Kutadgu Bilig’de Allah’ın İsimleri

 

“Her dilde onun adı/ Her canda onun yadı/ Her kuladır imdadı/ Mevlâ görelim neyler/ Neylerse güzel eyler” demiş İbrahim Hakkı Hazretleri. O’nun (cc) güzel adlarının Karahanlı Türkçesi’ndeki karşılıklarını öğrenmeye ne dersiniz?

TUĞBA KAPLAN – 19 Ekim 2012

Lise yıllarından hatırladığımız ve İslâmiyetin Türklerce kabulünden sonra kaleme alınmış ilk yazılı eser olan Kutadgu Bilig’de geçen beyitler ve mısralar az uğraştırmamıştır çoğumuzu. Fatih Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mehmet Gümüşkılıç, Yusuf Has Hacib’in bu eserini şimdiye kadar okuduklarımızdan farklı bir yönünüyle ele alıyor. Gümüşkılıç, geçen hafta “Edebiyatımızda Cenab-ı Allah” konusuyla gerçekleştirilen İkinci Türk İslam Edebiyatı Sempozyumu’nda “İlk İslami Türk edebiyatı eserlerinden Kutadgu Bilig’de Cenab-ı Hakk’ın isimleri” başlıklı bir tebliğ sundu. Esmaü’l– Hüsna’nın Karahanlı Türkçesi’yle nasıl ifade edildiğini gösteren tebliğ, bu konuda yapılan nadir çalışmalardan biri.

Esmaü’l Hüsna’yı eski Türkçede görmek heyecan verici

Bu çalışma Doç. Dr. Mehmet Gümüşkılıç’ın Kutadgu Bilig’e olan özel ilgisinin bir ürünü esasında. Eserin giriş kısmındaki Türkçe kökenli kelimelerle İslami unsurların ifade edilmesi dikkatini ilk çeken konu olmuş. 6 bin 645 beyitten oluşan eserde çok az sayıda Arapça ve Farsça kökenli kelime olduğunu söyleyen Gümüşkılıç, “Kur’an-ı Kerim’den alınan bazı ayetler, hadis-i şerifler ve Cenab-ı Hakk’ın isimleriyle ilgili birçok telmihi (hatırlatma sanatı) bir arada görmek beni heyecanlandırdı.” diyor. Allah’ın esma ve sıfatlarının hepsinin Arapça kökenli olduğunu anlatan Gümüşkılıç, ilk olarak Kutadgu Bilig’deki beyitlerde geçen ve Cenab-ı Hakk’ın ismiyle örtüşen kelimeleri tespit etmiş. Daha sonra tek tek kelimelerin etimolojisini incelemiş. Sonrasında ortaya Kainat Sahibi’nin isimlerinin eski Türkçede nasıl geçtiğini anlatan bir çalışma çıkmış ortaya.

Kutadgu Bilig’in tevhidle başlaması önemli

Mehmet Gümüşkılıç, Yusuf Has Hacib’in alim, abid ve zahid bir zat olduğunu söylüyor. Onun 1069 yılında telif edilen bu eserine tevhid ve naatlarla giriş yapması da önemli. Çünkü bir siyasetname olan bu eserde devlet yöneticilerine mesaj niteliği taşıyan beyitler yer alıyor. Efendimiz’le (sas) beraber, dört halife ve Kur’an-ı Kerim’deki yöneticilik anlayışından bahsediliyor. Bir devlet başkanının halkına nasıl davranması gerektiğiyle ilgili incelikleri olan ve her kesime öğütler veren bir eser olması bakımından önemli. Karahanlılar Dönemi’nde yazılan bu eser, bu yönüyle sadece siyasetçi ya da devlet yönetenler değil, bir psikolog, sosyolog, doktor hatta ilahiyatçının da kendi sahasıyla ilgili içerikleri bulabileceği niteliklere sahip.

Karahanlılar devrinin İslamiyet’in devlet nezdinde de kabul edildiği ve giderek yayıldığı bir dönem olduğunu ve Arapçanın ilk kez bu dönemde kullanıldığını anlatıyor Mehmet Gümüşkılıç. Bu sebeple Müslümanlığı benimsemiş bir bölgenin halkına dinî konuların ancak orada konuşulan dille anlatılabildiğini belirtiyor. Her ne kadar Arapça ve Farsça kökenli kelimeler yavaş yavaş öğrenilmiş ve lügate girmiş olsa da, Karahanlı Türkçesi o dönemin müşterek dili. Yusuf Has Hacib de bu sebeple birtakım İslami bilgileri konuşulan ortak dille anlatmayı tercih etmiş. Esmaü’l–Hüsna’nın Arapça değil de Karahanlı Türkçesiyle yazılmasını dönemin şartlarına göre değerlendiren Gümüşkılıç, “Bugünün Türkçesiyle Allah-u Teala’nın isimlerini ifade etmenin elbette bir anlamı yok. Mesela Allah lafzının yerine kullanılan tanrı ya da ilah kelimeleri tam manayı karşılamıyor. Öyleyse günümüz Türkçesiyle yorumlamamız mümkün değil.” diye konuşuyor.

‘Bayat atı birle sözüg başladım’

Cenab-ı Hakk’ın isimleri Kutadgu Bilig’de “Tengri ‘Azze ve Celle Ögdisin Ayur (Aziz ve Yüce Allah’ın medhini söyler)” başlığıyla ele alınıyor. Beyitlerde Esma-ül Hüsna ile doğrudan doğruya örtüşen Türkçe kökenli isimler bulunuyor.

İlk beyit besmele yerine kaleme alınmış. Karahanlı Türkçesiyle tam metni şöyle: “Bayat atı birle sözüg başladım/ Törütgen igidgen keçürgen idim” (Söze yaratan, affeden, bağışlayan, rızık veren Rabb’in ismiyle başladım.) Buradaki Bayat kelimesi, Lafza-i Celal, Allah’ın Kadim, Malik, Ezel ve Ebed isimleriyle örtüşüyor. Törütgen kelimesi Halık, Bedii, Musavvir isimleriyle aynı anlamı taşıyor. İgidgen besleyen, terbiye eden, sonsuz rızık sahibi yani Rezzak ismine denk geliyor. Keçürgen kelimesi affeden, bağışlayan yani Gaffar, Gafur ve Afüv isimleriyle aynı anlamda. İdi ise Rab, sahip anlamına geliyor. Yani Allah’ın  her şeyin hakimi, sahibi ve mülkün ebedi sahibi olduğunu anlatan Melik ismine karşılık geliyor.

-“Öküş ögdi birle tümen ming sens/ Ugan (Kadir ve Muktedir) bir Bayatka angar yok (Ahir, Baki) fena” (Ya Rabbi çok övgü ve sayısızca sena sanadır. Her şeye kadir Allah sonsuz var olandır.)

-Kamug barça munglug (Samed) törütülmişi/ Mungı yok idi bir angar yok işi: (Vahid)

(Bütün yaratılmışlar O’na muhtaçtır. O ise hiçbir şeye muhtaç değildir.)

– Ay erklig (Kavi, Kayyum) ugan mengü (Ahir) mungsuz (samed) Bayat/ Yaramaz seningdin adınka bu ad:

(Ey güçlü, kudretli, her şeye muktedir olan, kimseye ihtiyacı olmayan yüce Allah, senden başkasına bu ad yakışmaz. )

-Aya bir birikmez sanga bir adın/ Kamug aşnuda sen öngüdün kidin:

(Ey bir olan Allah! Başka bir şey sana ortak koşulmaz. Başta her şeyden evvel ve sonda her şeyden sonra sen varsın. Yani sen ezel ve ebedisin.)

-Sakışka katılmaz senin birliking/ Tözü nengke yitti bu erlikliking:

(Senin birliğin sayılmaz. Bu gücün, kuvvetin her nesnede, her şeyde hakimdir.  Ehad ismiyle beraber Muktedir, Kavi, Hakim isimleriyle örtüşüyor.)

-Ay sırra yakın ay köngülke ediz / Tanuk ol sanga barça suret beddiz:

(Ey her sırra yakın, her şeyi bilen, ey her gönül için yüce Allah. Bütün bu suret ve şekiller sana şahittir. Yani Sen Habir, Alim, Azim ve Alî’sin.)

-Yaşıl kök bezeding tümen yulduzun/Kara tün yarattung yaruk kündüzüng:

(Mavi göğü sayısız yıldızlarla süsledin. Karanlık geceyi parlak ışıklarla aydınlattın. Yani sen âlemleri nurlandıran, parlatansın.)

-Tiledi törütti bu bolmış kamug/ Bir ök bol tidi boldı kolmış kamug:

(Allah dilediğini yaratır. Yaratmak istediğine ol dediğinde o vücuda gelir ve olur. Yani Cenab-ı Hakk muhyi’dir. Can bağışlayan, yarattığı her şeyin hayatını sürdürmesini sağlayan.)

[email protected]

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>