Mısır için hangi ülke ne diyor?

Mısır için hangi ülke ne diyor?

TUĞBA KAPLAN

25 Ağustos 2013, Pazar

Tam bir yıl önce, Mısır yıllardır özlem duyduğu demokrasiyle tanıştı. Ama ne var ki, tanışmasıyla, demokrasinin kapıdan selam verip geçmesi bir oldu. Ve şimdi tam bir yıl sonra Mısır meydanları yeniden demokrasi ve darbe arasında sıkışıp kaldı. Yaklaşık iki aydır devam eden katliam, tutuklamalar, cinayetler ne zaman son bulacak bilinmiyor. Bilinen tek bir şey var, o da dünyanın gözü önünde yaşanan bu katliama çoğu ülkenin sessiz kaldığı. ‘Hangi ülke Mısır’da darbeye ne diyor?’ Cevabı burada.

Arap Baharı denilen dönemin aktör ülkelerindendi Mısır. Tam olarak bir yıl önce topraklarına, dağlarına gelen baharla demokrasi de geleceği için mutluydu halkı. Ama ne yazık ki bu sevinç kısa sürdü. 3 Temmuz 2013’te Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin, kendi atadığı Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el Sisi tarafından tutuklandığını gördük. Dahası Mısır’da askeri cuntanın yaptığı darbeye şahit olduk. Aradan geçen 2 aya yakın zamanda İhvan yönetiminden isimler tutuklanırken, binlerce insan katledildi. Dünyanın gözü önünde hâlâ canlı canlı insan katliamını ve darbeyi izlemeye devam ediyoruz. Peki, bu süreçte her fırsatta demokrasi vurgusu yapan Amerika, İngiltere ve Avrupa Birliği nerede? Çoluk çocuk katliam yapanlara destek veren Müslüman ülkeler nerede?  Yoksa bu Ortadoğu ülkeleri de kendi toplumlarındaki olası demokrasi ve özgürlük taleplerinden mi ürküyor? Ya da İngiltere, İran, Rusya, Çin gibi gizli saklı siyaset yapan ülkeler bölgede etkili olabilmek için tetikte mi bekliyor? Mısır’da yaşananlar karşısında sessiz kalanlar, bölgeye demokrasi gelmesin diye çanak tutanlar ve İslam coğrafyası demokrasiyle bağdaşmaz söylemini çıkaranlara rağmen Ortadoğu’da demokrasi mücadelesi devam ediyor. “Bu mücadelede Mısır’daki darbeye hangi ülke ne diyor, neden sessiz kalıyor?” sorusunu İpek Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi ve Siyaset Bilimci Doç. Dr. Gökhan Bacık ülkeleri tek tek ele alarak yanıtladı.

ABD (Amerika Birleşik Devletleri)

Mısır, ABD için Camp David’den sonraki dönemin vasat ülkesidir. Ama Mısır’ı kaybederse düzen kuramayacağını biliyor. Bu yüzden Mısır’ı kaybetmez. İhvan gibi bir hükümet de bölgede ABD’nin işine gelmez. ABD, uzun vadeli ve küresel imajını düşünmek zorunda. Son tahlilde demokratik bir ülke. ABD’ye göre bölgede katliamlar öyle bir noktaya gelmeli ki, ancak o zaman müdahale etsinler. Şu anda bize göre öyle bir noktada ama bunu ABD’lilerin de kabul etmesi lazım. Mısır’da durum ABD’nin beklediği noktaya gelse bile İhvan’a gel demeyecektir. Deseler bile, İhvan’a karşı ağızlarından çıkacak sihirli kelime ‘ödün ver’ olacaktır.

İNGİLTERE

İngiltere, Arap Baharı’nın en aktif ama bir o kadar da sessiz ülkesi. Onların ne yaptığını, ne yapacağını anlamak için mercekle bakılıyor. İngilizler usta bir siyasi rota izliyor. Sessiz ama iş yapan bir siyaset hâkim. Petrol, Körfez’deki dengeler hep İngiltere’ye bağlı.  İngiltere ‘bekle gör’ politikası uygulayıp, daha sonra harekete geçecek. Bu noktada seçici pozisyonlar alıyor. Krizden sonra Mısır’la derin bir diyaloğa girmeye başlayacaktır.

AB-BM-GÜVENLİK KONSEYİ

(Avrupa Birliği-Birleşmiş Milletler)

Arap Baharı’nda Güvenlik Konseyi kilitlendi ve devre dışı kaldı. Rusya-Çin ikilemi yüzünden ses çıkaramadı. Şimdi de aynı şekilde devre dışı.  AB’nin ise ortaya yakın bir yerde. Türkiye’deki algısı çok sert bir yerde.  Ama eleştirel noktaya yaklaşıyor. İsveç Başbakanı eleştirdi. Fransa, Mısır konusunda bir şeyler söyledi.  Ama darbe diyemiyorlar. ABD ve AB elbette biliyor darbe olduğunu; ama darbe derlerse siyasi olarak  tavır almak zorunda kalacaklar. Onu da yapabileceklerini sanmıyoruz. Kaldı ki AB’nin birçok olaydaki tavrı hep böyleydi. Her ülke ayrı bir şey diyor, yapıyor ama ortak bir söylem çıkmıyor.

RUSYA ve ÇİN

Rusya-Çin ikilisi de İran-İngiltere gibi gelişmeleri takip ediyor.  O yüzden henüz neden sessiz kaldıklarına dair bir yorum yapılamıyor.

İİT (İslam İşbirliği Teşkilatı)

Avrupa Birliği’nde bir komisyon var ve siyaseti onlar belirler. Ama NATO’da siyasi tavır alınması için üyelerden bir girişim olması gerekiyor. İİT de aynı şekilde. İİT uluslar ötesi değil uluslararası bir örgüt ve siyaseti üyeler belirler.  İİT, üyelerinden bağımsız uluslararası bir statüye sahip değil. O yüzden üyeler bir şey yapmadıysa, teşkilatın sekreterine tepki göstermek gerçekçi değil. Uluslararası örgütler üyelerinin desteğine muhtaçtır.

SURİYE

Suriye, Mısır’daki darbeyi destekliyor. Suriye ve Mısır 1970’lerde ortak bir cumhuriyet kurdular. Birbirine çok yakın iki ülke. Suriye rejimi bu kan bağı dolayısıyla Mısır’daki duruma karşı sessizliğini koruyacak.

İSRAİL

İsrail bölgede herhangi bir İhvan yönetimine karşı. Mübarek, Batı güvenlik sistemine 40 yılda büyük katkı sağlamış, kredisi olan biri. Bu nedenle İsrail gibi ülkeler Mübarek’e olan borcunu ödeyecektir; hapishaneden çıkarmadan tutun da Mübarek’in elini kolaylaştıracak her türlü adıma kadar. İsrail, İhvan’a ise hiçbir şekilde bölgede yaşam hakkı tanımayacaktır.

İRAN

İran da İngiltere gibi ‘bekle gör’ politikası izliyor.  Mısır’da kavgayı kimin kazanacağını görmeden risk almıyor. Bunu unutmamak lazım. İngiltere ve İran gibi ülkeler, bir yerde güç kavgası varsa, önce birinin kazanmasını bekler.

ÜRDÜN

Ürdün rejimi de aynı Arabistan gibi. 1990’da bir parlamento seçimi yapıldı. İhvan birinci parti çıktı fakat hükümet kuramadı. Ürdün rejimi, İhvan’ın hiçbir bölgede olmasını istemiyor. Ama bunu söyleyemez, söylerse tepki çeker. Ürdün, Arap Baharı’nın İhvancı dönüşüme gitmesine karşı. Ülkenin demokratik yapısı dengeleri değiştiremeyeceği için şu anda Mısır’da yaşananlara sessiz kalıyor.

BAE (Birleşik Arap Emirlikleri)

Ortadoğu’da Mağrib’e yani Filistin’e doğru gittikçe bir numaralı risk İsrail’dir. Körfeze gittikçe bir numaralı risk İran’dır. Dolayısıyla bu ülkelerin İran’ı dengeleyecek Amerikan askerlerine ihtiyaçları vardır. Bu noktada BAE pozisyonu yükseltemeyecek ve yaşananları Ürdün gibi daha düşük profilde izleyecektir.

SUUDİ ARABİSTAN

Suudi Arabistan, Arap Baharı’ndan sonra bölgede reform talep eden İhvan gibi bir gücün Mısır’ı alırsa tüm bölgeyi ve kendisini de etkileyeceğini düşünüyor. Mısır reformistlerin eline geçerse büyük bir dalgalanma olacağından korkuyor ve bu yüzden karşı çıkıyor. Toplum ne yapar bilinmez ama elbette Kral Abdullah ve onun gibi düşünenler Mısır’da demokrasi isteyen, otoriter rejime karşı çıkan İhvan’ı istemeyecektir.

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>