir. Kendisinin gerek BBC röportajında ve gerekse daha önce Erbil’de yayınlanan Rudaw gazetesine verdiği röportajda dile getirdiği hususlar ortada iken çözüme karşı olduğu argümanını ileri sürmek insafsızlıktır ve hatta kimileri açısından art niyetli bir tavırdır. ‘Devletin itibarını koruyarak elbette görüşmeler yapılabilir.’ diyor. Hocaefendi’nin rezervi bu olabilir. 160 küsur ülkede faaliyet yapan bir hareketin, yegâne muhtaç olduğu şey huzur, barış, istikrar ve güvenliktir. Bu dört unsuru hizmetlerinin yürümesinde olmazsa olmaz olarak gören bir inisiyatifin, herhangi bir ülkede ve Türkiye’de çözüme karşı olması eşyanın tabiatına aykırı, akla ziyan bir husustur. Ama birileri ısrarla çözümden kastedilen PKK ile müzakerelerdir diyorsa buna dair, birtakım rezervlerin olması da doğaldır. Kaldı ki rezervleri var demiyorum, olabilir diyorum. Hocaefendi Kürt sorununun çözümünde Kürt kardeşlerimizin diline ve kimliğine dair ne söylüyor ona bakılmalı. Bu ülkede Kürtlerin kendi anadilleriyle eğitim yapabilmesini doğru buluyor ve destekliyor. Bunu da adil olmanın gereği olarak belirtiyor. Anadilde eğitimi savunan Hocaefendi, çözüme nasıl karşı olabilir?

Neden ‘Camia çözüm sürecine karşı’ argümanı oluşturuluyor?

Bu hususta spekülasyon yapmak istemem ama şunu ifade etmeliyim. Hizmet Hareket’ini itibarsızlaştırmak isteyenlerin kullandığı bir argüman bu. Bunu da nice zamandan beri hassas ve kırılgan hale gelmiş Kürt kardeşlerimizin duygularını istismar etmek suretiyle yapıyorlar. Ayrıca çözümün muhatabı olarak iktidarı gören örgüt yöneticileri ve Kürt siyasal hareketi (BDP) iktidarın eleştirilmesini ve zaafa düşmesini çözümün bitmesi veya zarar görmesi olarak algılıyor. ‘Her ne olursa olsun, iktidar eleştirilmemeli, eleştirilecekse de biz eleştiririz.’ diyorlar adeta. Mesela Gezi Parkı olaylarında Kürtlerin aktif olarak yer almadığını söylüyorlar. Ama ben Gezi olaylarında kurumsal olarak değil, ancak önemli ölçüde Kürt aidiyetinden bireysel katılımlar olduğunu düşünüyorum. BDP Gezi olaylarını hükümeti zaafa götürecek bir eylem olarak okudu. Ayrıca Hizmet Hareketi’nin de son iki ay itibarıyla iktidara karşı eleştirel noktada durmuş olması onları rahatsız ediyor.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Kürt sorununun çözümüne dair neler yapıyor?

Hizmet çözüm sürecine karşı teranesini yürütenler, vakfın çözüm için yaptığı faaliyetleri göz ardı ediyor. Doğrudan üç, dolaylı olarak dört toplantı yaptık. İki kez Türkiye’de, bir defa Erbil’de, bir de Ankara’da vesayet kavramı tartışması yapılırken, Kürt sorununun çözümüne dair konular masaya yatırıldı. Bütün bu toplantılarda anadil ve kimliğe dair sorunlar tescil edilip, kamuoyuna deklare edildi. Daha hükümet Kürt açılımını, demokratik açılımı, kardeşlik projesini deklare etmeden çok önce GYV bunları yaptı.

Akil İnsanlar Heyeti’yle İç Anadolu Bölgesi’nde yaptığınız ziyaretlerdeki izlenimleriniz ne oldu?

Takdir edersiniz ki değerlendirmelerim geçtiğimiz yılın nisan, mayıs, haziran dönemine dairdir. Türkiye’de yüzde 27 ile 33 arasında bir kesim yani Türkiye’nin üçte biri “AK Parti iktidarı bizim için şimdiye kadar güzel ve faydalı işler yaptı. Malum örgüt üzerinden yürütülen müzakereleri kabullenmekte zorlansak da Başbakan’ımızın ve hükümetin bir bildiği vardır. İnşallah sonu hayrolur.” diyor, iktidara adeta koşulsuz şartsız destek veriyor. Bunun yanı sıra AK Parti’ye destek verdiği halde, bu sürece şartlı bakan bir kitle de var. Bunlar da yüzde 20 civarında. “Tabii ki barış olsun, kan dursun. Çözüme evet ama sürecin sonunda İmralı’daki örgüt liderine, Kandil’deki örgüt mensuplarına af gelirse, ülkenin güneyi özerklik benzeri bir yolla bizden ayrılırsa bunu kabul edemeyiz.” diyen bir kitle var. Görüşmüş olduğumuz Kürt vatandaşlarımızın kayda değer bir kısmı ise, “Eğer bu sürecin sonunda Kürt siyasal hareketinin önderi Öcalan’a, dilimiz ve kimliğimiz için Kandil’de bulunanlara af gelmezse, bu barış süreci kalıcı olmaz.” diyor.

Şu an için çözümden anlaşılan nedir peki?

Çözümden anlaşılan ve uygulanan şu an bir nevi çatışmasızlık süreci. Kuşkusuz ki bu çok önemli ve atılması gereken adımların sadece ilki. Şunu göz ardı etmemek gerekiyor ki, Kürt olmayanların kaygıları, Kürtlerin talepleri. Bunu uzlaştırmak kolay değil. Birinin kaygısı, diğerinin korkusu ise ve her ikisi de ülkenin vatandaşı ise bunu kotarmak büyük emek ister.

Kürt sorununda nihai çözümün henüz başlangıcındayız. Bence çözümün anahtarı bir yönüyle de Rojava’dır. Yani Suriye Kürdistanı’dır. Buradaki şekillenme Türkiye’deki sorunun çözümü ile doğrudan irtibatlıdır.

Özerklik Kürtlerin de Türklerin de hayrına olmaz

30 Mart seçiminden sonra özerklik ilan edileceği yorumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kürtlerin özerklik ya da yerinden yönetim dâhil, tüm görüşlerini ifade edebilmelerini savunurum. Fikir özgürlüğünün bir gereği olarak bunu diyebilmeliler. Ama bu talebin gerçekleşmesi mümkün değil. Bu olursa, Türkiye’deki Kürtlerin en temel insani ve İslâmî haklarının bloke edilebileceği endişesini taşıyorum. Türkiye’de Kürt sorununun çözümü toprağa ilişkin bölgesel çözümlerden geçmiyor. Öyle şeyler yapılmalı ki, Edirne, Diyarbakır, İstanbul ve Manisa’daki Kürt için de çözüm olsun. Söz konusu talepler bölge dışındaki Kürtleri sıkıntıya sokabilir. Ama yarın öbür gün İngiltere ve İspanya’da olduğu gibi yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, tehdit olarak algılanmayacaksa o zaman ifade edilebilir. Dile getirme hakları var ama Türklerin de Kürtlerin de hayrına olacağını düşünmüyorum.


– Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Kürt sorununun çözümü için yaptığı toplantıların çözüm önerileri:
 
17. ABANT SONUÇ BİLDİRGESİ
18. ABANT SONUÇ BİLDİRGESİ

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>