Ekrandaki genç ben miyim?

Son yıllarda medyanın çizdiği genç algısı ahlâkî ve kültürel değerlerden fazlasıyla uzak. Yeni nesil, dizi, show ya da yarışma programlarında gördüğü kimliği öyle bir benimsedi ki, bu eğretilik birçoğumuzu rahatsız ediyor. Çözümün ne olduğunu düşünenimiz var mı?

TUĞBA KAPLAN – YENİ BAHAR DERGİSİ – Sayı: 66 | 14 Haziran 2012

Bir gençlik dizisi düşünün. Çoğu liseli kız ve erkekten oluşan bu gençler ellerinde son model telefon, altlarında lüks araba ya da özel şoför ile okula geliyor. Bununla da kalmıyor, bulunduğu yaşın çok daha üstünde görünüp öyle davranıyorlar. Çoğu uyuşturucu bağımlısı, daha birçok kötü alışkanlıkları var. Yalan, hırs, cinayet ve aşk üçgeni dizinin ana temalarından. Velhasıl uzun zamandır televizyon ekranlarında rastladığımız gençlik dizilerinin içeriği genellikle bunlardan ibaret. Şantaj, nefret, ihtiras, negatif rekabet, öfke, kıskançlık, intikam gibi duygularla dolup taşan gençler ahlâkî ve kültürel değerlerden bihaber. Genel anlamda seviyesiz diyalog çerçevesinde iletişim kurmaya çalışan bu gençlerin öncelikli amacı, elbette ki eğitim-öğretim değil. Ana tema, güç-iktidar savaşı ve kısa yoldan zengin olma mücadelesi… Gençliğe dair bir tek umut vaat etmeyen bu görüntüler, neredeyse tüm televizyon kanallarını kaplamış durumda. Gerçekten insan “Medyadaki ideal gençlik algısı bu mu?” diye sormadan edemiyor. Yoksa medya böyle bir gençlik mi istiyor? Ya bu içerikleri topluma empoze eden yapımcı ve senaristlere, daha da önemlisi medyanın çizdiği ideal genç portföyüne göz yuman yetkililere ne demeli?

Görmeye ya da izlemeye devam ettiğimiz gençlik dizilerine dair sorularımızı, konuyla dertlenen, eleştiren ve hâlâ bir çözüm üretmeye çalışan isimlere soralım istedik. Yenişafak Gazetesi yazarı ve televizyon eleştirmeni Sema Karabıyık, medyanın gençlere karşı aslî görevini unuttuğunu düşünüyor. Karabıyık’a göre medyanın toplumu şekillendirme gibi bir mücadele içine girmesine gerek yok. Çünkü yayın kuruluşları, istediği öğeleri yansıtma tercihine sahip olduğu gibi seçtiği öğeleri istediği bakış açısı ile anlatma ve sunma imkânına da sahip. Bu sebeple medya ve popüler kültür, genç, güzel, sağlıklı birey propagandası yaparak gençliği adeta fetişleştiriyor. Oysa gençlik, demografik bir sınıf olmanın ötesinde bir sıfat ve hangi yaşta olursa olsun bu sıfata sahip olanlara atfedilen bir değer. Medyanın sunduğu gençlik profili ise sağlıklı, dinamik, güzel, iyi bir tüketiciden ibaret. Bu açıdan bakınca medyada; çalışan, işsiz ya da yarın endişesiyle yaşayan gençlerle ilgili haber, dizi ve programlara rastlamak pek de mümkün değil. Özellikle tüketim ekonomisinin etkisiyle kanallarda boy gösteren yapımlarda en son modele sahip olmak en büyük değer ve başarı olarak sunulunca; ortaya farklı bir tablo çıkmıyor.

Gençlik dizisi değil, psikopat üretim merkezi

Fatih Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Osman Tolga Arıcak, medyanın birilerinin sosyal mühendislik projesi kapsamında, yeni bir gençlik imajı oluşturmaya çalıştığı kanaatinde. Ona göre çizilen ideal gençlik profili; olgunlaşmamış, sorumluluk sahibi olmayan, kendine aşırı güvenen, nezaket ve saygıdan yoksun, daha çok haz merkezli, materyalist değerleri önceliyor. Medya bir açık öğretim sistemi olduğu için, toplum eğitiminde yayın kuruluşlarının etkisinden söz etmemek mümkün değil. Dolayısıyla gençlerin kişiliğini oluşturan etmenlerden biri olan medya, özellikle kimliğin kazanıldığı dönem olan ergenlikte olumsuz kazanımlara yol açabiliyor. Gençler bir süre sonra izlediği karakterler gibi davranmaya başlıyor, onlar gibi argo konuşuyor, onlarla aynı esprileri yapıyor. İdeal başrol oyuncusu gibi giyinip onun gibi telefon tutuyor. Sonuç olarak bir dizideki karakterin taklidini yapan, onun esprilerini yapan veya hitap şeklini örnek alan bir yığın insan türüyor. Programları izlemeyenler ise bir süre sonra onların yanında kendini eksik hissedip bahsi geçen program ya da dizinin müptelası oluveriyor. Nitekim arkadaşlarının yaptığı espriye Fransız kalmamak için, onların izlediği diziyi izlemeye başlayanların sayısı hayli fazla.

Dizideki karakterlerle benzer kıyafetler giymek, onların takısını takmak ya da saç modelini taklit etmek bu aralar pek moda. Yapmayan ya da bihaber olanlar da elbette ki dışlanıyor. Bu da günümüzde bir gençlik dejenerasyonu yaşandığını gözler önüne seriyor. Sema Karabıyık’a göre, çocuklar ve gençler taklit ederek kimliklerini oluşturuyor. Seyrettiği kahraman gibi giyinmek, konuşmak, telefon tutmak geçici bir durum. Çünkü ekrandaki kahraman değiştiğinde taklit edilen eylem de değişiyor. Fakat dizilerdeki genç kahramanlardan ziyade gençlik dizileri adı altında anlatılan hikâyeler daha endişe verici. Zira genç, kendinden büyük bir kahramanı sadece taklit ederken, lise öğrencisi olduğu iddia edilen karakterle daha kolay özdeşleşiyor.

Gençlik dizilerinin senaryolarına şöyle bir baktığımızda, diğer dizilerde ne oluyorsa onlarda da kopyasının yaşandığını görüyoruz. Seri katilden tutun da tecavüzcüye kadar bilumum psikopat karakterin geçidini izliyoruz. Gençlik dizilerinin her sezona damgasını vuran bir psikopat üretmesi; bu tarz aykırı karakterlerin senaryonun olmazsa olmazı haline gelmesi, okullardaki suç ve şiddeti önleme adına yapıldığı ilan edilen diziler için oldukça manidar. Bunun yanı sıra bu dizilerdeki kahramanlar sadece aşk bağlamındaki bir varlıkla öne çıkarılıyor. Aşk teması içine hapsolan hikâyelerle, değerli kimlik arayışı içinde olan gençlere, aşkın bunu sağlayabilecek tek seçenek olduğu algısı aşılanıyor. Aşkı dünyada her şeyden daha değerli, yegâne var olma biçimi olarak gören gençlerin, aşk için cinayeti, intiharı bile göze alır hale gelmeleri de tabii ki kaçınılmaz oluyor.

Devlet politikası şart

Çözüme gelince aslında önerilerin uygulanması sanıldığı kadar imkânsız değil. Sema Karabıyık’a göre, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), sansür ya da yasakla değil, içerikle ilgili yaş sınırı ve yayın saatlerinde bir düzenlemeye giderek birçok problemin önüne geçebilir. Doç. Dr. Tolga Arıcak ise ilk olarak Batı’yı suçlamaktan vazgeçmemiz gerektiğini düşünüyor. Zira yıllardır bütün değerlerimizin Batı yüzünden değiştiğini sananlar, şimdilerde yurtdışındaki içeriklerden daha kötü ve seviyesiz içerikteki kanalları yönetip, dizi yapıyor. Öyle ki şu an bizdeki ‘basic channel’ (basit içerikli kanal) anlayışı, Avrupa ve Amerika’daki içerikten çok daha vahim durumda. Arıcak, bu tarz gençlik dizilerinin RTÜK’ten nasıl geçtiğine anlam veremiyor. Elbette iş sadece Üst Kurul’la bitmiyor. Arıcak’a göre, RTÜK’ten bağımsız, salt dizi ya da programlarla ilgilenen, sosyolog, psikolog, pedagog, sosyal psikolog, dilbilimci ve hukukçuların olduğu bir denetleme kurulunun oluşturulması şart. Bu da farklı içerik ve tarzda dizilerin olmayacağı anlamına gelmiyor. İsteyenin izleyeceği bir yöntem geliştirmek mümkün. Ayrıca aile kurumunun korunması için hoşgörü, nezaket ve saygının ön planda olduğu dizilerin daha sık yayınlanması gerekiyor. Kişilere erken yaşta değerler eğitimi verilerek, gayretle, emekle bir şeyleri elde etmelerinin daha doğru olduğu anlatılmalı. Sakarya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Hüseyin Taylan da yaptığı ‘Televizyonla Yetişmek’ araştırması ile gençlerin akıl ve gelişim sağlığının devlet politikası ile teminat altına alınması gerektiği sonucuna ulaşmış. Zira gençlerin televizyon şiddetine maruz bırakılması, sosyal devlet ilkesi gereğince sorgulanması ve acilen tedbir alınması gereken önemli bir husus.

Hâsılı, alınacak tedbirlerle ilgili başta medya olmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, RTÜK gibi devletin ilgili kurumlar, sivil toplum örgütleri, eğitimciler ve ailelere büyük sorumluluklar düşüyor. Tabii her şeyden önce geleceğin emanet edildiği gencin kendi bilinç ve sorumluluğunu taşıması, kendisine, ailesine, çevresine, vatanına, milletine, ve dinine karşı duyarlı, verimli, üreten bir genç olabilmeyi amaçlaması, kumandasına hakim olup neyi izlemesi gerektiğini doğru belirlemesi şart. [email protected]

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>