Hakk’a Götüren Her Yol Mübarektir

belkis

 

“Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler…” deniliyor Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin en bilindik dizelerinde. Bu dizelerin lirik bir metin değil, aktif sabrın, bekleyişin, teslimiyet ve tevekkülün işareti olduğunu Belkıs İbrahim-hakkıoğlu’ndan duymak daha bir anlamlı.

TUĞBA KAPLAN – 14 Aralık 2012

Bu toprağın manevi mimarlarından Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri. İlim ile irfanı, akıl ile kalbi, zahir ile batını kendisinde birleştirmiş bir zat. İki kanatlıdır; bu yüzden uçar, uruc eder, başka yerlerden haberler getirir. Marifetname’si ile bizleri bambaşka bir evrene götürür. Buna karşılık kendisiyle ilgili eserler yeterli değil.  Bu eksikliği gören Timaş Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Emine Eroğlu, İbrahim Hakkı Hazretleri’nin altıncı kuşak torunu Belkıs İbrahim Hakkıoğlu’na, dedesini anlatan bir kitap yayımlama fikrini sunar. Belkıs Hanım soyundan geldiği, ilmini, ufkunu yakalamaya çalıştığı dedesi İbrahim Hakkı Hz.’nin Cenab-ı Hakk’a duyduğu aşkı dili döndüğünce anlatmak ister. Kitabın yazarı Melek Paşalı sorar, Belkıs Hanım cevaplar. Her ne kadar son zamanlarda aşk ile ilgili çok kitap olsa da, hazretin kendi ifadesi olan “Aşk ile An Seyretmek” ismiyle kitap Sufi Yayınları’ndan çıkar. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’ni bu kez torununun dilinden dinlemek için Belkıs Hanım’ı evinde ziyaret ettik.

O, hayatımızın terbiye edicisi

Kitabı anlatırken, “Biz şifahi kültür içinde yetiştiğimiz için büyükler hakkında hikâye dinlemeyi, anlatmayı severdik. İçinde hikmetin dilini taşıyan hikâyeler insanı her zaman heyecanlandırır.” diye söze başlıyor Belkıs İbrahim Hakkıoğlu. İbrahim Hakkı Hazretleri’ni baba ve annesinden dinlediği kadarıyla anlatıyor. Belkıs Hanım, İbrahim Hakkı Hazretleri’nin ismini duyarak büyüyor. Aslında bu biraz da aile büyüklerinin şuurlu olmasından kaynaklanıyor. “Öyle bir hayatın içinde doğduk. Dede, bizim hayatımızın hep içindeydi. Hazret, daha doğrusu hayatımızın terbiye edicisiydi. Babam Hakkı Efendi onu hiçbir zaman dede olarak zikretmemizi istemezdi. Biz Hazreti hep üç isimli bildik. İbrahim Hakkı Hazretleri.” diyor.

İnsan neyle meşgulse, bir süre sonra hayatı o olur

Köklü bir aile, aynı soy ismi taşıyan yüzlerce isim var. Hepsinin aynı şuurda olması beklenemez ama yeni neslin duruşunu sormadan olmuyor. Belkıs Hanım, Hazretin soy ismini taşıyanlar arasında, özellikle de yeni nesilde büyük fark olduğunu söylüyor. Hiç idrak edemeyip, sadece o soydan geldiğini bilenlerin yanı sıra gerçekten anlamaya, okumaya çalışanlar da mevcut. “Tabii bilmelerinde meşgul oldukları şeyin önemi büyük. İnsan neyle meşgulse, bir süre sonra hayatı o olur.” diyor Belkıs Hanım. Bu soydan olmayıp da menfaat uğruna aynı soydan geldiğini söyleyenler de yok değil. Kendilerince bir çıkar elde etmek isteyenlerle, İbrahim Hakkı Hz.’nin soyundan olduğunu iddia edenlerle sıklıkla karşılaştığını da belirtiyor.

Allah yalnız bırakmıyor bu yetim kulunu

İbrahim Hakkı Hazretleri’ni, şeyhi İsmail Fakirullah Hazretleri’nden ayrı düşünmek olmaz. Buradan hareketle, Şeyh İsmail Efendi ile Hazretin nasıl tanıştığını anlatıyor Belkıs Hanım. Hazret’i, babası Derviş Osman Efendi tanıştırır İsmail Fakirullah Hz. ile. Üstelik kendisi İsmail Fakirullah’a talebe olabilecekken, sırf oğlu ışısın diye kendi ışığını gölgeler.

İbrahim Hakkı Hazretleri 3 yaşında annesini kaybeder. 7 yaşında babası bırakıp Tillo’ya Fakirullah Hazretleri’nin yanına gidince bir yönüyle yetim kalır. Belkıs Hanım, Cenab-ı Hakk’ın nezdinde yetim olmanın farklılığı olduğunu düşünüyor. “Allah yalnız bırakmıyor bu yetim kulunu.” diyor. 2 yıl sonra İbrahim Hakkı Hazretleri’ni babası yanına aldırır, beraber İsmail Fakirullah’in  yanında kalırlar.

Kadın haklarını savunanlar, Hazret’in hanımlarına yazdığı mektupları incelesin

İbrahim Hakkı Hazretleri’nin sadece bir âlim değil, anlayışlı bir eş, düşünceli bir baba olduğu biliniyor. Özellikle de her bir hanımına ayrı ayrı yazdığı mektuplardan. Belkıs Hanım, “Bu mektuplarda hanımlarını taltif edip, kendini yeriyor. Bunu samimiyetle yapıyor. Eşlerini evde bir kadın olarak görmüyor. Ölçüyü Allah’ın emirlerine ters gelmeyecek şekilde kuruyor.” diye anlatıyor. Hazret’in bu mektuplarını mahremiyetin ifşası olarak görenler de var. Çok tartışılan bu mektuplar konusunda, Belkıs Hanım asıl bakılması gereken noktanın kaçırıldığı kanaatinde. Mektupları konuşurken, konuyu ısrarla cinselliğe getirmek isteyenler onu üzüyor. Bütünü devre dışı bırakıp, tek bir noktadan bakmayı doğru bulmuyor. “Erzurum gibi muhafazakâr bir yerde eşlerine ‘Eve kapanmayın, gezin, dolaşın, görün, okuyun, öğrenin.’ diyor. Bence kadın haklarını savunanlar, Hazret’in hanımlarına yazdığı mektupları iyi incelemeli. Çünkü o Kur’an ve hadisten aldığı düsturdan hareketle hanımlarına muamele ediyor.”

Güneşin ilk ışığı şeyhinin baş ucunda

İbrahim Hakkı Hazretleri’nin şeyhi İsmail Fakirullah’a yaptığı türbe hadisesini duyanlar bilir. Hazret şeyhine türbe yapıyor, üstelik ne mimar ne de mühendis. “Yılın ilk güneşini şeyhimin başında görmezsem o güneşi neyleyim” dedikten sonra güneşin ilk ışığının şeyhinin kabrinin baş ucuna doğmasını sağlamak için çalışıyor. Bir süre sonra öyle sistemli bir düzenek kuruyor ki, şeyhin kabrinin baş ucuna düşüyor ilk güneş ışığı. Tabii bunu yapmak için uzun bir süre kalıyor Tillo’da. Coğrafyayı öğreniyor ve incelemeler yapıyor. Belkıs Hanım, bu davranışın, onun hocasına olan muhabbeti ve derin alakasının yanı sıra fen ve mana ilimlerindeki derinliğine bir işaret olduğunu düşünüyor.

Hakk’a götüren her yol mübarek

Birçok büyük âlimin tavrı gibi, İbrahim Hakkı Hazretleri de herhangi bir tarikat mensubu olarak zikredilmeyi, anılmayı dert edinmemiştir. Derdi sadece Allah’ı bulmak, bilmek ve sevmek olmuştur. Ama gel gelelim, bu tür konuları o zatlar etmese de günümüz insanı hep dert ediyor. Belkıs Hanım, “Hazretin hangi meşrepten” olduğu ile ilgili gelen bütün sorulara şu yanıtı veriyor: “Fakirullah Hazretleri, Kadiri tarikatındandır. Kendisi Marifetname’de Nakşibendî tarikatına sık atıfta bulunur. Buna dayanarak Nakşî olduğunu söyleyenler var. Ama çok açık geçmiyor. Bizim büyüklerimiz Kadiri zikirlerini çekerler. Ama inanın bu İbrahim Hakkı Hz. gibi büyük âlim ve zatların meselesi değil. Hakk’a götüren her yol mübarektir. Niyet yön, tarz farklı olabilir ama gidilen yer aynı.”

[email protected]

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>