Allah’ın boyasıyla boyanmak, kişisel gelişimin esasıdır

Allah’ın boyasıyla boyanmak, kişisel gelişimin esasıdır

TUĞBA KAPLAN – İSTANBUL

30 Ağustos 2013, Cuma

 Din Psikolojisi Profesörü Hüseyin Peker, ‘Allah’ın Boyasıyla Boyanmak’ kitabında hayata rehber olan Kur’an’ın verdiği mesajları ne kadar anladığımızı sorguluyor. Timaş Yayınları’ndan çıkan kitapta Peker, kişisel gelişimin makam ve mevkiye ulaşma, maddî güç sahibi olma olarak anlatılmasını eleştiriyor.

Allah’ın boyasıyla boyanmak ne demek?

Kur’an’ın kendini geliştirme ve gerçekleştirmede sahip olunmasını istediği özellikler, ahlakilik ve erdemlilik Allah’ın boyası olarak sunuluyor. Yani Kur’an’a göre kim her türlü maddi ve manevi kirden kendini arındırır, tüm benliğini temizler, takva elbisesi giyinirse o, Allah’ın boyasıyla boyanmış olur. Araf Suresi’nin 26. ayetinde, takva elbisesinin en güzel elbise olduğu vurgulanır. Bedene giyilen elbise insanı soğuktan ve sıcaktan, olumsuz dış etkilerden koruduğu ve onu süslediği gibi takva elbisesi de kötü duygu ve düşüncelerden, kötü davranışlara yönelmekten korur, ahlaki olgunluğa ulaştırır.

İnsan, Allah’ın boyasıyla nasıl boyanabilir?

Bu konu Kur’an’da çok geniş olarak yer alıyor. Kur’an’a göre insanın yapısında hem kötü  hem güzel istek ve arzular yer alır. Kur’an kişinin bu kötü arzulardan kendini arındırmasını ister. Bunlardan kendini ne kadar arındırıp temizlerse o kadar Allah’ın boyasıyla boyanmış olur.

Mesela?

Allah’a kul olup, O’na ibadet etmekten tutun da güzel huy ve ahlakı içinde barındıran, insanlığa faydalı bütün hayırlı söz ve davranışlar…

Kitabı yazma fikri nasıl ortaya çıktı?

Mesleğim gereği Kur’an-ı Kerim üzerinde çalışan birisiyim. Yazdığım bir Kur’an meali var. Uzmanlık alanım din psikolojisi. Kızım psikolojik danışma ve rehberlik bölümü mezunu, rehber öğretmen olarak görev yapıyor. Bir gün bana, ‘Baba Kur’an’da kişisel gelişim konusunda acaba neler var? Bunu inceleyebilir misin?’ diye sordu. Konu benim de ilgimi çekti. Bir süre sonra araştırmaya başladım. İki yıl gibi bir zamanda bu eser ortaya çıktı.

Bu kadar çok kişisel gelişim kitabı arasında, sizin kitabınız nerede duruyor?

Bu kitabın diğer gelişim kitaplarından farklı bir yönü var. Kur’an’ın kişisel gelişimi nasıl ele aldığını anlatıyor. İnsanlar bunu öğrenmek isteyecektir. Kitaba olan ilgi de bunu gösteriyor. Şu ana kadar aldığım geri bildirimler olumlu. Bir ay içinde ikinci baskısını yaptı. Üçüncü baskıya girmek üzere.

Modern insan, hayata rehber olan Kur’an’ın verdiği mesajları ne kadar anlıyor ve hayatına geçiriyor?

Modern insanın genelde Kur’an’ın verdiği mesajları anlamaya ve onları hayatına geçirmeye çalıştığı söylenemez maalesef ki… Günümüzde Müslümanların bir kısmı Kur’an’ı çokça okuyor ama anlamı üzerinde yeterince düşünmüyor, onun insanlığa sunduğu mesajlara göre hayatını dizayn etmiyor. Müslümanların birçoğu da Kur’an’ı sadece ibadet amaçlı okuyor. Yani amaç sadece okuyarak sevap kazanmak, kendini geliştirmek değil. Bu tarz okumaların da elbette kişinin dini duygularının gelişimine, Allah’a olan inanç ve bağlılığının güçlenmesine katkısı var. Fakat Kur’an’ın asıl amacı, insanların okuyup, ona uygun bir yapıya bürünmeleri, öngördüğü tutum ve davranışlar sergilemeleridir. Dolayısıyla Kur’an mutlaka anlamıyla birlikte okunmalı ve duygu, düşünce ve davranışlarla yaşayarak kendini geliştirmelidir.

Kur’an’ın kendini geliştirme olarak hedefe aldığı noktalar nedir peki?

Kur’an kendini geliştirme ve gerçekleştirme olarak ahlakiliği, dürüstlüğü, diğerkâmlığı hedefe alıyor. Maddi güç sahibi olmayı, ekonomik başarılar elde etmeyi, önemli makamlara gelmeyi kendini gerçekleştirmenin hedefi olarak görmüyor. Bunları ve diğer sahip olunan bütün güç ve imkânları Allah’ın rızasına uygun olarak, diğer insanların yararına olacak şekilde ahlaki duyarlılıkla kullanmayı öneriyor. Ben değil biz bilinciyle hareket etmeyi, merhameti, sabrı, fedakârlığı, şükür ve kanaati, alçakgönüllü ve hoşgörülü olmayı, bağışlamayı, güzel sözlü, tatlı dilli olmayı, kaba davranışlardan uzak durmayı, kötülükte değil iyilikte yarışmayı, kazancını helal yollardan elde etmeyi tavsiye ediyor. Ayrıca harama yönelmemeyi, hayatın bütünüyle bir sınav olduğu, insanın iyiyle de kötüyle de denenebileceği bilinciyle hareket etmeyi, kötü olandan kendini arındırmayı, kendisiyle, Allah’la ve toplumla barışık olmayı, kısaca Allah’ın boyasıyla boyanmayı kişisel gelişimin esasları olarak ifade ediyor.

İnsan makam, mevki ve mal için kalbini katılaştırmamalı

‘Allah ve toplumla barışık olunmalı.’ diyorsunuz. Bu barışıklık nasıl gerçekleştirilebilir?

Allah’la barışık olmak demek, Allah’a samimiyetle inanarak O’nun buyruklarını dikkate almak, bizden yapmamızı istediklerini yapmaya, yasakladıklarından da kaçınmaya çalışmak demek. Allah’la barışık olan kişi, Allah bir şeyin yapılmasını istemişse, o konuda tereddüt göstermeden onu gerçekleştirme çabası içinde olur. Aksi takdirde Allah’la arasının açılacağını bilir. Toplumla barışık olmak demekse, toplumdaki insanların haklarını gözetmek, onlara karşı saygılı olmak, onların değerlerine, kutsallarına hakaret etmemek, aleyhlerinde konuşmamak, iftira atmamak, yalan söylememek, aldatmamak, kendin için istediğini onlar için de istemek demektir.

Kişisel gelişim denince büyük başarılar elde etme, makam ve mevkiye ulaşma gibi maddi kazanımlar akla geliyor. Bunun sebebi insanın kendisi mi, yoksa yönlendirilmesi mi?

İnsanın fıtratında güçlü ve etkin olma, hükmetme eğilimi var. Maddi imkânlar, makam, mevki insanı toplum içinde daha güçlü kıldığı için, bunlar elde etme başarı olarak görülüyor ve kişisel gelişimin hedefine konuluyor. Kişisel gelişim adı altında ego ve benlik şişiriliyor. Bunda toplumsal yönlendirmenin, hayata bakışın önemli etkisi olduğu kanaatindeyim. Küçük yaştan itibaren eğer çocuk, anne babasından, çevresinden, kitle iletişim araçlarından bu anlayışa dönük bir etki, eğitim alır, başarı sadece maddi kazanımlara endekslenip ahlaklı ve erdemli olma üzerinde durulmazsa, insanların zihin ve hedeflerinde hep maddiyat yer alır. İnsan mal ve mevki için kendini küçük düşürebilir, hatta suç niteliğinde davranışlarda bulunabilir, kalbi katılaşabilir. Bu nedenle Kur’an dünyada sahip olunan her şeyin gelip geçici olduğu üzerinde ısrarla durur, insanın dünyayla ilgili şeyleri gönül dünyasına sokmamasını ister.

Bir de ‘Sen yaparsın, her şeyin merkezinde sen varsın, sen harikasın’ diyen kişisel gelişim kitapları ve uzmanları var. Bu tür yaklaşımları nasıl değerlendiriyorsunuz?

İnsanı motive etmek, içindeki gücü harekete geçirmek kuşkusuz önemli ve yararlıdır. Ancak, ‘Sen her şeyi yaparsın, yeter ki buna inan’ şeklindeki bir yaklaşım yanlış. Evet, insan mükemmeldir, harikadır, en güzel şekilde yaratılmıştır. Kur’an’da da bunlar vurgulanır. Fakat insanın gücünün, kapasitesinin sınırlı ve farklı yeteneklerde olduğu da vurgulanır. Kur’an ‘insanın zayıf yaratıldığını’ özellikle belirtir. İnsan her an hastalanabilir, başkalarına muhtaç duruma düşebilir. İnsan duyguları itibarıyla da zayıftır. Sevdiklerine karşı daha toleranslı, sevmediklerine ise zarar verici davranışlarda bulunabilir. Para, makam, mevki cazibesi onu aldatabilir. Bazı engelleri aşmaya gücü yetmeyebilir.

Bu noktada insanın acziyetini kabul etmesi Allah nezdinde önemli bir adım olsa gerek…

Yüce Beyan bu konuda, insanın zor durumlarda ümitsizliğe düşmemesini, çaresizlik ağına takılmamasını vurguluyor. Acziyetini, muhtaç olduğunu kabul edip, üstünlük taslamamalıdır. Önce Allah’a sonra kendine güvenip inanarak, çalışması ve mücadeleden asla vazgeçmemesi Allah katında makbul olan haldir.

Tuğba Kaplan

Gazeteci/ Aksiyon Dergisi Politika, Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, medya ve kültür dünyasından ünlü isimlerle gündemle ilgili aktüel röportajlar yapmaktadır. Ayrıca gündeme dair konuları farklı yönleriyle ele alan dosyalar hazırlamaktadır.

You may also like...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>